Kedilerin Kutsal Sayılmasının Ekmek ile Ne İlgisi Var?


Çocukluğumdan hatırlarım
Rahmetli annem yolda bir yerde ekmek görse

Yerden alır öper ve alınına götürür bunu 3 defa yapardı
Ve yüksek bir yere koyardı


Anneme sorduğumda
Ekmek nimettir ve kutsaldı derdi.

Zaten bizi çocukluğumuzda
Karşımızdakine inandırmak için
"Ekmek Kuran Çarpsın" diyerek yemin ederdik

Bu ekmek hakkında bir şeyler derleme zaman geldi

Tarık Başçıl  _  10 Ağustos 2024

Not: 
Kırmızı yazılı kelime gördüğünüzde tıklar iseniz
Sizi "Vikipedi" e yönlendirir
Onun hakkında daha fazla bilgiye ulaşmış olursunuz

★★★★★★★★★★★★


Sümerler; ekmeğe "Nin-da, Nan-da" adını verdiler.
Sümer kültüründe;
Ekmeğini evine gelen
misafirinle paylaşmalıydın.

Aynı zamanda
Yeni bir arkadaş edindiğinde ekmeğini onunla
paylaşmak zorundaydın.
Yoksa o kendini arkadaşın olarak görmez idi.

Mezopotamya toplumları;
Ekmeğe her zaman değer vermişler
Ona pek çok ilahi anlamlar yüklemişlerdir.

Ekmek ve buğdayın kutsallığına yemin etmek
Eski bir Mezopotamya geleneğidir.
(Demek ki çocukken yapmış olduğumuz yemin o zamandan gelen gelenekmiş)
Şimdi ise bayat ekmekleri çöpe atılıyor.

Sümerlilerde ve Hititlerde Tanrılara sunulan başlıca yiyeceklerden biri ekmekti.

★★★★★★★★★★★★



Bildiğimiz kadarıyla neolitik dönemde yerleşik hayata geçen insanoğlu
Tarımla birlikte tahıl stoklayıp
Kışı daha rahat geçirime imkanına sahip oldular.

Tarım insanların hayatını o kadar kolaylaştırmış ki
Her gün yaban hayvan avlanması kalmadı
Kışın tahıl stokları sayesinde rahat rahat ekmek, börek, çörek falan yapar olmuşlar.


Sonra Sümerler döneminde olsa gerek ekmek bir kutsallık kazanmış.
İnsanlara
"Tanrının Bir Hediyesi" gözüyle bakılmaya başlanmış.

Aynı şekilde antik dönemde
Kedilerin kutsal sayılma sebebi de tahıl ambarlarını fare korumalarından dolayı idi.
Antik Mısır'a bakarsanız daha net anlayabilirsiniz.

Kutsal çünkü Mezopotamyadan çıkmış olan İbrahimi Dinler
Yani İsevilik ve Muhammedilik ve Musevilik bir bütündür.

★★★★★★★★★★★★

Kuzey Mezopotamya takviminde aylardan birinin adı Dumuzi’dir.
Tammuz (Sümercede Dumuzi)
Standart Babil takviminin dördüncü ayı da Düzu’dur.
Tammuz Irak Arapçası’nda hâlâ Temmuz ayı için kullanılır.

Ekmek eski tanrılardan temmuzun yani bereket tanrısının etidir (Hazirandan sonra gelen ay, işte o ismini bundan alır)

Eski çağlarda insanlar için ekmeğin buğdayın kutsal sayılması doğaldır
Çünkü en temel besin maddesidir.

Bereket tanrısı yani temmuz ki
İslamiyetteki Cebraildir

Lütuf etmezse kıtlık çıkar
İnsanlar aç kalır.

Onun için bütün İbrahimi dinlerde ekmeğe ayrı kutsallık verilmiştir
Yere düştümü öpülür başa konur.
(Demek ki Annem 6.500 yıllık geleneği uyguluyormuş)
★★★★★★★★★★★★

Uzun Okumak İsteyenler İçin

Mezopotamya toplumları için ekmek "En önemli gıda maddesi" durumundadır.
İnsanların bugünkü anlamda "Yevmiyeleri" ekmek üzerinden belirlenmiş
"Ziyafetlerde" ekmeğin ne kadar verildiği belirtilmiş

İnsanlar tanrılarına ve ölmüşlerine de ekmek getirerek sunularının en önemli gıda maddesi yapmışlar
Sunularını belli bir takvime bağlamışlardır.


Yazılarının en ilkel halinde bile ekmeği yazmadan edememişler

★★★★★★★★★★★★

Dinlerine, mitolojilerine, büyülerine, ilaçlarına, tedavi yöntemlerine, dualarına, ritüellerine, deyimlerine, atasözlerine, benzetmelerine, şiirlerine, şarkılarına, destanlarına, mektuplarına, bugünkü anlamda fişlerine, faturalarına ve hatta matematiklerine bile ekmeği dâhil etmişlerdir.

Ekmeğin Mezopotamya toplumları açısından dinî ve kültürel yönleri araştırılırken konunun arka planında
Bu coğrafyada yaşayanların dinî inançları, günlük yaşayışları ve onların değerler toplamı olan “Mezopotamya Medeniyeti” adındaki büyük fotoğrafı görmek mümkündür.

★★★★★★★★★★★★

MEZOPOTAMYA’DA TARIM VE EKMEK YAPIMI

“Neden tarım?” sorusunun cevabı
Kesin olarak çözülemezken tüm gerekli bileşenlerin bir araya geldiği için insanların dünyanın çeşitli yerlerinde tarımı başlattığı düşünülmektedir. (Sinclair, 2010: s. 12.)

Yüzyıllar boyunca, yabani otlarla seçme ve çapraz yetiştirme yoluyla
Yakın Doğu'da yabani büyüyen einkorn ve emmer buğdayları, modern ekmeklik ve kulüp buğdaylarına mutasyona uğrayarak dönüşmüştür. (Mieroop, 2007: s. 11)

Dicle ve Fırat nehirleri arasındaki konumu nedeniyle Mezopotamya tarım ve hayvan evcilleştirmesi noktasında tarihte en ön sıraya gelmiştir.
(Cline, 2007: s. 65)

Mezopotamya'da MÖ 7.200 yıllarında kültürlenen tahıllar yüzyıl sonra da Triticum monococcum “einkorn” ve Triticum dicoccum “emmer” adıyla yaygın olarak ekilmeye başlamıştır.

Evcilleştirilmesinden başlayarak MÖ 6.000 yılda ilk devletlerin oluşmaya başladığı dönemlere Kadar

Arpanın büyük miktarlarda ekildiği görülür.
MÖ 3.000 yılda ise arpa toplumsal grupların hayatlarının temel gıda maddesi haline gelir.

Bölgede arpa ekimi üzerine yoğunlaşmanın en önemli sebebi arpa bitkisinin hayvan yemi olarak da kullanılmasından kaynaklanmaktadır.

Arpanın en önemli gıda maddesi olarak belirlenmesiyle bu tahıl türü üzerinden politik-ekonomik ve sembolik değerler yaratılmıştır.

Arpa, Mezopotamya için MÖ 2900-1600 arasında kilit öneme sahip sembol bir bitki olmuştur. (Cohen, 2007: s. 421)

Mezopotamya’da yerleşik tarım, bölgeye özgü einkorn ve emmer denilen iki dayanıklı
buğday çeşidinin varlığı nedeniyle gelişmiştir.

