Sünnet Hakkında Ne Biliyoruz? ve Ne Kadar Biliyoruz?

Bilinen Genel Kanı;
Hz. Muhammed gibi diğer peygamberlerin de sünnetli doğması
Hz. İsa'nın sünnetli olmaması
Hıristiyanların yaptırmaması
Sadece Müslümanlarla Yahudilere mahsus olması...
 
Acaba bu kadar mı? Bunu derleme çalıştım. 
 
Tarık Başçıl _ 15 Haziran 2024

Not: 
Kırmızı yazılı kelime gördüğünüzde tıklar iseniz
Sizi "Vikipedi" e yönlendirir




Paleolitik Çağ (Eski Taş ya da Yontma Taş Çağı) çoktan bitmiş olmasına rağmen sünnet uygulamasında hâlâ taştan bıçak kullanılması
 
Bize göre geleneğin bilinen Mısır tarihinden de eski
Taş Devrinden beri var olduğunu ifade eder.
 
MÖ 3000 yılında Mısır’da yapılan törenlerin resimleri bugüne kadar ulaşmıştır.
 
İlkel inanışlara göre sünnet
Bir çeşit kurban ya da adak törenidir.
 
Kişi, hayatını borçlu olduğu tanrısına ya da tanrılarına
Gövdesinden sembolik olarak küçük bir parçasını kurban eder.
 
Bu daha sonra vahşice uygulanan İnsan kurban etme yöntemine kadar gider.
 
Genel Olarak Bildiğimiz Hikâye;
Anadolu’da ki tapınaklarda çalışan rahiplerin törenlerde yaptıklarıdır.
Saygılarını ve bağlılıklarını göstermek için sünnet derisini tanrılarına sunarlardı.
 
Halk arasında erkekler de toprağın bereketi ve ailesinin geleceği için bu yolu seçerdi.
 
Ayrıca ANATANRIÇA kültünde
Rahiplerin sünnet / hadım olması gibi
 
Rahibelerin de tören sırasında cinsel organlarını göstererek tapınağa girmesi
 
Halkın Ana tanrıça rölyeflerinde cinsel bölgelerine dokunup bereket alması
Cinsel organın ve cinselliğin çok önemli olmasının sebebi
 
Tanrılarla iletişimin böyle sağlandığı varsayılması idi.
 
Mitolojide;
Kybele, Attis isimli bir delikanlıya tutkundur.
Pessinus karşısına çıkar
 
Attis’i çıldırtır ve kendi kendini hadım etmesini sağlar.
Cinsel organından akan kan toprağı sular ve birçok bitki hayat bulur.
 
Kybele ise Attis’i sevdiğinden ona acıma gösterir ve çam ağacına dönüştürür.
Attis’ in ruhu ağaçta yaşar bu yüzden ağaç çok önemlidir
 
Yerden göğe yükseldiği için de topraktan göğe
Gökten toprağa hayat taşır
 
(Bu efsaneleri farklı isimler altında, birçok uygarlıklarda görürüz. Sonucunda çam ağacı, badem ağacı, ya da menekşe, Manisa lalesi olur.)
 
Bu işlemin çok tanrılı inanca sahip Afrikalı toplulukların totemik inançlarının bir sonucu olduğu düşüncesi yaygındır.
 
Eski Türklerde böyle bir inancın olmadığı gibi antik Anadolu topluluklarının inançları arasında da olmadığı bilinir.
 
Ayrıca, Kybele kültü tamamen Sümer kökenli olmasına rağmen
 
Anadolu’yu ve kendinden sonraki tüm uygarlıkları birçok açıdan olduğu gibi dinsel inanç ve ritüelleriyle etkilese de
 
Ne Sümerliler de
Ne de Kenanlılar, Filistinliler, Asurlular ve Babil’iler de sünnete benzer bir uygulama görülmemektedir.!
 
Peki nasıl oldu da bu coğrafyada yaşayan uygarlıkları etkilemişti?
Yukarıdaki uygarlıkların aksine Edomitler, Moabitler ve Ammonitler ve Mısırlılarda adettendi.
 
Herodot tarafından “dünyanın bilinen en eski ameliyatı” olarak tanımlanan sünnet, kitabında şöyle nakledilmektedir:
 
Başka yerlerde organlar
Tabiat nasıl yapmışsa öyle bırakılır.
 
