Atatürk' ün Babası Ali Rıza Efendi, Annesi Zübeyde Hanım, Kız kardeşi Makbule
Osmanlı devrinde, II. Mehmed zamanında Karaman'dan
Rumeli’ye göçen ve Selanik yakınlarındaki Langaza’da toprak işleri ile uğraşan
bir Türkmen ailesi olan Hacı
Sofu ailesindendir.
Mustafa Kemal Atatürk'ün anne soyu da, Karaman'dan
gelerek Selanik ile Manastır'ın arasında bulunan Vodina Sancağı'na bağlı
"Sarıgöl" de denilen "Kayalar" Nahiyesine yerleştiler.
Aile, sonradan Selanik yakınlarında bugün de
kaplıcaları ile meşhur olan Langaza'ya yerleşmiştir.
Dedesi
Feyzullah Efendi'in taşıdığı
"Sofu-zade" (Sofular) lâkabı, yerleştikleri Sarıgöl bölgesindeki yer
adları ve ailedeki hatıraların gösterdiği üzere, Mustafa Kemal Atatürk'ün anne
soyu Karaman'dan Rumeli'ye gelen ve bundan dolayı da "Konyarlar" olarak Rumeli'de anılan
Yörük Türkmenlerdendir.
Zübeyde,
1857'de Lankaza'da dünyaya gelmiştir.
Türk tarih kitaplarında sıkça geçen, eğitim
sisteminin karışık olduğu bir dönemde, Mustafa Kemal'in ne tür bir okula
gideceği konusundaki tartışmalarda Zübeyde'nin, dini eğitim veren Mahalle
Mektebi'ne gitmesinde ısrarcı oluşu bu yüzdendir.
Selanik'te Gümrük Muhafaza Teşkilatında memur Ali Rıza ile 1871 yılında henüz
14 yaşında iken evlendi.
Ali Rıza, sarışın ve mavi gözlü bir kadınla
evlenmeyi düşlerken, kendisinden 20 yaş küçük olan, siyah saçlı ve derin mavi
gözlü bu kadına sevdalandığını belirtmiştir.
Yeni çift Selanik Yenikapı semtinde yeni hayatını
başlatmış ve Zübeyde
Fatma, Ömer ve Ahmet adlı çocukları doğmuştur.
Ancak Fatma bu dönemde ölmüştür.
Eşi Ali Rıza'nın Yunanistan sınırında Çayağzı (ya
da Papaz Köprüsü)'na tayin ediliği için taşınmış ve orada Ömer ve Ahmet ölmüş.
1881’de
dördüncü çocukları Mustafa, 1885’te
Makbule, 1889’da Naciye doğdu. Naciye’yi de küçük yaşta veremden kaybettiler.
Ali Rıza
Efendi de 1888 yılında öldü.
Bunun üzerine Zübeyde, çocuklarını da alarak abisi
Hüseyin Bey'in Langaza'daki çiftliğine gitti.
Babasının erken ölümünün ve dayısının çiftliğinde
ailenin erkeği olarak yaşadıklarının Mustafa üzerinde derin etkileri olduğu
düşünülür.
Abisine daha fazla yük olmak istemeyen Zübeyde,
ikinci evliliğini Selanik Gümrükler Başmüdürü Ragıp Bey ile yaptı.
Ragıp'ın da önceki evliliğinden dört çocuğu vardı.
Bu evlilik, babasının hatırasına saygı
gösterilmediğini düşünen Mustafa Kemal'i kızdırdı.
Zübeyde Balkan Savaşı’ndan sonra Ragıp Bey’den
ayrıldı ve artık Osmanlı toprağı olmaktan çıkan Selanik’i terk ederek kızı
Makbule ile birlikte İstanbul’a göç edip Beşiktaş Akaretler’de bir eve yerleşti.
Mustafa Kemal, Ali Fuat Cebesoy'a, Ragıp Bey
hakkında "Bana karşı hep çok saygılı davranmış, büyük adam muameleleri
etmiştir.
Nazik ve kibar bir insandır." demiştir.
1919’da Anadolu'ya çıktığından beri görmediği ve
üstelik Osmanlı Padişahı tarafından hakkında ölüm emri verildiğini öğrendiği
oğlu Mustafa Kemal ile ancak 14 Haziran 1922’de Adapazarı’nda tekrar buluşan
Zübeyde, onun yanına Ankara’ya yerleşti.