İnsanlar, ‘kurucu mahsul’ denilen bu temel mahsullerin vahşi formlarının çeşitli şekillerde kullanılabileceğini bulmuştur.

Tahıllar daha çok ekmek yapmak için kullanılmak üzere un haline getirilmiştir (Cline, 2007: s. 2).

Eski Mezopotamya'da tarım ve sığır yetiştiriciliği icat edilmiş olup bu ilk mucitlerin bugün bölgede yaşayan insanlardan beslenmeleri hakkında çok şey öğrenebiliriz (Roger, 2000: s. 1141)
★★★★★★★★★★★★

Ekmek Penceresinden 
Mezopotamya Medeniyetinin Kültürel ve Dini 
Hayatına Bakış


University of Museum’da bulunan 
Nippur’dan çıkmış saban ile 
Babil’de tarlasahnesini gösteren silindirik resim (Singer, 1954: s. 550).

★★★★★★★★★★★★

Tahıllar, uzun süre saklanabilecek türde olan bitki türlerinden olması sebebiyle
Mezopotamya’da hasatı gerçekleştirildikten sonra tahılların depolandığı bilinmektedir.



Arkaik mühür baskısında
Üst kattaki kilere veya ambara tahıl çıkaran insanlar
resmedilmiştir (Bottéro, 2015: s. 90)

★★★★★★★★★★★★

Tahılın Öğütülmesi



Tahılın öğütülmesi, gıda üretimi için önemli bir faaliyettir.
Son zamanlara kadar, tahıl her zaman taşla öğütülmüştür.


Erken dönemlerde tahılın üzerine yerleştirildiği eyer şeklindeki kaya üzerinde tahılı ezmek için ileri geri hareket ettirilmiş bir öğütme taşı kullanılmıştır.

Taşları öğütmek için kullanmanın olumsuz bir sonucu ise ezilmiş tanelerin içine karışan kaya tozudur. 
Kaya tozu ve parçacıklar, ekmeği yıllarca tükettikten sonra insanların dişlerini aşındırmıştır (Sinclair, 2010: s. 31)

★★★★★★★★★★★★

Kral Destanları’nda Ekmek

Kralların başlarından geçen ve daha çok mitolojik ögeler taşıyan destanlarında ekmeğe rastlanılmakta
Onunla ilgili birçok bilgiye ulaşılmaktadır.

Ea (Enki)

Ea (Enki)’nın oğlu olan Adapa, Eridu’nun rahip-kralıdır.
Kendisine ölümsüzlük verilmemiştir.

Adapa


Ea, Adapa’yı “insanın örneği” olarak yaratmıştır.
Asur tarihi araştırmacısı Ebeling, Adapa’nın İbrani “Âdem” olduğu görüşünü savunmuştur.

Bu sebeple bu mitos “İlk İnsan” mitosu olarak da kabul edilmiştir.
Ea, Adapa’ya rahiplik görevlerini anlatmış ve tanrıların sofrasına balık getirme görevini de vermiştir.

★★★★★★★★★★★★

Taş tablete yazılı olan bir öykü;
Bir gün balığa çıkan Adapa’nın kayığını Güney Yeli devirir
O da yelin kanatlarını kırar.
Baş Tanrı Anu yelin esmediğini görünce haber getirmesi için İlabrat (Adapa)’ı gönderir.

İlabrat her şeyi öğrenerek Anu’ya anlatır.
Anu, Adapa’nın huzuruna getirilmesini ister.
Anu’nun yanına çıkmadan önce Ea oğlunu öğütleyerek yırtık elbise giymesini ve perişan görünmesini ister.


Gökte onu karşılayacak olanların Tanrılardan Tammuz ile Ningizzida olacağını ve onların Adapa’ya kimin yasını tuttuğunu soracaklarını Adapa’nın da “Tammuz ile Ningizzida” demesini ve böylece onların gururlarını okşamasını ister.


Anu’nun karşısına çıktığında ise onun kendisine “Ölüm Ekmeği” ve “Ölüm Suyu” sunacağını, bunları almamasını öğütler.

Ea’nın buraya kadar olan tahminleri doğru çıkar.
Olan biteni anlatan Adapa’yı dinleyen Anu onun açıklamalarını kabul eder.
Anu, Adapa’ya “Yaşam Ekmeği” ve “Yaşam Suyu” sunar.

Babasının öğütlerine uyarak zehirli sandığı ekmeği ve suyu reddeden Adapa ölümsüz olma fırsatını da böylelikle elinden kaçırmış olur (Hooke, 1993: 60).

★★★★★★★★★★★★

Yukarıdaki öykünün yorumu;
Lugalbanda Dağ Mağarasında” metninde ekmek türleri ve ekmeğin pişirilmesi hakkında yeterince bilgiye ulaşılır.“…

Tahıl yeşersin diye
Enlil’in kalbini teskin eden sadık kral bütün Kulab’ı çağırdı…”
(Adalı ve Görgü, 2017b: 44).

Dizelerinde tahılların büyümesinin Tanrı Enlil’i teskin etmekten geçtiğine vurgu yapmıştır.
"Hastaların yiyeceği tatlı ekmekleri sepetlere doldurdular, ona bir yuva yaptılar…”

Bu dizeden;
Sümerlilerin hastalarına tatlı ekmek yedirdiği, ulaşabildiğimiz çok önemli bir bilgidir.

“…Hurma şurubunu birayla karıştırdılar, tereyağı sürülmüş ekmek dilimlerini, onu tablanın üzerine yatırdılar…”

Mezopotamya toplumlarında birbiriyle sıklıkla anılan ekmek-bira ilişkisi burada da önümüze gelmektedir.

Farklı şekillerde içilebilen birayı tatlandırmak için hurma şurubundan faydalanan Sümerliler, ekmeklerinin üzerine günümüz toplumlarında olduğu gibi tereyağı sürdüğünü de öğrenmekteyiz.

★★★★★★★★★★★★

Aşağıdaki dizelerde Lugalbanda’nın
Ekmek yapımı gözümüzde canlanmaktadır:

“O gece, akşama doğru yola çıktı, dağlardan hızla geçerek, ay ışığında boş bir arazideydi. Yalnızdı ve keskin gözleriyle bile görülecek tek bir kişi yoktu (Black vd., 2004: 17- 18).

Deri çuvallara doldurulmuş erzakı.
Kardeşleri ve yoldaşlarının
Serin su ile arazide ekmek yaptığı
Kutsal Lugalbanda erzakı mağarasından çıkardı

Kömürlerin üzerine koydu
Tulumu suyla doldurdu
Elinde ne varsa parçalayıp içine attı
Taşları birbirine sürttü

Kömürü açık araziye taşıdı
İnce çakmaktan kıvılcım çıktı
Gecenin karanlığında ışığı gün gibi yayıldı
Hurmalı tatlı ekmek pişirmeyi bilmez iken

Ocak nedir bilmez iken
Yedi parça kömür ile giziešta-ekmeğini ateşte pişirmeyi başardı
Ekmek pişerkenDağlarda šulḫi otları topladı
Köklerini ve dallarını kesti

Günlük paylara ayırdı pişen ekmekleri
Hurmalı tatlı ekmek pişirmeyi bilmez iken
Ocak nedir bilmez iken
Yedi parça kömür ile giziešta- ekmeğini ateşte pişirmeyi başardı
Hurma şurubu ve güzel tatlılar ekledi,..” (Adalı ve Görgü, 2017b: 53)


Destanın bu dizelerinden 
Sümerlilerin ekmek hamurunu soğuk suyla yoğurduklarını

Ekmeklerini kömürde pişirdiklerini
Ekmek pişirme yeri olan ocak kullandıklarını

Ekmeklerini tatlandırmak için hurma kullandıklarını
Ve günlere göre ekmeklerini pay ettiklerini anlamaktayız.