Yalnız Mısırlılar ve bu âdeti Mısırlılardan almış olanlar sünnet olurlar
Sünnet olmaları temizliklerindendir
Zira temizliği güzelliğe üstün tutarlar.” (II. kitap-36 /37)
 
Mısır’da Tanrı Baal yağmur ve fırtına gibi doğa olaylarını kontrol eder
Genelliklerde sünnet derisi Baal'a kurban edilirdi.
 
Mısır’ın Anubis ve Bata veya Biti kardeşlerinin hikayesi:
Bu iki kardeş beraber oturuyorlar
Büyük olan Anubis’in karısı var
 
Küçük kardeş tarla ve hayvanlarla ilgili işlerden yükümlüdür.
Durmadan çalışıyor.
 
Bir gün ağabeyinin karısı ona ‘gel beraber yatalım’ diyor.
Çocuk kabul etmeyince
 
Kadın kendisini dövülmüş, üstü başı yırtılmış gibi yaparak yerde yatıyor
Kocası geldiğinde, kardeşiyle yatmadığı için, kendisini bu hale soktuğunu söylüyor.
 
Ağabeyi eline bir mızrak alarak kardeşini bekliyor.
Çocuk inekleri ahıra sokarken
 
İlk inek ‘ağabeyin seni öldürmek için bekliyor’ diyor.
İkinci inek de aynı sözü söyleyince çocuk kaçmaya başlıyor.
 
Ağabeyi onu kovalıyor.
Çocuk kaçarken Güneş Tanrısına kurtarması için yakarıyor.
O da aralarına timsahlar dolu bir göl koyuyor.
 
Çocuk gölün bir ucunda ağabeyine kendisini neden öldürmek istediğini soruyor
 
Karısının kendisine yaptığını anlatıyor
Yalan söylemediğini kanıtlamak için Güneş Tanrısına yemin ederek bir kamışla cinsel organını kesip göle atıyor.
 
Anubis’te gidip karısını öldürüyor.
(Habil Kabil hikayesinin değişmeden önceki hali, değil mi??)
 
Yahudilerde:
Birçok sosyal kural ve yasalarını olduğu gibi
 
Hijyenle ilgili bilgilerinin çoğunu da antik Mısır'dan alan Yahudilerin bu bilgilerinin büyük kısmı
MÖ 2600-2000 yıllarına dayanmaktadır.
 
Yahudilikte uygulanma geçmişi hayli derin olan sünnete zamanla fazla önem verilmediğinden
 
MÖ 2000 yıllarında bu âdetin yok olmaya yüz tuttuğu sanılmaktadır.
İşte burada, yok olmaya yüz tuttuğu dönemde
Hz. İbrahim devreye girer.
 
Hz. İbrahim Peygamberin Öyküsü;
Fırat Irmağı üzerinde yer alan antik Mari (bugün Tel Hariri) kentindeki bir krallık sarayında ortaya çıkarılan binlerce çivi yazısı tabletten edinilen bilgiler ışığında
 
Terah ailesinin, Keldanilerin Ur kentinden (Ur Kasdim) çıkışıyla
Bugünkü Hebron kenti yakınlarında bulunan Makpela mağarasını satın alışı arasında geçtiğini yazmaktadır.
 
Geleneksel anlatı ile de örtüşen bu bilgiye göre İbrahim peygamberin öyküsünün geçtiği yerler coğrafî olarak
 
Mısır ile âdeta iç içedir.
Nitekim Yeşu, Bab 5’te “Mısır” adı açıkça yer almaktadır.
 
Kenan ülkesinden ayrılıp Mısır'a gelen Hz. İbrahim orada bu geleneği görür
Halkın davranışlarını sorgular.
 
Dönüş yolculuğunda kendisine eşi Sarah tarafından
Köle olan Hacer hediye edilir.
 
Hacer İbrahim’e oğul verince, bereket ve sünnet fikri düşündürür
Sarah da İshak'a gebe kalınca işler değişir.
 
Çünkü soy Sarah'tan devam edecektir
Sonuçta Hacer özgür bir kadın değildir
 
Hacer'le İsmail'i aile topluluğundan dışlamaya ilişkin buyruğu kararsızlıkla karşılar
Yine de onları Mekke'ye götürür.
 
Hacer ile İsmail yaşadıkları yeri terk etmeden önce vahiy gelir ve uygulanır:
 
Çıkış 17/9-14:
Ve Allah İbrahim’e dedi:
Ve sen ise, sen ve senden sonra zürriyetin, nesillerince, ahdimi tutacaksınız.
 
Sizinle ve senden sonra zürriyetinle benim aramda tutacağımız ahdim budur
Aranızda her erkek sünnet olacaktır.
 
