Sultan Abdülaziz’in Dişi Ağrımamış Olsa idi. Gezi Parkı Davası Olmayacaktı. Niye Aron Angel İlgisi Var ve Belediye Seçimi
Bu paylaşımdan 3 birbirinden farkı kişilerin birbirleri ile ilgisi
1. Sultan Abdülaziz’in Dişi Ağrı
2. Gezi Parkı Davası
3. Aron Angel
İzninizle bunları sırası ile birbirlerine olan bağlantıları inceleyelim
Tarık Başçıl _ 29 Mart 2024
Not:
Kırmızı yazılı kelime gördüğünüzde tıklar iseniz
Sizi "Vikipedi" e yönlendirir
Onun hakkında daha fazla bilgiye ulaşmış olursunuz
Sultan Abdülaziz’in Avrupa seyahatinde diş ağrısı tutmasa
Türkiye, Aron Angel gibi bir insanla hiç tanışamayacaktı.
Angel ’in büyük büyükbabası Avramo Bivas
İtalya Kralı II. Victor Emanuele’nin diş hekimiydi.
Sultan Abdülaziz’in Napoli’de diş ağrısı tutunca
Bivas kendisini kısa sürede iyileştirmişti.
İtalya Kralı, ziyaret sona erdiğinde Sultan’a toprakları üzerinde en çok beğendiği şeyi hediye etmek istediğini söylemiş
Abdülaziz hiç düşünmeden, “Dişçiniz” yanıtını verince
Bivas, kendisine de sorularak Osmanlı kafilesine dâhil edilmişti.
Günümüzde olduğu gibi tarihimizde de Türkiye’ye büyük fayda sağlamış Musevi inanca sahip vatandaşlarımız hep oldu.
Bunlardan biride, Türkiye’nin ilk şehir plancısı Aron Angel’di.
Angel ‘in döneminde henüz Gezi Parkı’nın kadri bilinmemiş, daha Gezi olayları yaşanmamıştı elbette
Angel ’in büyük büyükbabası Avramo Bivas
İtalya Kralı II. Victor Emanuele’nin diş hekimiydi.
Sultan Abdülaziz’in Napoli’de diş ağrısı tutunca
Bivas kendisini kısa sürede iyileştirmişti.
İtalya Kralı, ziyaret sona erdiğinde Sultan’a toprakları üzerinde en çok beğendiği şeyi hediye etmek istediğini söylemiş
Abdülaziz hiç düşünmeden, “Dişçiniz” yanıtını verince
Bivas, kendisine de sorularak Osmanlı kafilesine dâhil edilmişti.
Günümüzde olduğu gibi tarihimizde de Türkiye’ye büyük fayda sağlamış Musevi inanca sahip vatandaşlarımız hep oldu.
Bunlardan biride, Türkiye’nin ilk şehir plancısı Aron Angel’di.
Angel ‘in döneminde henüz Gezi Parkı’nın kadri bilinmemiş, daha Gezi olayları yaşanmamıştı elbette
O bundan tam 72 yıl önce
Gezi Parkı için direnen ilk ve tek insandı.
O zamanki Gezi Parkı, şimdiki gibi küçücük bir alanla sınırlı da değildi.
Taksim’den başlayıp Dolmabahçe sırtlarına kadar uzanan muazzam bir yeşil alan demekti.
Adı ‘Bay Engel’e çıkmıştı
İstanbul Belediyesi’nde 1942-52 yılları arasında kentin imarından sorumluydu Aron Angel.
“Yeşile bir çivi dahi çaktırmam” sözüyle biliniyordu.
Hukuka bağlılığı ve çalışmalarındaki titizliği nedeniyle adı
‘Bay Angel ’den ‘Bay Engel’e çıkmıştı.
1952 yılında, dönemin vali ve belediye başkanı Fahrettin Kerim Gökay
Kendisini çağırtarak
ABD’lilerin İstanbul’da bir otel yapmak istediklerinden bahsetti.
Angel, “Tabii, kendilerine birkaç yer göstereyim” dedi.
Ama aslında hükümet kararını çoktan vermişti.
ABD’liler, Hilton Oteli’ni Gezi Parkı’nda yapacaktı.
Aron Angel, “Böyle bir şeyi asla kabul etmem”
“Bu yeşil alan halkın olmalıdır, bir suça iştirak etmeyeceğim” diyerek
O gece istifa mektubunu yazdı.