Her şeyi çoğaltan ben Şulgi
Ekmek kurbanı götürdüm oraya

Bir aslan gibi oturduğum krallık yerinden, korku vererek
Ninegal'in yüce sarayında

Çömeldim tatlı suda yıkandım.
Diz çöktüm ekmek yedim (Çığ, 2015: 101).

Kral Şulgi’nin ağzından yazılan bu ilahiden
Şulgi’nin Ekişnugal’de ekmek sunusu yaptığı ve ekmek yemek için yere oturduğu anlaşılmaktadır.


Diz çöküp ekmek yemek kültürel olarak bugün bile ülkemizde özellikle kırsal kesimlerde sürdürülen yer sofrasında oturuş tarzına benzemektedir.

★★★★★★★★★★★★

Atasözlerinde Ekmek
Sümerlerde çokça kullanılan ve farklı söyleniş versiyonları bulunan bir atasözü vardır:

“Zavallı adamın ölmesine izin ver. Ekmek bulduğu zaman tuz bulamaz. Tuz bulduğunda ekmek bulamaz. Et bulduğunda çeşniler bulamaz. Çeşni bulduğunda et bulamaz” (Nowicki, 2014: 212)
Fakirliği anlatan bu Sümer atasözünden hareketle ekmeklerin tuzsuz yapıldığı tahmin edilmektedir.

★★★★★★★★★★★★

"Dilenci her zaman ekmeğinin nereden geldiğine bakar.”
Bu atasözü, dilenci kazancının nereden geldiğini gözetir
O menfaatine göre hareket eder anlamındadır.

★★★★★★★★★★★★

“Zavallı adam -arpa yetiştirmeyi bimeyen- hangi buğdayı yetiştirir?"
Bu atasözünde, Mezopotamya'nın ortak tahılı olan arpayı bile yetiştiremeyen adamın buğdayı yetiştirmesinin imkânsız olduğu anlatılır.
Mecazen de kolayı başaramayan zoru hiç başaramaz anlamı taşır.

★★★★★★★★★★★★

“Dilenci sevilmez, bir somun ekmek alan dilenci öfkeye yol açar" (Cohen, 1976: 101-102).
Bu atasözünde Mezopotamya toplumunda çalışmadan geçinmek hoş görülen bir durum olmadığı sonucuna ulaşılabilir.

★★★★★★★★★★★★

“…söylersen sana veririm bir parça ekmek.”

Bir bilgiyi öğrenme karşılığında ekmek teklif edilmektedir.

★★★★★★★★★★★★

“‘Bir erkeğin ekmeğini size vereceğim’ demek çok kolaydır.”
Sözü söylemek kolaydır ama yapmak zordur.

★★★★★★★★★★★★

Ne zaman arkamdan ‘sana vermeme, senin yanında olmama izin ver.’ diyen adamla yüz yüze gelsem ‘Sana veremeyeceğim, ekmek bitti.’ der.”
Rahatken verilen sözler iş ciddileşince yerine getirilmez anlamında bir atasözüdür.

★★★★★★★★★★★★

“Ekmek (lazım olursa) dağda yaşayanı aşağı indirtir.”
İhtiyaçlar, insanı bazı şeyler yapmaya zorlar.

★★★★★★★★★★★★

“Kalbini (içini) bol ekmekle tatmin et, sonra gücünü dışarı çıkar.”

Önce hazırlığını yap, sonra eyleme dönüştür anlamında bir sözdür.

★★★★★★★★★★★★

“Fakir, çiğnemek için (yemek için) ekmek alır” (Alster, 2005: 35-396).
Şartları kötü olanlar, bazı şeyleri zorunlu olarak tercih ederler anlamında bir atasözüdür.
★★★★★★★★★★★★

“Okul yiyeceği iyi soğanla birkaç lokma ekmektir.”

Bu sözden geçmişte de öğrencilerin kaliteli bir şekilde beslenmediği sonucuna ulaşılmaktadır.

★★★★★★★★★★★★

“Fahişenin aptalının ağzındaki yiyecek, istihkak ekmeği ve… onun kıçı belirler.” Küçümseme içeren bir söz olduğu belli olan bu sözle kişilere ekmek verenlerin onlar üzerinde söz sahibi oldukları anlatılmaktadır.

★★★★★★★★★★★★

“Ödünç alınan ekmeği iade etmiyorsun.”

Ödünç olarak alınan ekmeğin geri verilmemesinin ahlaka sığmayan bir davranış olduğunun anlatıldığı tahmin edilmektedir.

★★★★★★★★★★★★

“Domuz bir lokma ekmek için eşinir.”
Kazanç küçük bile olsa çaba sarf etmek gereklidir anlamında bir sözdür.

★★★★★★★★★★★★

“Ufuklardan göklerin kalbine kadar ekmek olsa yine de büyük karına az gelir. Ülkedeki tahıllar el büyüklüğünde olsa yine ona küçük gelir.”

Açgözlülüğün ve tatminsizliğin anlatıldığı bir atasözüdür.

★★★★★★★★★★★★

“Kalan ekmeğim varsa, bir yabancı onu tüketir.”
Hiçbir şey boşa gitmez, mutlaka bir yerde değerlendirilir.

★★★★★★★★★★★★

“Bir adamın evinin fırınını dumanlatmayın, duman ekmeği mahveder.”
Dumanın ekmeğin lezzetini bozduğunun anlatan bir sözdür.

★★★★★★★★★★★★

“Ekmeğini domuzun üstüne sildi.”
Mecaz anlam taşıdığı düşünülen bu sözle temiz işine pis işler karıştırma durumundan söz edildiği tahmin edilmektedir.

★★★★★★★★★★★★

“Ekmek kalırsa, firavun faresi onu yer. Ekmeği yemezsen, bir yabancı onu tüketir.”

Hiçbir şey boşa gitmez, mutlaka bir yerde değerlendirilir anlamına gelen bir sözdür.

★★★★★★★★★★★★

Mektuplarda Ekmek

Bu, Iškun-Dagan'dan Puzur-Ištar'a:
Sizlere yemin ederim
Tanrı İnanna ve Aba’ya yemin ederim.

Tanrı Ašširgi ve Ninhursag’a
Kralın ve kraliçenin hayatına yemin ederim.


Buraya gelip
Beni yüz yüze görene kadar ne ekmeğe ne de biraya dokunmamalısın.
Buraya gelene kadar bir sandalyeye (taht olabilir) oturmamalısın” (Oppenheim, 1967: 71).

Acil bir çağrı bulunan bu mektupta önemli durumlarda ekmek yemek
Bira içmek veya tahta oturarak vakit kaybededilmemesi gerektiği anlatılmaktadır.


Bunu Ki’ag'e söyle:
Neden böyle çocuklarla benim hakkımda kötü bir şekilde konuşuyor?

Fakat sadece bir tane kaldığı için büyük çuvalı bağlayan kişi o mu?
Bir somun ekmek ve iki ölçü un!

Evde hangi tahıl var ise, kadından kilitlenmedi mi?
Atu bulunmadığı sürece sağlam odasına girmedim.

Onun mallarını israf edecek biri olur muyum?
Evinde var olan on bir bira somununu çıkardım


Evini korumak için onları kullandım!
Tarla kiralamada tahıl gelince, onu alan işçilerdi.