Ve gulfe etinizde sünnet olacaksınız
Sizinle benim aramdaki ahdin alameti olacaktır.
 
Ve aranızda evde doğmuş yahut senin zürriyetinden olmayıp her yabancıdan para ile satın alınmış olan sekiz günlük her erkek çocuk nesillerinizce sünnet olacaktır.
 
Ve senin evinde doğmuş olan
Ve senin paranla satın alınmış olan mutlaka sünnet olacaktır
 
Ve ahdim ebedi bir ahit olarak sizin etinizde olacaktır.
Ve gulfe etinde sünnet olunmamış sünnetsiz erkek varsa
 
O can kendi kavminden kesilecektir
O benim ahdimi bozmuştur. (Levililer 12/3)
 
Böylece
İsmail Arapların Atası
İshak ise Yahudilerin Atası
Olarak kabul görür ve soy devam ederek
 
Sünnet geleneği Yahudilere ve Araplara girmiş olur.
Sünnet derisinin çıkarılması töreni, doğumdan sekiz gün sonra yapılır
 
Musevi kanununda kutsal olarak kabul edilmiştir.
Hz. İbrahim Beer-Şeba, Hebron, Yerusalim, Damask, Ebla, Halep, Babil ve Ur şehirleri arasında bir hilal gibi gidip gelir
 
Harran'a yerleşir.
Uzun bir zaman sonra da Kenan'a gider.
 
Gezdiği coğrafik bütünlüğe bakıldığında, sünnet geleneğini onun kabilesinin yaymış olması muhtemeldir.
Tevrat ‘ta Hz. Musa döneminden
 
Sünnet ile ilgili iki olay vardır:
İkisi de Mısır ile ilgilidir:
 
1- Çıkış 4:22-26 Rab Musa’ya şöyle diyor:
Firavuna şöyle söyle:
İsrail, oğlum ilkimdir.
 
Onu salıver ki, bana ibadet etsin
Onu göndermek istemediğin için ben senin ilk oğlunu öldüreceğim.
 
Rab yolda ona rast geldi.
Oğlunu öldürmek istedi.
 
Tsippora (Musa’nın karısı) keskin bir taş ile oğlunun gulfesini kesip Tanrısının ayaklarına attı.
 
Ve dedi ‘Gerçekten sen bana kan güveyisin’
 
Rab onu bıraktı ve kadın
‘Sen bana sünnet sebebiyle kan güveyisin.’
 
Kadın gulfeyi sunarak Tanrı’yı sakinleştiriyor.
Bir tür kurban…!!
 
Bu arada: “Güvey Tanrı” deyimi de Sümer’e dayanıyor.
 
Sümer’in Aşk ve Bereket Tanrıçası İnanna’nın kocası Dumuzi;
Güvey Tanrıdır.!
 
Bunun sebebi de Eski Ahit’in MÖ. 5.yy da tamamlanmış olmasıdır.!
 
2- Yeşu Bap 5:2
Rab, Yeşu’ya dedi ki:
 
Taştan bıçaklar yap
İsrail oğullarını ikince kere sünnet et!
 
Yeşu söyleneni yaptı.
İsrail oğullarını sünnet etti.
 
(Bunun sebebi de Mısır’dan çıkan kavmin sünnetli erkekleri 40 yılın sonunda yolda ölür ve yolda doğanlar sünnetsizdir.)
 
Mısırlılardaki ya da başka kavimlerdeki sünnet uygulaması
İlâhlara kurban amacı taşıyor olmasına karşılık
Yahudilerdeki sünnet, verilmiş bir sözün unutulmasını önlemek amacını taşımaktadır.
 
Hıristiyanlıkta:
Dört İncil’den sadece Luka İncili
İsa peygamberin çocukluğu ve onun sünnet oluşu hakkında
 
Öteki İncillerde bulunmayan ayrıntılar vermektedir.
 
Luka: 2:21; " Sekizinci gün, çocuğu sünnet etme zamanı gelince, O’na İsa adı verildi."
İsa peygamberin Yahudi ırkına mensup olduğu hatırlanacak olursa, bu bilgi yadırganamaz.
 
Bu bilgi dışında sünnet uygulamasından bahseden tek bölüm, "Romalılara Mektuplar" bölümüdür.
 
Aziz Paulus
Kiliseler kurmak amacıyla arkadaşı Barnabas ile Anadolu'yu dolaşırken
Yahudi kökenli (Romalılar) olmayanların da sünnet olmaya zorlanması karşısında
 
Konuyu Kudüs’teki kilise büyüklerine iletmek üzere
Teşkil edilen bir heyetin başkanı olarak Kudüs’e gelmiştir.
 
