Yunan Tanrıçası Artemis (Roma Tanrıçası Diana)'nın Hikayesini
Kardeşinden bir gün önce doğup Apollon’un doğumu
sırasında annesine yardım etmiştir.
Annesinin çektiği acıyı gören Artemis evlenmemeye
ve bakire kalmaya yemin etmiştir.
Artemis, sarışın, güzel, endamlı, ciddi yüzlü,
tanrısal bir bakiredir.
Birçok sıfatları vardır. Işıldayandır. Ay’ın temsilcisidir.
Homeros’sa göre: ok Atan’dır. Çünkü okları
acımasızdır.
Ama bu oklar, ay ışığının da simgesidir.
Avcı Artemis’tir, o. Vahşi hayvanların kraliçesidir.
Güzeldir, ama aynı ölçüde vahşi bir tanrıçadır.
Kendisine karşı yapılan saygısızlığı ve ihmali,
hiçbir zaman bağışlamaz.
Artemis kendine yaklaşan erkekleri ya bir çeşit
geyiğe ya da tavşana çevirerek onları cezalandırmıştır.
Yunan kralı Agamennon’a kızar; çünkü tanrıçanın
kutsal geyiklerinden birini avlamıştır.
Troya (Truva) üzerine yürümek için gemilere binip
yelken açtıklarında; rüzgâr esmez olur. Gemiler oldukları yerde kala kalırlar.
Agamennon’dan avladığı geyiğin yerine, kendi kızını
kurban etmedikçe, öfkesi yatışmaz.
Agamennon kızını kurban etmeye razı olunca
Bu safer
tanrıça bir geyik gönderir, geyik kurban edilir ve tanrıça rüzgârları
salıverir.
Hiçbir ölümlü erkek, tanrıçaya el süremez, onu çıplakta göremez.
Eğer, görecek olursa cezaya çarptırılır.
Aktion bir avcıdır. Köpekleriyle dağ bayır dolaşır,
av peşinde koşar.
Ama bir gün yolu Artemis’e adanan kutsal bir ormana
düşer.
Yorulunca, bir ağacın gölgesine oturur.
O sırada, yanında perileriyle birlikte, Artemis
gelir.
Ancak, Artemis’te yorulmuştur ve ormanın kuytu
yerindeki Göl’e girip, serinlemek ister.
Önce; ok ve yayını, sonra ise giysisini çıkarır.
Bütün gözlerden uzak olduğunu düşünerek,
perileriyle birlikte, çırılçıplak göle girerler.
Ama çok geçmeden, birdenbire bağrışmaya başlarlar.
Gölcüğün kıyısındaki adamı, Aktaion’a görürler.
Tanrıça; Göl’den bir avuç su alır ve Aktion’un
yüzüne atar.
Genç adam;
bir geyiğe dönüşür.
Bunun üzerine, yanındaki köpekleri, kolay bir av
bulduklarını düşünerek, üstüne atlarlar ve onu parçalarlar.
Aktion;
bilmeden yaptığı saygısızlığın cezasını, böylece ödemiş olur.
Ephesos Artemis’i ise şöyle anlatılır.
Bu Artemis, Yunan Artemis’inden çok farklıdır.
Efes Müzesindeki heykellerinde:
Tanrıça, hep doğurganlığı simgeler.
Göğsü; dizi
dizi memelerle doludur.
Bunlar; onun doğurganlığını simgeler ve Yunan
Artemis’inden onu ayıran en büyük özellikleridir.
Efes
Artemis’i; Anadolu’nun ana tanrıçası Kybele’den sonraki aşamadır.
Ona, göğsündeki memelerinin çokluğundan:
Polymastos (çok memeli) denmiştir.
Tapımı da, Kybele’ye olan tapılımın hemen hemen
aynıdır.
Efes’te onun adına yapılan, ancak günümüze yalnızca
birkaç temel taşı kalan tapınak; dünyanın yedi harikasından biri sayılır.
İncil’in ” Resullerin İşleri” bölümünde
anlatıldığına göre:
Aziz Paulus; Hristiyanlığı yaymak ve Artemis
heykellerine tapınmanın saçma olduğunu belirtmek için yaptığı konuşmalarda;
halkın büyük tepkisiyle karşılaşmıştı.
Zaten, bu olaydan sonra, Aziz Paulus, Efes’ten ayrılmak zorunda kalmıştır.
Yani; Artemis’e duyulan saygının büyüklüğünü
düşünün.
Evet; Artemis işte bu. Anadolu’da büyük saygı
duyulan, yüzyıllarca tapınılmış Ana Tanrıça Kybele’nin takip eden aşaması
olarak tapınılmış bir tanrıçadır.
Zaten; Artemis’in Anadolulumu yoksa Yunan kökenlimi
olduğu konusunda büyük spekülasyonlar (düşüntülülere) vardır.
Ama genellikle,
Anadolu kökenli bir tanrıça olduğuna
inanılır.
Yorumlar
Yorum Gönder