Evde hiç tahıl yok!
Lu-Nanna ile bir tarla hakkında konuştum


Bbana ‘Sana bunu vereceğim’ dedi.
Sahip olduğu tarlayı vermezse
Başka bir yerde arazi kiralaması yapmak zorunda kalacağım.

Öküz gelince
Beni bir öküz sürücüsüne geri göndermek zorunda.
Bu yüzden evde hiç tahıl yok!


Bana tahıl sağlamalısın!
Bu çok acil!
Bana biraz getirmelisin!

Igidu bana
Tanrı Şara'nın elçisinin
Kendisine çoktan gittiğini söyledi.
Onu alıkoymamalı, buraya gelmelisin!”
(Foster, 2016: 235-236).

★★★★★★★★★★★★

Bir kadının ailesinin ihtiyacı olan tahılı
Tedarik edebilmek için tarla kiralamayı nasıl yapacağını anlatmaktadır.
Biranın ekmekten yapıldığı
Ve unun eskiden de çuvallara konulduğunu bu mektuptan öğrenilmektedir

★★★★★★★★★★★★

Zinu ile konuşun: 
Böylece Iddin-Sin, Šamaš, Marduk ve Ilabrat sonsuza dek iyiliğini sağlasınlar.

Beyefendilerin kıyafetleri her geçen yıl iyileşir. 
Kıyafetlerimi her yıl daha ucuz yapan kişi sensin. 

Kıyafetlerimi ucuzlaştırıp cimrilik ederek zengin oldunuz. 
Evimizdeki yün, ekmek gibi tüketilirken elbiselerimi daha ucuz yapan sizdiniz. 

Onun babası benim babamın emri altında çalışan Adad-iddinam oğluna iki yeni giysi aldı. 
Ama benim için sadece bir giysi aldınız ve beni üzmeye devam ediyorsunuz. 

Beni doğurduğunda onun annesi onu evlatlık edinerek benimsedi
Ama annesi onu sevse de sen beni sevmiyorsun (Pritchard, 1992: 616- 617). 

★★★★★★★★★★★★

Bu mektupta bir çocuğun annesine olan serzenişi göze çarpıyor. 

Kendi babasının diğer çocuğun babasından daha üst bir makamda olmasına rağmen, diğer çocuğun evlatlık
Kendisinin öz olmasına rağmen

Kendisinin ailesince sevilmeyip
Onların kendisine kıyafet alma veya yapma noktasında cimri davrandıklarını düşünüyor.

★★★★★★★★★★★★

Mezopotamya Dini İnancında Ekmek 

Mezopotamya’daki inanç sistemi, tanrılar âlemi ile insanlar âlemi arasında karşılıklı barışa dayanan bir işbirliği üzerine kurulmuştur. 

Bu işbirliğiyle insanlar ve tanrıların tatmin olmalarının yanında kozmik sistemin sürekliliği de sağlanmış olmaktadır. 

Mezopotamya dinî inançlarında tanrıların ihtiyaçları için yaratılmış olan insanın, ritüellerle ödevlerini yerine getirdiği zaman hem bu dünyada hem öteki dünyada rahat edecek olup tanrıların koruması altına gireceğine inanılmaktadır. 

Tanrıların var olması kozmik bir zorunluluk iken insanların yaratılması tamamen tanrıların isteğine bağlı bir durumdur. 

Sürekli olarak tanrılar tarafından gözlemlendiğini düşünen insanlarda şizofrenik dünya algısı ortaya çıkmakta ve karşılaşılacak belaları önlemek için bu ritüeller önem kazanmaktadır. 

İnsanlar ve tanrılar arasındaki bu ilişki karşılıklı rüşvet teolojisine dönüşmektedir. Herkes kendi payına düşeni çıkarları nedeniyle yapmak durumunda olup tanrıların payı kutsal kabul edilmiştir (Demirci, 2017: 13-14).

★★★★★★★★★★★★

Mezopotamya’da kurulan şehir devletlerinin ortasındaki zigguratlar sadece bir mabet değildir. 

Mezopotamya toplumlarında, “emekte ve nimette ortaklık” esasına dayalı bir sistem uygulanmaktadır. 

Bu sistemin yürürlükte olduğu dönemde toprak tanrıların ortak malı kabul edilmiştir. 

Bunun için rahip memurların denetiminde işletilen topraklardan elde edilmiş tüm ürünler beraberce toplanıp mabetin deposuna taşınıp her ailenin ihtiyacı oranında bölüştürülmüştür (Memiş, 2017: 189). 

★★★★★★★★★★★★

Tapınaklarda ekmek fırınlarının bulunması sebebiyle buralarda görevli rahipler, yiyeceği ekmekleri de tapınakların fırınlarından temin etmişlerdir (Doyar, 2010: 51). 

Bayramlarda herkes maddî gücü ölçüsünde tapınağa tanrı veya tanrıçaya sunulmak üzere hediye getirmektedir. Mesela bir kayıtta bir yazıcının 900 ekmek, balık, peynir, yağ, hurma ve keçi postu getirdiği yazılmıştır (Kınal, 1983: 127). 

★★★★★★★★★★★★

Ölüler İçin Ekmek Ölüm saati bir yetişkine yaklaştığında, Antik Mezopotamya’da, rahiple birlikte sevdiklerinden birinin gelmesini beklemek için yatakta yatardı. 

Soldaki yatağın yanında, ruh cesetten çıktığı zaman boş bir sandalyeye oturacağı düşünülerek o sandalyeye kimse oturmazdı. 

Sandalyenin yanı sıra ilk manevî sunular sunulur ve yeraltı dünyasına uzun yolculuk yapacak olan ruhu güçlendirmek için bira ve yassı ekmek hazırlanırdı. 

Ölüm nihayet geldiğinde, vücut yıkanır, parfümlü yağlar sürülür, takılarla ve sevdiği eşyalarla süslenip giydirilmektedir. (Bertman, 2003: 281-282) 

★★★★★★★★★★★★

Sümerliler, ölenlerin eğer çocukları yoksa arkalarından ölüm sonrası ritüeller yapılmadığı için ruhlarının rahat etmediğine inanırlar ve bu sebeple çocuk sahibi olmaya fazlaca önem vermişlerdir. 

Ölülerin ardından söylenen mersiyelerde ölenin ardından duyulan üzüntü ve defin işleminin nasıl yapıldığı anlatılmaktadır. 

Bazı mersiyelerde ise defin töreninde neler yapıldığının yanında ekmek, çeşitli meyveler, şarap, bal, süt gibi yiyecek ve içecekler ile soğuk ve sıcak suyun toprağa saçıldığı anlatılmaktadır (Altuncu, 2014: 160-161). 

★★★★★★★★★★★★

Sıradan insanların ruhu için düzenli olarak öğünlerin sunulup sunulmadığı bilinmemektedir. 

Fakat yazılı kaynaklar ve arkeolojik bulgulardan mezarlara sunular yapıldığı açıkça görülmektedir. 

Ölünün ruhuna sunu yapma görevi en büyük erkek çocuğa aittir. 

Eğer ölen kişinin oğlu yoksa bu görevi kızı, o da yoksa evlatlıkları gerçekleştirmektedir. Ölüye sunu olarak mezarlara ekmek, hububat, bal ve et yerleştirilmektedir (Kâhya, 2013: 50- 51). 