Yahudi kökenli olmayan yetişkin erkekler
Hıristiyan olmak istese de sünnet olmayı reddeder.
 
Böylece M.S. 50 de
Kudüs Konsili toplanır
Yahudi kökenli olmayanların Yahudi şeriatına uyma zorunluluğu bulunmadığına karar verirler.
 
İşte, Aziz Paulus tarafından yazılan "Romalılara Mektuplar" bölümünde
Kudüs Konsilince alınan karar doğrultusunda
 
Yahudi olmayanların da Hıristiyanlığa kazanılması gerektiği savı işlenmiş ve "mutluluğun" sünnetli olmayanları da kapsayacağı belirtilmiştir:
 
Romalılara Mektup: İbrahim’in Doğruluğu: Sünnetsiz Durumdayken 9-12:
Öyleyse bu mutluluk yalnız sünnetlileri mi?
 
Yoksa sünnetli olmayanları da mı kapsar?
Çünkü İbrahim’in imanı kendisine doğruluk yerine sayıldı diyoruz.
 
Nasıl oldu da bu böyle sayıldı?
Sünnet olduktan sonra mı?
Yoksa sünnetsiz durumdayken mi?
 
Hayır, sünnet olduktan sonra değil
Tam tersine, sünnetsiz durumdayken sayıldı.
 
İbrahim daha sünnetsizken
Sünneti imandan doğan doğruluğun bir damgası
Bir simgesi olarak aldı
 
Sünnetsiz olmalarına karşın iman edenlerin tümüne ruhsal baba olsun diye.
Böylelikle onlara doğruluk sayılması amaçlandı.
 
Bunun yansıra sünnetlilere de baba oldu
Yalnız sünnetli oldukları için değil babamız İbrahim’in sünnetsizken taşıdığı imanın izlerinde yürüdükleri için.
 
Galatyalılara Mektup:
Sevindirici Haber Petros’un Önünde Savunuluyor 11-14:
Çünkü sünneti önemseyen Yahudi soyundan korkuyordu.
 
Petros’la birlikte Yahudilerin geri kalanları da ikiyüzlülük gösterdi.
Barnabas bile onların ikiyüzlülüğüne kapıldı.
 
Onların Sevindirici Haber’in doğruluğuna ayak uydurmadıklarını görünce
Herkesin önünde Petros’a şunları söyledim:
 
Sen Yahudi’yken
Yahudi gibi değil de uluslar gibi yaşıyorsun.
Öylense ulusları nasıl Yahudi gibi yaşamaya zorlayabilirsin?
 
Galatyalılara Mektup:
Özgürlüğünüzü Yitirmeyin 1-15:
 
Dinleyin;
Ben Pavlos sizlere diyorum ki,
Sünnet edilirseniz Mesih’in size bir yararı olmaz.
 
Sünnet edilen herkese bir kez daha vurguluyorum:
O kişi tüm ruhsal yasayı tutmak zorundadır.
 
Ruhsal yasa aracılığıyla doğrulukla donatılmak isteyen sizlerin Mesih’le ilişkisi kopmuştur.
Tanrısal kayradan ayrı düşmüş bulunuyorsunuz.
 
Bize gelince, Ruh bağlılığında, imandan oluşan umutla doğruluğu gözlemekteyiz.
Çünkü Mesih İsa bağlılığında olana
 
Ne sünnet edilmenin
Ne de edilmemenin bir yararı vardır.
 
Önemli olan
Sevgi yoluyla etkisini belirten imandır...
 
Bana gelince kardeşlerim
Sünnet gereğini yaymayı sürdürseydim
 
Bugüne dek katlandığım saldırıların bir anlamı olabilir miydi?
 
Dört İncil dışındaki İncillerden
Thomas İncilinde ise sünnetle ilgili şu cümle yer almaktadır:
 
53. Havariler ona dediler:
Sünnet faydalı mı değil mi?
 
Onlara dedi:
Eğer faydalı olsaydı
Babaları onları daha annelerindeyken sünnet ederdi.
 
Ama Ruhtaki sünnet çok faydalı!
Gerçekler böylesine apaçık ortada iken bazı kişiler de
 
Peygamberimiz ile birlikte
Âdem, Nuh, Musa, Yahya ve İsa peygamberlerin de doğuştan sünnetli olduklarını ileri sürmüşler
 
Öbür yandan da Peygamberimizin
Doğumunun yedinci gününde
 
O günün törelerine uyularak dedesi Abdülmuttalip tarafından bir ziyafet verilerek sünnet ettirildiğini anlatan birçok rivayete itibar etmemişlerdir.
 