Mektup, Angel ‘in hayata ve mesleğine karşı duruşunu özetliyordu:
“Şahsi menfaatlerin revaçta bulunduğu bir müessesede çalışmaktan utanç duyuyorum.”
Angel, “Tabii, kendilerine birkaç yer göstereyim” dedi.
Ama aslında hükümet kararını çoktan vermişti.
ABD’liler, Hilton Oteli’ni Gezi Parkı’nda yapacaktı.
Aron Angel, “Böyle bir şeyi asla kabul etmem”
“Bu yeşil alan halkın olmalıdır, bir suça iştirak etmeyeceğim” diyerek
O gece istifa mektubunu yazdı.
Mektup, Angel ‘in hayata ve mesleğine karşı duruşunu özetliyordu:
“Şahsi menfaatlerin revaçta bulunduğu bir müessesede çalışmaktan utanç duyuyorum.”
Şehir plancısı ve yüksek mimar Aron Angel
Taksim’den başlayıp Divan Oteli’nin arkasından devam eden Hilton Oteli arazisinin tamamını içerip Maçka Parkı’na ve Dolmabahçe sırtlarına kadar uzanan
Resmi adıyla ‘2 Numaralı Park’ın oluşturulması için yıllarını vermişti.
Projelerini bizzat çizdiği Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı ile Açık Hava Tiyatrosu da parkın bir parçası olarak inşa edilmişti.
Ancak park, bu haliyle sadece birkaç yıl yaşayabildi.
Aron Angel bir söyleşisinde Gezi Parkı için şöyle diyecekti:
Gezi Parkı’nda çok kötü işler yapıldı.
1950’de iktidara gelenler demokrasiyi çok farklı şekilde yorumladılar.
Demokraside her şeyin serbest olduğunu sandılar.
Onca yılda hazırladığımız planları yaktılar
Nazım planı anlayışını yok saydılar.
Müze gibi korumamız lazımdı.
Aron Angel için dünyada iki şehir vardı.
Biri İstanbul, diğeri Paris.
Ama İstanbul her zaman bir adım öndeydi.
İstanbul’u bir kültür ve turizm şehri olarak hayal eden Aron Bey
Taksim’den başlayıp Divan Oteli’nin arkasından devam eden Hilton Oteli arazisinin tamamını içerip Maçka Parkı’na ve Dolmabahçe sırtlarına kadar uzanan
Resmi adıyla ‘2 Numaralı Park’ın oluşturulması için yıllarını vermişti.
Projelerini bizzat çizdiği Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı ile Açık Hava Tiyatrosu da parkın bir parçası olarak inşa edilmişti.
Ancak park, bu haliyle sadece birkaç yıl yaşayabildi.
Aron Angel bir söyleşisinde Gezi Parkı için şöyle diyecekti:
Gezi Parkı’nda çok kötü işler yapıldı.
1950’de iktidara gelenler demokrasiyi çok farklı şekilde yorumladılar.
Demokraside her şeyin serbest olduğunu sandılar.
Onca yılda hazırladığımız planları yaktılar
Nazım planı anlayışını yok saydılar.
Müze gibi korumamız lazımdı.
Aron Angel için dünyada iki şehir vardı.
Biri İstanbul, diğeri Paris.
Ama İstanbul her zaman bir adım öndeydi.
İstanbul’u bir kültür ve turizm şehri olarak hayal eden Aron Bey
Belediyede çalıştığı 10 yıl boyunca bu amacına uygun projeler geliştirdi.
Bağdat Caddesi’ndeki ayrık nizamlı evler
Yeşilyurt’taki az katlı binalar
Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı hep bu hayalin yansımasıydı.
Ama kimisi maddi, kimisi politik gerekçelerle hayata geçemeyen projeleri de vardı.
Taksim’e metro
Bayrampaşa’ya botanik bahçesi
Levent’te kadınların çalışma hayatına katılmasını kolaylaştıracak tarzda bina projesi
Ne yazık ki kağıt üzerinde kalacaktı.
Aron bey
İstanbul’un müze gibi korunması gerektiğini düşünüyordu.
Site hayatına da TOKİ binalarına da karşıydı.
Gök kafes onun için ‘ucubeydi.
Kentin dört bir yanından yükselen gökdelenler için de farklı düşünmüyordu.
Bir devletin nasıl anayasası varsa
Bir şehrin anayasası da nazım planıdır.