Ayrıca bazı belgelerde rastlanan (dam ab-ba) ölünün arkasından ağıt yakan yani ‘yas yerinde gözyaşı döken kişiler’dir. 
Cenazede, bu insan gruplarına, muhtemelen durumlarına uygun olarak farklı ekmek ve bira çeşitleri ikram edilmektedir (Crawford, 2013: 423). 

★★★★★★★★★★★★

Lagaş şehrinin hükümdarlarının eşlerinin
Ölüleri için yapılan sunumlarla ilgili ayrıntılı kayıtlar tutulmuştur. 

Bu kayıtlara göre, “Kraliçe” kentinin evinden alınmış ve ölüler için sunaklar sunmak için şunlar kullanılmıştır:

Kesim için hayvanlar (Koyun ve Keçi), un, kavrulmuş arpa, farklı ekmekler, yağ, hurmalar, balık yığınları ve belli bir tür yemek. 
Günlük ritüellerin bir parçası olarak tanrılara da benzer yiyeceklerin sunulduğunu bilinmektedir. 

Bu yiyeceklerin hem miktarı hem de kalitesi ölen kişinin sosyal rütbesini yansıtır. Yapılacak fedakârlığın boyutunu etkilemiş olabilecek diğer faktörler muhtemelen akrabalık derecesi ve ölüm olayının üzerinden geçen zamandır. 

Kadınlar ve erkeklere yapılan sunumlar aynı olup aralarında cinsiyete bağlı bir farklılık olmamaktadır (Crawford, 2013: 429). 

Tanrılar İçin Yapılan Sunularda Ekmek Mezopotamya toplumlarında insanlar inandıkları tanrılarına günlük sunu törenleri düzenlemektedir. 

Bu törenlerde tanrıyı sembolize eden heykel giydirilip süslendikten sonra ona çeşitli yiyecekler sunulmaktadır. 

Sunuları takdim işleri tapınakta görevli rahiplerce yapılmaktadır. 
Sunu takdimi özel bir törenle yapılmaktadır

Hayvan kesmenin dışındaki kurban törenlerinde tanrılara sunulan yiyecek ve içeceklerin yanında güzel kokular yayan otlar ve ağaçlar buhurdanlıklarda yakılmaktadır. 

Bira, şarap, süt, ekmek, hurma gibi yiyecekler tanrılar için düzenlenen günlük kurban ritüellerinde kullanılır ve bu yiyecek içecek tapınak çalışanları arasında bölüşülür. Tanrıları kutsamak amacıyla bazı sıvı ve içecekler serpilmektedir. 

Uruk kralı Lugalzagezi yazıtında Nippur’un büyük tanrılarından olan Enlil’e saf su ile ekmek sunulduğunu kaydetmektedir. 

Lagaş kralı Gudea’da, Ba-Ga’da tanrılar için bir sofra kurdurmuştur. 

Yazıtta, bütün Lagaş tanrılarının bu ziyafet masasında toplandıkları belirtilmektedir. Tanrılara sunulan sunular çeşitlilik göstermektedir. 

Örneğin Tanrı An’a sunulan içecekler sekiz çeşit olup on sekiz altın kapla takdim edilmiştir. 
Sabahları bir mermer kap içinde süt ve günlük olarak otuz da ekmek verilmektedir.

Sunulan ekmeklerin dörtte biri buğday, dörtte üçü de arpa ekmeğidir (Akkuş Mutlu, 2014: 5). 

Sümerlerin tanrılarıyla ilişkisi, temelde hayatın devam ettirilebilmesine ve ürünlerin verimine yöneliktir. 

Öteki dünya anlayışı olmakla birlikte bu durum tanrı(lar)la ilişkili olmayıp onlardan bağımsız bir durumdur. 

Woolley’e göre tanrılara yapılan sunular benzeşim büyüsünün izlerini taşımaktadır. 
Bu sunulara örnek olarak, içi hurma ve buğday taneleri dolu bir kaba su dökülmektedir. 

Her tapınakta yapılan gündelik ayinlerde tanrıya sunulan yiyecek ve içecekler Sümerlerin tarım faaliyetlerinin temelinde olan bira, şarap, süt, ekmek, hurma ve et gibi ürünlerden meydana gelmektedir (Özbudun, 1997: 79). 

Mezopotamya’da yapılan bu ritüele göre yazın kışa giren ayında tıpkı insanlarda olduğu gibi tanrıları simgeleyen heykellerin yazlık elbiseleri çıkartılarak üzerlerine kışlık elbiseleri giydirilmektedir. 

“Lubastu” veya “libas giydirme” ritüeli denen bu törenler, Akad döneminden başlamış olup Asur ve Babil devirlerinde de sürdürülmüştür. 

Elbisesi çıkartılan tanrı heykelleri önce yıkanıyor, güzel kokular sürülüyor, tütsüler yakılıyor ve özenle hazırlanmış elbiseler üzerlerine giydiriliyordu. 

Tanrılara kek gibi tatlı yiyecekler ve inek gibi hayvanlar da sunulmaktadır. 

Törenler tapınaklarda yapılmakta olup giydirme işleminden sonra tanrı heykelleri halka gösterilmektedir (Demirci, 2017: 59-60). 

Çok tanrılı Mezopotamya dini inançlarında “Ašnan” Eski Sümer döneminden beri bilinen ancak hakkında çok az bilgi olan Tahıl Tanrıçasıdır. 

★★★★★★★★★★★★

"Enki ve Dünya Düzeni” isimli hikâyede şöyle tarif edilir:
 
Başı ve gövdesi benekli, yüzü (örtülü olan) tatlı, insanların cinsel münasebet kurmasına neden olan, toprağın gücü, Karabaşlı halkın hayatı, Ašnan, iyi ekmek, hepsinin ekmeği, Enki onların ücretlerinden sorumluydu’ (Leick, 1998: 14). 

Bazı Büyülerde Ekmek Sümerlere göre hastalıkların sebebi yeraltındaki cin ve ifritlerin insan bedenine girmesinden kaynaklanır. 

Herhangi bir hastalığa yakalanmış kişi, bu hastalıktan kurtulmak için tanrıların yardımına ihtiyaç duyar ve kötü cinleri uzaklaştırmak için bir domuzu kurban etmesi gerekir. 

Domuz kesildikten sonra altı parçaya ayrılır ve bu parçaların hastanın üzerine konulması gerekir. Daha sonra hastalanan kişi kutsal Apsu suyuyla yıkanır ve hastanın kapısının önüne iki defa tekrarlanmak üzere külde pişirilmiş yedi ekmek konulmaktadır. 

Bu işlemlerden sonra da domuzun uzuvları, insanın karşı uzuvlarına konularak bunlar cinlere sunulmaktadır (Altuncu, 2014: 153). 

Bazı büyü örneklerinde geçen ekmek ile ilgili durumlar aşağıda analatılmıştır: 
“Aile hayaletlerine bir cenaze töreni sunusu yapıyorsun… 

Sen ona şöyle söylet: 
‘Vücudumdan atılmana izin ver ve yemek için ekmek sunan kişinin cenaze töreni yapmasına izin ver. 

Bana içecek olarak su veren kişinin cenaze töreni yapmasına izin verin. Bir eğlence gösterisi yapmasına izin ver. 

Beni tüketecek şekilde üzerime kurulan hayalet, bedenimden çıkmana izin ver. Kovulmasına ve tatlı yemesine izin verin. 

Tatlı şeyler içsin. Küçük ekmekler yemesine izin verin. 
Soğuk su içsin’” (Scurlock, 2006: 34). 