Ancak bu şehrin sert iklim koşulları sağlığını
olumsuz etkileyince tedavi amacıyla İzmir’e gitti.
14 Ocak 1923 günü 66 yaşında oğlunun başarılarını
gördükten sonra hayatını kaybetti.
İzmir’in Karşıyaka ilçesinde 1940 yılında
yaptırılan anıt mezarda yatmaktadır.
Ali Rıza Efendi (Asakir-i Milliye Taburunda)
"Askerlik Hatırası" olan bu fotoğraf Atatürk'e ulaştığında, kendisiyle olan benzerliğini fotoğraf üzerinde karşılaştırmıştır.
Bu karşılaştırmayla fotoğrafın tanımlanmasını şöyle anlatır Şevket Süreyya Aydemir:
"Ali Rıza Efendi'nin katıldığı tabura "Asakir-i Milliye Taburu"da denildiği anlaşılmaktadır. O sıra Ali Rıza Efendi'nin Selanik Evkaf Dairesi'nde katip olarak çalıştığı, bu gönüllülük dolayısıyla yapılan araştırmalarla anlaşılmaktadır.
Savaş dolayısıyla kurulan Yardımcı Askerlik Birliği'ne katılınca okur yazar olduğu için O'nu geçici olarak üsteğmen rütbesiyle görevlendirmişlerdir. Zübeyde Hanım'ın eşi ve Mustafa'nın babası Ali Rıza Efendi'nin elde kalan tek resmi Yardımcı Askerler Taburu üsteğmeni elbisesiyle çekilen bu resmidir.
Bu resimde Ali Rıza Efendi, başında Aziziye denilen alçak, geniş kalıplı fesi, tek sıra düğmelerle iliklenen sırma yakalı, sırma apoletli ve askeri kemerli uzun ceketiyle hazır ol vaziyetinde görülür.
Pantolonu o devrin üniformalarında olduğu gibi şalvar biçimindedir.
Sol eliyle kılıcının kınını tutar. Sağ eliyle kılıcını çekmiş selam duruşundadır.
Pantolonu o devrin üniformalarında olduğu gibi şalvar biçimindedir.
Sol eliyle kılıcının kınını tutar. Sağ eliyle kılıcını çekmiş selam duruşundadır.
Duruşu ve haliyle bir savaşçıdan çok, bütün hayatında olduğu gibi uysal, kendi halinde bir memuru canlandırır. Yüz çizgileri, hele gözleri şaşılacak bir benzerlikte oğlu Mustafa'ya geçmiştir. Nitekim bir gün gelecek Mustafa, babasının bu resminden fes kısmını kestirerek yüz kısmını büyüttürecek ve kendisiyle aradaki benzerliği karşılaştıracaktır. Şu farkla ki, Ali Rıza Efendi de kendi halinde durgun bir memuru canlandıran bu çizgiler ve gözler, bir gün gelecek oğlu Mustafa'da bütün dünyayı büyüleyecek derin ifadeli anlamlar alacaktır."
Makbule Atadan Hanım (Kız Kardeşi)
1885 yılında Selanik'te doğdu. Balkan savaşlarından sonra annesi Zübeyde Hanım ile birlikte İstanbul'a yerleşti. Cumhuriyetin ilanından hemen sonra Ankara'ya gitti. Bir süre ağabeyi Mustafa Kemal ile kaldıktan sonra Çankaya Köşkü arazisi içinde kendisi için inşa edilen Camlı Köşk'e yerleşti.
1930'da Atatürk'ün isteğiyle Fethi Okyar'ın kurduğu Serbest Cumhuriyet Fırkası'na giren Makbule Hanım, birkaç ay sonra parti kapatılınca siyasetten çekildi. Atadan, aslen Gümülcineli bir fabrikatör olan Edirne milletvekili Mecdi Boysan ile 1935 yılında evlenmiş ve daha sonra boşanmıştır.[2]
Ağabeyi ile ilgili anıları Büyük Kardeşim Atatürk (1952) ve Ağabeyim Mustafa Kemal (1952) adlarıyla yayımlandı.
18 Ocak 1956 tarihinde saat 12:55'te 71 yaşındayken Camlı Köşk, Ankara'da vefat etti.
18 Ocak 1956 tarihinde saat 12:55'te 71 yaşındayken Camlı Köşk, Ankara'da vefat etti.
Yorumlar
Yorum Gönder