O olmazsa şehircilik olmaz diyen Angel
Kentin ehil olmayan kişilere teslim edilmesine çok üzülüyordu.
İki üniversiteyi birden okudu.
Aron Angel’i çok sevdiği İstanbul’un ilk şehir plancısı olma yolunda teşvik eden kişi
Atatürk’ün daveti üzerine 1936’da Türkiye’ye gelen Fransız mimar ve şehircilik uzmanı Henry Prost’tu.
Ünlü mimar, İstanbul’un nazım planını oluşturmakla görevliydi.
Angel o sıralar, bakaloryasını Galatasaray Lisesi’nden aldıktan sonra İTÜ İnşaat Mühendisliği’ni bitirmiş
Aklı karışık bir gençti.
Paris’te mimarlık okumayı düşünüyordu…
Genç Aron, liseden bir öğretmeni sayesinde Henry Prost’la tanıştı.
Prost, ona Paris’teki birkaç okulun ismini önerdi
İçlerinden birini seç dedi.
Aron Angel bu okullardan birini beğenip
1937 sonbaharında Paris’e gitti.
Bir hafta sonra okuldaki bir konferansta içeriye Henry Prost girdi.
Aron Angel o an, seçtiği okulun müdürünün Prost olduğunu öğrendi.
Henry Prost, Angel’i odasına çağırıp
Mimarlığın yanında şehircilik de okumak ister misin?
Senin için bunu ayarlayabilirim dedi.
Şehircilik mi?
Aron Angel, o zamana kadar ‘şehircilik’ diye bir şey duymamıştı.
Çünkü Türkiye’de böyle bir bölüm yoktu.
Hayatının akışını değiştirecek bu teklifi kabul eden Angel
İki üniversiteye birden gitmeye başladı…
1940’ta Paris Üniversitesi’nden şehircilik
Ecole Speciale d’Architecture’den mimarlık diplomasını aldı.
Türkiye’ye dönen Aron Angel, Prost’un bu kez
Birlikte çalışalım teklifiyle karşılaştı.
10 yıl boyunca birlikte çalışan Angel ve Prost, ‘baba-oğul’ kadar yakın oldu.
Hatta Prost’un papyona merakı, Aron beye de geçti.
Kanatsız melek
Yaşamı belgesel ve kitaplara konu olan Aron Angel
Hayatı boyunca doğru bildiğinden hiç şaşmadı.
Soyadını soranlara, “Angel but without wings” (Melek ama kanatsız) diye takılırdı.
1950’de evlendiği ve 2006 yılında beklenmeyen bir anda
Trajik bir şekilde kaybettiği eşi Milena’ya tapar, ailesinden, iki kızı ile bir oğlundan ve torunlarından bahsettiğinde gözlerinin içi güler, neşe ve sevgi taşardı.
Elim bir trafik kazasında yitirdiği torunu piyano sanatçısı ve parlak bir gelecek vaat eden sinema artisti Uzay Hepari’yı her vesile ile anardı.
Çok disiplinli, prensip sahibi ve çalışkan biri.
Her sabah 1 saat -kimileri için ağır- spor yapıyor
Her daim çok şık, papyonundan da vazgeçmiyor.
“Kolay” diye bir lafı var
“Kolay… Hadi yapalım” gibi bir kolay bu…
Kâğıt israfı yapmayan, çizimlerini bile muhasebe hesaplarının arkasına yapan biri.
Gezi’yi, Bağdat Caddesi’ni planlayan kişiyi bilelim diye…
Ve şehir planlaması hakkında, onu okuyup, izleyerek biraz düşünelim diye…
6 Haziran 1916’da Kadıköy Yeldeğirmeni’nde dünyaya geliyor.
Oğlu Albert Angel, “Babamın doğduğu ve bir dönem yaşadığı apartman hâlâ duruyor.
Apartmanın içi, pencereler, tavanlar her şey ona çok büyük gelirmiş anlatırdı.
Fesli kapıcısını da hatırlıyordu” diyor oğlu…
Valpreda diğer bilinen ismiyle İtalyan Apartmanı.
Apartmanın bulunduğu İskele Sokak
Haydarpaşa manzarasının en iyi görüldüğü yerlerden.
Ailesinin anlattığına göre de Aron Bey’in Haydarpaşa Garı’na ayrı bir ilgi ve sevgisi var, onun için önemli.