★★★★★★★★★★★★

Kişinin hayaletin ağzından konuştuğu bu ritüelde sunular arasında ekmek de bulunmaktadır. 
Başka bir büyüde bebeğin kafasının ayarlanan bir parça ekmekle üç kez okunarak yapılır. 
Sonra çocuğun her yeri ekmekle ovulur ve ekmek köpeğe atılır. 

Aşağıdaki sözler söylenir. 
Bu işlemden sonra, çocuğun sessiz ve uslu olacağına inanılmaktadır. 

Karanlıkta yaşayan, ışığın parlamadığı yerde
O, çıktı ve güneşin ışığını gördü.

Annesi bağırıncaya kadar neden çığlık atıyor? 
Cennette, Antu’nun gözyaşlarına kadar mı?

Bu kim, dünyada böyle bir gürültü yapar?

Eğer bir köpekse, biri ona yiyecek verir!
Eğer bu bir kuşsa, birisi ona bir teneke fırlatır!

Kızgın bir insan çocuğuysa
Birisi Anu ve Antu’nun büyüsünü onun üstüne atar!

Bırak uykusunun kalanını almak için babasının uzanmasına
Yapması gereken işleri olan annesinin işleri yapmasına izin ver!

Büyü benim değil
Ea ve Asalluhi'nin büyüsü.

Damu ve Gula’nın büyüsü, Ningirimma’nın büyüsü, büyünün efendisi.
Bana dediler ben de tekrarladım” (Foster, 1996: 881). 

★★★★★★★★★★★★

Huzursuz çocuklar için Anadolu’da ‘Ocak’ denen yerlerde benzer uygulamalar adına büyü denmese de sürdürülmektedir. 

Takvime Bağlı Olarak Yapılacak İbadetlerde 
Ekmek Tarımla iç içe olan Mezopotamya toplumlarında birçok ay adı da bu faaliyete göre isimlendirilmiştir. 

Sümerce “gu4.si.sa2” nisan-mayıs aylarını ifade etmektedir ve 
“sabanı öküze bağla” demektir. 

Sümerce’de “šu.numun” haziran-temmuz aylarını ifade etmekte olup “tohum ekmek” anlamına gelmektedir. 

Sümerce’de “ne.ne.gar”, “buğdayı ayırmak” anlamına gelir ve temmuz ağustos aylarını ifade eder. 

Sümercede “apin.du8.a” ekim-kasım aylarını ifade eder ve “sabanın çözülmesi” anlamını taşır. 

Sümercede “ziz2.am3” ocak-şubat aylarıdır ve “(temizlenmiş) kara buğday” anlamında bir sözcüktür. 

Sümerce’deki “še.kin.ku5”, “tahıl biçmek anlamında bir sözcük olup güneş takvimine göre şubat-mart aylarıdır (Adalı ve Görgü, 2017a: ix-x). 


★★★★★★★★★★★★

Mezopotamya’da tanrılara yapılacak sunumlar belirli takvimlere bağlanmıştır. 
Ayrıca o günlerde neler yapılması/yapılmaması gerektiği hakkında da birçok bilgi bulunur. 

“Tehlikeli gün. Büyük Halkların Çobanı (yani kral) kömürün üzerine kavrulmuş etleri ya da küllerde pişmiş ekmekleri yememelidir. 

Vücudunun kıyafetlerini değiştirmeyecek, temiz giysiler giymeyecektir. 
Adakta bulunmayacaktır. 
Kral arabaya binmeyecek, yönetici olarak konuşmayacaktır. 

Gizemli yerde, kehanet rahibi (kâhin) bir kelime bile konuşmayacaktır. 
Hekim, bir hastaya dokunmamalıdır. 
Bu gün, birinin dileğinin gerçekleşmesi için uygun değildir” (Frankfort, 1978: 261).

★★★★★★★★★★★★

Babil Uğurlu ve Uğursuz Günler Takvimi, Ay Tutulması Takvimi, Ekmek Sunum Takvimi, Huzurda Yere Kapanma Takvimi gibi takvimlerinde Mezopotamya krallarının ve halkın sunum günleri, sunum yiyecek içecekleri ve yapılması gerekenlerin zamanları belirlenmiştir. 

Bazı günler hakkında bilgi veren Huzurda Yere Kapanma Takviminde ekmekle ilgili örnek olarak şu bilgilere ulaşılmıştır. Tablo 5. Huzurda Yere Kapanma Takviminde ekmek sunulacak günler (Adalı ve Görgü, 2017a: 257-275).



Huzurda Yere Kapanma Takviminde ekmek sunulacak günler (Adalı ve Görgü, 2017a: 257-275).
★★★★★★★★★★★★

SONUÇ; 
Yiyeceği ekmeği ve içeceği birayı arpadan elde etmiş olan Mezopotamya insanı, bu çok değer verdiği tahılı birçok alanda kullanmıştır.

Ekmeğin çanakla olan ilişkisi nedeniyle bu şekli hem ekmek hem de çanak olarak okuyan bilim insanları olmuştur.

Çanağın/ekmeğin yanına çizilen insan kafası şekliyle birlikte düşünüldüğünde bu işaret “Gu7” işareti yani "yeme" anlamında değerlendirilmiştir. 

Buradan bile anlaşılacağı üzere yeme eylemi “ekmek”siz düşünülebilecek bir şey değildir. 

Mezopotamya’da medeniyeti kuran Sümerler tarım faaliyetlerini başlatmış hatta medeni olmayı tarım yapmak olarak görmüşlerdir. 

Onlara göre medeni insan olmak için ekmek yiyip bira içmek gerekir. Mezopotamyalıların kendi kültürleriyle ilgili kavramları odak noktası haline getirerek edebiyatlarında sürekli bu tema işlenmiştir. 

Şehir ve onun tanrısı uyum içinde iken, şehrin sakinleri zenginleşerek kültürce gelişmiştir. 

Mezopotamya toplumlarının edebi eserlerine bakarak yaşayış, inanış ve düşünüşleriyle ilgili birçok bilgiye ulaşılmıştır. 

Sümerlilerin hastalarına tatlı ekmek yedirdiği, ulaşabildiğimiz çok önemli bir bilgidir. Lanetten söz eden metinlerde ekmek önemli bir ögedir. 

Sunuların vazgeçilmez yiyeceği ekmek tapınakta söylenen bu ilahide ekmeğin zigguratlardaki fırınlarda piştiği anlaşılmaktadır. 

Suyu taşımak için kırba, ekmeği taşımak için de deri çanta kullanıldığı bilgisine ulaşılmaktadır. 

Mezopotamya’da özellikle tapınaklarda ekmeklerin sepet içerisinde taşındığı görülüyor. Dilin en öz anlatımlı ve rafine birikimi atasözleridir ve Sümer atasözlerinde çokça ekmeğe rastlanır. 

Sümer Mitolojisi’ne göre insanı kendilerine hizmet ettirip çalışmadan karınlarını doyurmak isteyen tanrıların öykülerinde çokça karşılaşılan kavramların başında ekmek gelmektedir. 

Mezopotamya’da evlerde her ne kadar ekmek yapılıyor olsa da en çok ekmek tapınaklardaki büyük fırınlarda yapılmaktadır. 

Tanrılara adak için sunulan yiyeceklerin başında gelen ekmeğin hangi tanrıya hangi zamanda sunulması gerektiği takvime bağlanmıştır. 

Mezopotamya Medeniyetlerine ait özellikle Akkadca ile yazılan metinlerde büyülü sözlerde ekmeğe çokça rastlanmaktadır. 