Aron Angel ‘in Haydarpaşa yangınının olduğu 28 Kasım 2010 günü vefat etmesi de ilginç bir tesadüf.
Angel ‘in adını bugün pek kimse hatırlamıyor
Ancak bu Musevi vatandaşımız
95 yaşında hayata veda ettiğinde ardında birbirinden önemli hizmetler bırakmıştı. Bunların en önemlisi Gezi Parkı’ydı!
2 gün sonra Belediye Başkalığı Seçimi var
Seçeceğimiz Başkan
Aron Angel'i , Nasıl Atatürk bulmuşsa
Seçilen başkanda
Onu Bulabilecek, İşin Ehli Başkanı
Bağdat Caddesi’ndeki ayrık nizamlı evler
Yeşilyurt’taki az katlı binalar
Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı hep bu hayalin yansımasıydı.
Ama kimisi maddi, kimisi politik gerekçelerle hayata geçemeyen projeleri de vardı.
Taksim’e metro
Bayrampaşa’ya botanik bahçesi
Levent’te kadınların çalışma hayatına katılmasını kolaylaştıracak tarzda bina projesi
Ne yazık ki kağıt üzerinde kalacaktı.
Aron bey
İstanbul’un müze gibi korunması gerektiğini düşünüyordu.
Site hayatına da TOKİ binalarına da karşıydı.
Gök kafes onun için ‘ucubeydi.
Kentin dört bir yanından yükselen gökdelenler için de farklı düşünmüyordu.
Bir devletin nasıl anayasası varsa
Bir şehrin anayasası da nazım planıdır.
O olmazsa şehircilik olmaz diyen Angel
Kentin ehil olmayan kişilere teslim edilmesine çok üzülüyordu.
İki üniversiteyi birden okudu.
Aron Angel’i çok sevdiği İstanbul’un ilk şehir plancısı olma yolunda teşvik eden kişi
Atatürk’ün daveti üzerine 1936’da Türkiye’ye gelen Fransız mimar ve şehircilik uzmanı Henry Prost’tu.
Ünlü mimar, İstanbul’un nazım planını oluşturmakla görevliydi.
Angel o sıralar, bakaloryasını Galatasaray Lisesi’nden aldıktan sonra İTÜ İnşaat Mühendisliği’ni bitirmiş
Aklı karışık bir gençti.
Paris’te mimarlık okumayı düşünüyordu…
Genç Aron, liseden bir öğretmeni sayesinde Henry Prost’la tanıştı.
Prost, ona Paris’teki birkaç okulun ismini önerdi
İçlerinden birini seç dedi.
Aron Angel bu okullardan birini beğenip
1937 sonbaharında Paris’e gitti.
Bir hafta sonra okuldaki bir konferansta içeriye Henry Prost girdi.
Aron Angel o an, seçtiği okulun müdürünün Prost olduğunu öğrendi.
Henry Prost, Angel’i odasına çağırıp
Mimarlığın yanında şehircilik de okumak ister misin?
Senin için bunu ayarlayabilirim dedi.
Şehircilik mi?
Aron Angel, o zamana kadar ‘şehircilik’ diye bir şey duymamıştı.
Çünkü Türkiye’de böyle bir bölüm yoktu.
Hayatının akışını değiştirecek bu teklifi kabul eden Angel
İki üniversiteye birden gitmeye başladı…
1940’ta Paris Üniversitesi’nden şehircilik
Ecole Speciale d’Architecture’den mimarlık diplomasını aldı.
Türkiye’ye dönen Aron Angel, Prost’un bu kez
Birlikte çalışalım teklifiyle karşılaştı.
10 yıl boyunca birlikte çalışan Angel ve Prost, ‘baba-oğul’ kadar yakın oldu.
Hatta Prost’un papyona merakı, Aron beye de geçti.
Kanatsız melek
Yaşamı belgesel ve kitaplara konu olan Aron Angel
Hayatı boyunca doğru bildiğinden hiç şaşmadı.
Soyadını soranlara, “Angel but without wings” (Melek ama kanatsız) diye takılırdı.
1950’de evlendiği ve 2006 yılında beklenmeyen bir anda
Trajik bir şekilde kaybettiği eşi Milena’ya tapar, ailesinden, iki kızı ile bir oğlundan ve torunlarından bahsettiğinde gözlerinin içi güler, neşe ve sevgi taşardı.