Ritüellerde ekmeğin figürinlere yedirildiğine, hastalık sağaltmada ağrıdan kurtulmak için kullanıldığına, dualara konu olduğuna, ölülerine şarapla beraber sunulduğuna gibi hayatın ve inanışın her aşamasında rastlanmaktadır.


Yorumlar

  1. Tarık Hocam
    Kedilerden Ekmeğe girmişsin, Başlık gizemli olunca sonra okuyayım bile demeden hemen okumak istiyor. Kaleminize Sağlık
    (Kütahya Harun Lala)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Harun Hocam, Gizem değil de Ekmek, Tahıl, Sümerliler, Asurlular, Tarih öncesi ekim denilse bunlar zaten bilinen şeyler

      Ama Kedilerin kutsallığını nedeni bilenlerimiz çok azdır
      Zaten bende az işlenen konuları derlemeye özen gösteriyorum

      Sil
  2. Ekmek ile ilgi ne kadar güzel bilgiler derlemişsiniz
    Emeklerinize sağlık
    (Karamürsel Kiraz Güldere)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kiraz Hocam, Ekmek ile ilgi yüzlerce değil binlerce yazılı kitaplar var
      Çünkü insanlık avcılıktan yerleşime ekmek ile girdi

      İlk önce Buğday değil.
      Binlerce yıl “ARPA” ile ekmek yaptı
      Çünkü kendileri de giyiyordu.
      Hayvanları da

      Sil
  3. Annenizle olan anınızı beni çok duygulandırdı
    Zaten yazılarınızda çok duygulu ifadeler kullandığınızdan belli

    Sizin hakkınızdaki tespitim doğru
    (Bolu Asya Demir)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Asya Hocam, Tamamen doğru tespit. Öyle ki, Rahmetli annem ne zaman aklıma gelse gözlerim dolar annem vefat edeli 35 yıl olmasına rağmen

      Sil
  4. Şehirler de fareler ortadan kalktı
    Ama insanlar kedi beslemeye devam etti
    (Konya Hüsameddin Korkusuz)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hüsameddin Hocam, Eskiden kediler ihtiyaç için besleniyordu
      Şimdi ise onları evlerinin bireyi gibi seviyorlar besliyorlar
      Onun evde olması onu besleyen için mutluluk kaynağı

      Hayvan beslemeyen anlayamaz bunu

      Sil
  5. Tarık Hocam

    Geçenlerde bir arkadaşım önermiş idi sizin blog unuzu
    Bir girdim. Hala okuyorum
    Vallah ansiklopedik gibi bir blog
    Umarım insanlar bunun değerini bilip okurlar
    (İst. Timur Kök)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Timur Hocam, Sizler gibi beğeneler sayesinde okuyucu sayım sürekli artıyor
      Bundan 15 yıl önce ilk yazmaya başladığımda
      Yeğenlerim bile okumuyordu. Şimdi bana göre çok iyi

      Benim için sayı değil
      Önemli olan okuyunca iyi ki okumuşum
      Bir konu hakkında bilgi sahibi oldum demesi önemli

      Tabii çevresindeki arkadaşlarına gönderirsen sevinirim

      Sil
  6. Kedi köpekler hangi medeni ülkelerin sokaklarında var
    Bizde maşallah sürüsü ile
    (Afyonkarahisar Abdülkadir Demirel)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Abdülkadir Bey, Ben günlük konular değil, bir konu hakkında bilgi araştırması yapıp, derleme yapıyorum.
      Kedinin kutsallığı hakkında bilgi verirken tarih hakkında bilgiler aktarmaya çalıştım

      Sil
  7. Derlemeniz çok güzelde
    Çok uzun ya hocam
    Buna da çözüm bulsanız diyorum.
    Bilgilendirmeler için Sağol
    (Malatya Kazım Sarı)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kazım Hocam, Haklısınız uzun oluyor ve bu konuda uyarılar da geliyor
      Konu tam olarak her yönü ile irdelemek istediğimden kaynaklanıyor

      Bunu için, bende ilk başa kısa okumak için gerekli bilgileri yazıyorum
      Uzun okumak için de ayrıntıya giriyorum

      Artık yorumlarda da katkılar çok iyi olmaya başladı.
      Bende çok faydalanıyorum. O yorumlardan

      Sil
  8. Sümerlide İçki tanrıçası hatta bira tanrıçası vardır.
    Tanrılarına sundukları “Sikaru -_Sıvı Ekmek'' olarak adlandırılır.
    (İzm. Esengül Uzunada)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Esengül Hocam. Katkınız için Teşekkür Ederim. 🙏 🍃🍀🌱🌴🌿🥦🌳🎋

      Sil
  9. Ekmek kalıntılarını bulan Kopenhag üniversitesinden doktor amaia arranz-otaegui, arkeolojik alandaki bu keşfin onlar için de şaşırtıcı olduğunu söylüyor:

    "Ekmek, şimdiki ve geçmişteki yemek kültürümüz arasında güçlü bir bağ kuruyor. Bizi, tarih öncesi atalarımıza bağlıyor."

    Ekmek yapının farklı aşamaları olduğu anlaşılıyor:
    "Tahılların taşlanması, tokmakla inceltilmesi, hamur elde edebilmek için suyla karıştırılması ve hamurun şöminenin küllerinde veya taş ocaktaki küllerde pişirilmesi."

    O dönem, o bölgede yaşayanlar avcı-toplayıcıydı.
    Ceylanları avlar, yabani tavşan ve kuş gibi daha küçük hayvanları ise tuzak kurarak yakalarlardı.

    Araştırmacılar
    Ekmeğin herkesin bir araya geldiği kutlamalarda veya ziyafetlerde yapıldığını düşünüyor.

    Ekmek
    O dönem insanların tahıl ekmeye, hayvancılık ve çiftçilik yapmaya başlamasından önce üretiliyordu.

    Çiftçiliği başlatan adımının da ekmek üretimi için ekilen tahıllar olabileceği düşünülüyor
    (Çanakkale Harun Kısacık)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Harun Hocam. Katkınız için Teşekkür Ederim.
      🙏 🍃🍀🌱🌴🌿🥦🌳🎋

      Sil
  10. Ekmek adlarının verilişinde;
    Pişiriliş şekline, pişirildiği yere ve şekline göre ad verilmiştir.

    Pişirilmesine göre; közde yapılan ekmeğe “Közmen”
    Kavrularak yapılan ekmeğe “Kakurgan” adı verilmiştir.