Elim bir trafik kazasında yitirdiği torunu piyano sanatçısı ve parlak bir gelecek vaat eden sinema artisti Uzay Hepari’yı her vesile ile anardı.
Çok disiplinli, prensip sahibi ve çalışkan biri.
Her sabah 1 saat -kimileri için ağır- spor yapıyor
Her daim çok şık, papyonundan da vazgeçmiyor.
“Kolay” diye bir lafı var
“Kolay… Hadi yapalım” gibi bir kolay bu…
Kâğıt israfı yapmayan, çizimlerini bile muhasebe hesaplarının arkasına yapan biri.
Gezi’yi, Bağdat Caddesi’ni planlayan kişiyi bilelim diye…
Ve şehir planlaması hakkında, onu okuyup, izleyerek biraz düşünelim diye…
6 Haziran 1916’da Kadıköy Yeldeğirmeni’nde dünyaya geliyor.
Oğlu Albert Angel, “Babamın doğduğu ve bir dönem yaşadığı apartman hâlâ duruyor.
Apartmanın içi, pencereler, tavanlar her şey ona çok büyük gelirmiş anlatırdı.
Fesli kapıcısını da hatırlıyordu” diyor oğlu…
Valpreda diğer bilinen ismiyle İtalyan Apartmanı.
Apartmanın bulunduğu İskele Sokak
Haydarpaşa manzarasının en iyi görüldüğü yerlerden.
Ailesinin anlattığına göre de Aron Bey’in Haydarpaşa Garı’na ayrı bir ilgi ve sevgisi var, onun için önemli.
Aron Angel ‘in Haydarpaşa yangınının olduğu 28 Kasım 2010 günü vefat etmesi de ilginç bir tesadüf.
Angel ‘in adını bugün pek kimse hatırlamıyor
Ancak bu Musevi vatandaşımız
95 yaşında hayata veda ettiğinde ardında birbirinden önemli hizmetler bırakmıştı. Bunların en önemlisi Gezi Parkı’ydı!
2 gün sonra Belediye Başkalığı Seçimi var
Seçeceğimiz Başkan
Aron Angel'i , Nasıl Atatürk bulmuşsa
Seçilen başkanda
Onu Bulabilecek, İşin Ehli Başkanı
SEÇMEK İÇİN
SANDIKLARA GİDELİM
OYUMUZU KULLANALIM
Oyumuzu kullanacağız. İnşallah Türkiye için hayırlısı olur
YanıtlaSilUmarım yurdum insanımız doğru karar verir
SilHer zaman siyasiler için “RANT” hep ön planda
YanıtlaSilMaalesef siyaset böyle oldu. Hele belediyecilik tamamen rantın üzerine kuruldu.
SilBu Yahudiler Türkiye ne kadar iyi şeyler yapmışlar
YanıtlaSilİspanyol Yahudiler ticaret ve el sanatlarını öğrettiler
Alman Yahudiler bugünkü üniversitelerin temel taşlarını ördüler
Al sana Aron Angel, Adam Gezi parkı için 72 sene önce
Valiye karşı tek başına direnmiş ve İstifa etmiş
Her millette iyi kötü insanlar var
SilAtatürk Alman Yahudilerini getirirken hep en iyilerini getirmiş
Mühim olan seçme kapasiten olsun
O bizdendir deyip seçersen, işler arap saçına döner
Türkiye de olduğu gibi
Eskiden seçim aşağı yukarı kim kazanacağı belli olurdu
YanıtlaSilŞimdi her yerde her şey olabilir durumda
O zaman oyumuzu kesin kullanmamız lazım demektir
Size katılıyorum.
SilTarık Hocam
YanıtlaSilÖyle bir Türkiye istiyorum ki;
Hangi partiden olursa olsun aday olanlar
Yalnızca Ülke ve Halkın menfaatini her şeyden üstün tutanlar aday olsun
Amin. Çok güzel bir dilekte bulunmusunuz ama İnsanın olduğu yerde her zaman kendi menfaatleri ön plana çıkar
SilTarık Bey
YanıtlaSilSultan Abdülaziz’in dişi ağrısından, Gezi parkı davasına, Oradan Aron Angel e ve Sonunda Belediye seçimine bağlamak
Vallah büyük bir beceri
Tebrik ederim
Çok güzel bilgilendirme (Düzle Emel Hallı)