    Küle gömülerek yapılması sebebiyle “Kömeç” adı verilmiştir.
    Biçim açısından inceliği sebebiyle de “Yuvga” adı verilmiştir.
    (Çorum Şahin Durmuş)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şahin Hocam. Katkınız için Teşekkür Ederim.
      🙏 🍃🍀🌱🌴🌿🥦🌳🎋

      Sil
  11. Türk lehçelerinde ekmek kavramının genellikle “İkmek - Ekmek” sözcükleriyle karşılandığı tespit edilmiştir.
    Özbekçede yuvarlaklaşmaya bağlı olarak “Ekmok” kullanımı tespit edilmiştir.
    Eski Türkçeye ait “Ötmek - Ekmek” kullanımı Karaçay-Malkar Türkçesinde tanıklanmıştır
    (Kayseri Levent Güzelak)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Levent Hocam
      Katkınız için Teşekkür Ederim. 🙏 🍃🍀🌱🌴🌿🥦🌳🎋

      Sil
  12. Dîvânu Lugâti’t-Türk’teki ekmek adlarından “Yuvka”, v > f ses değişimiyle birlikte anlam değişikliğine uğramadan “Yufka” olarak Türkiye Türkçesinde yaşamaktadır.
    (Düzce Hasan Koloğlu)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hasan Hocam. Katkınız için Teşekkür Ederim. 🙏 🍃🍀🌱🌴🌿🥦🌳🎋

      Sil
  13. Teşekkürler.
    Günaydın.
    Kediyi sadece bizim millet ‘peygamber sünneti’ diye seviyor olarak biliyordum.
    Sizin yazınız (kutsal buğdayı farelerden koruma görevi) Mısır piramitleri ve firavun detaylarındaki kedileri açıkladı bana 🙏
    (Ank. Nazan Al.)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Günaydın Nazan Abla

      Bir yerde tahıl varsa ve bunu ilerisi için saklaman gerekiyorsa
      Topraktan veya Ağaçtan yapılacak saklama yerlerinde saklaman gerekiyor

      Kışın nasıl sana tahıla ihtiyacın varsa
      Farelerin de aç kalmaması için onlarında ihtiyaçları var

      Fareleri kemirgen olduğu için toprak veya tahta onlar için engel değil
      O zaman aç kedilere ihtiyaç var

      Köyde rahmetli annem veya nenem köpekleri beslerdi
      Ama kedilere yemek vermezlerdi
      Çünkü onlar aç kalsın ki, fareleri yakalasın diye

      Kedilerin koruyucusu olarak da bilinen “Tanrıça Bastet”
      Ev hayatının, bereketin ve sırların bekçisidir.
      Mısır mitolojisinde, güneş tanrısı “Ra'nın kızı” olarak da karşımıza çıkan “Bastet Kedi Formuna” sahip idi.

      Sil
  14. Abicim nerden buluyorsun böyle konuları😀😍🙋‍♂
    (Ank. Erkan Er.)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Erkancığım beğeniyor musun? kimsenin ilgilenmediği sosyal medyada paylaşılmayan konuları paylaşmak istiyorum ki, okuyanların ilgisini çeksin diye

      Sil
    2. Hepsi değil ama bazıları ilginç geliyor
      Kediler hangi kültürde kutsal sayılıyor ki? Ben hiç öyle bir şey duymadım
      Bazen okuyacak zaman bulamıyorum

      Sil
    3. Tabii ki hepsi olması imkansız, Mühim olan Tarık tan gelmiş ise şimdi okumazsam da ileride bakarım diyerek silmemesi için konuların ilginç ve bilgili olması gerekiyor

      Sil
    4. Kedilerin koruyucusu olarak da bilinen “Tanrıça Bastet”
      Ev hayatının, bereketin ve sırların bekçisidir.
      Mısır mitolojisinde, güneş tanrısı “Ra'nın kızı” olarak da karşımıza çıkan “Bastet Kedi Formuna” sahip idi.

      Sil
    5. Yok, ben hiçbir mesajı silmem. Hepsi duruyor

      Sil
    6. Erkan bu derlemenin konusu, aslında Ekmek, ekmek genelde buğday yapılıyor. ama binlerce yıl "ARPA" dan yapılmış. nedeni ise hayvanlarda onu yemesi

      Ve Arpa ile yerleşik topluma geçildi. avcılıktan konu bu idi. Şehirler kasabalar köyler hepsi bu "ARPA" sahip olmalarından dolayı oluştu

      Sil
  15. Güzel ve ilginç iletin için sağ ve esen olunuz.
    Ancak bazı bölümleri değişik biliyorum ben. Hepsini değil ama bazılarını yazayım.
    1. Adapa, aynı zamanda şu kanallarının ve su savaklarının yöneticisidir. İnsanlara ölüm getiren Büyük "Güney rüzgarları"nın kanadını kırarak kasırgayı durdurduğu için tanrılar meclisine giderken ona nasıl davranması gerekir konusunda öğüt veren anası İnanna' dır. Hayat ağacının dibindeki yılanı öldürüp kuş yavrularını kurtardığı için ana kuş onu sırtında tanrılar katına çıkarmak ister ama bir koşulu vardır. "Gak" deyince su, "Guk" deyince et verecektir.
    Yolculukta et bitince bacağından keserek kuşa verir. Ama kuş bunu anlayarak eti dilinin altında tutar. Tanrılar katında geri vererek bacağına yapıştırır. Vb.
    (Mersin Feyyaz Kö.)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 2. Mersindeki Yumuktepe'nin farelerle ilgili yanı vardır.
      Kopt firavununun en büyuk derdi bunu at siloları ına dada sn fareler idi. Onun için Hindistandan getirttiği kobra yılanları yeterince yararlı olamamıştır. Onun üzerine karşı yakadaki kıyıda bulunan (o çağdaki adını anımsayamadım ama şimdiki Yumuktepe) yerleşkede tüylü bir hayvanın (Kedi) çok iyi fare avcısı olduğunu duyar ve getirttirir. Bu kez iyi bir fare avcısı bulduğu için onu da Kobra gibi kutsal hayvan ilan ederek öldürülmesini yasaklar.
      Vb.
      3. Arpa ve buğdaydan önce insanların yediği ve besin ve kalori değeri buğdaydan daha iyi olan hububattır. Ancak verimi ve tadı buğdayınki güzeldir. İlk yiyenlerde enzimleri henüz olmadığı için büyük olasılıkla alerji yapmıştı ama sonradan enzim üretildi ve sorun bitti.
      Ama şimdilerde ise doktorların büyük bölümü "aman ekmek yemeyin, alerji olursunuz" diyor. Neden?
      Belliki genetiği değişti ve henüz yeni tür enzim üretemeyenlere alerji yapar oldu.

      Yoruldum be yahu!

      Sil
    2. Günaydın Feyyaz Abi

      Önce değerli katkıların için Teşekkür ederim
      Yoruldum demişsin

      Ben derleme yaparken bazen yüzlerse sayfa okuyorum
      Bunu nasıl 3-5 sayfaya düşürürüm diye uğraşıyorum
      Amaç;
      Doğru bilgiyi nasıl ilgilenenlere ulaştırırım diye çabalıyorum

      İnan hiç yorulmuyorum
      Bu sıralar 3-5 sayfa değil
      Konular derin olduğu için 10-15 sayfa tutuyor derlemeler

      Sil
  16. Tarık bey çok güzel bir konu seçmişsiniz ekmeğin hepimizde bir özel yeri vardır Ankara Yaşamkent te bir komşumuzun Ninda isimli ekmek üretimi yapan dükkanı var yazını orada göndermeyi düşünüyorum teşekkürler
    E.T Ankara

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Anneler Günü İçin 3 Derleme

Kağıt Bardak ve Makam

Yörükler Hakkında Biraz Bilgi

İnsanlar Niye Zeytin Ağacına Çok Önem Verdiler

Yaşam Trenimiz

Zengin Olunca, İnsanlar Enayi mi Oluyor?

Sultan Abdülaziz’in Dişi Ağrımamış Olsa idi. Gezi Parkı Davası Olmayacaktı. Niye Aron Angel İlgisi Var ve Belediye Seçimi

Unutulmaz Film Sahneleri ve Müzikleri _ 2

Neden "Türk Kültürü ve Medeniyeti" Denmez?

Hayattan, Edebiyattan, Tarihten ve Filozoflar gibi Ünlü Kişilerin Sözler ve Videolar Serisi _ 040