Sonuçta Arap toplumu İsmail’in soyundan gelmekteydi
Sünnet uygulaması vardı.
 
Hristiyanlarda sünneti farz sayan tek kilise Habeş Kilisesi’dir.
 
Ermeni kilisesi dahil Ortodoks kiliselerin birçoğu Hz. İsa’nın sünnet törenini 1 Ocak’ta kutlar.
 
Pavlos ile ortadan kaldırılan sünnetle
Hıristiyanlar bu geleneği unutmuş
 
Hatta Hz. İsa’nın bile sünnetli olduğunu bilmez
Bilir ama kabul edemez ya da bilmemezlikten gelir.
 
Turistlere sorun bakalım yüzde kaçı cevap verebilecek!
 
Müslümanlıkta:
Eldeki tarihî kaynaklarda da
 
Müslümanlığın yayılma dönemlerinde toplu olarak İslâm’a girenlerin sünnet ettirildiğine dair, ya da fetihler sonucunda sünnet merasimleri yapıldığına dair hiçbir bilgiye rastlanmamıştır.
 
Çok garip bir şekilde
Kuran'da erkek ve kadın sünnetinden hiç söz edilmez.
 
Kesme anlamında "Sünnet" kelimesi Kuran'da yer almaz.
Müslümanlar genelde bu gerçeği göz ardı eder.
 
Ayrıca Tevrat'ta yer alan Hz. İbrahim'in sünneti bile Kuran'da yer almaz.
 
Öyleyse
Kuran'ın Yahudi ve Hıristiyan kutsal kitaplarından farklı olarak bu konu hakkında temelde sessiz kaldığını söyleyebiliriz.
 
Ancak daha sonraları
Sünneti İslâm’a yerleştirmek isteyen zihniyet sahipleri
Bazı Kur’an ayetlerini, işlerine geldiği gibi yorumlamışlar
 
Bu yorumlara (yalan söylediği birçok halife tarafında tasdiklenen)
Ebu Hüreyre’nin uydurduğu rivayetleri ekleyerek sünneti
 
İbrahim peygamberden Müslümanlara intikal eden bir gelenek hatta mecburî bir ödev olarak göstermişler
 
Bu işe zorlama ile kazandırdıkları dinî kimlik sayesinde de Müslümanlığın ana şartı hâline getirmişlerdir.
 
Müslümanlıkta Kur’an emretmediği halde
Hz. Muhammed’e olan saygı ve sevgiden dolayı izlediği yol esas alınır
 
Sünnet geleneği devam ettirilir.
Ayrıca hadislerde varsa bile
Kur’an’a en küçük zıtlık ve uymazlık belirtmesi halinde bağlayıcı vasıfları kaybolur.!
 
Bu yüzden de İslam'ı "karalamaya" çalıştığınızı söyleyerek
Tepki gösterecek olanlar da çoktur.!
 
KİRVE ile ilgili olarak ta
değerli hocalarımızdan Prof. Dr. Fahrettin Kırzıoğlu'nun açıklaması şu şekildedir:
 
"Oğlan çocuğunu sünnet sırasında kucağında tutan kişi ve ailesinin, iki taraf için de “Kirve”
adıyla anılması ve İslam’da bulunmadığı halde
 
Ne Arap’ta ne Fars’ta var
Yerli, Karapapak, Türkmen, Zaza, Kürmanç, Yezidi gibi eski “Oğuz-Elleri” Ülkesinden olanlarda yaşıyor.
 
Fergana’da buna “Kübre/Kübrelik” deniyor;
“kirve” diye söylemek, “körpü, torpakh, ireli” gibi “R” sesini ilk heceye kaydırma yanlışından gelir.
 
Kazakistan’da, Oğlan bebeğin göbeğini kesen Ebe ve ailesine “Kındık/Kindik-Ana, Kındık/Kindik-Ata” denerek
 
Dokuz-Göbek boyunca o aileler
birbirinden kız alıp-veremez.
 
Bu Eski Türk Töresinin İslam’da Sünnete bağlandığı açıkça görülüyor."
 
Diğer Ülkelerdeki Durum:
Sanılanın aksine sünnet bugün dünyada yaygın biçimde uygulanmaktadır.
ABD ve Avrupa ülkelerinde dini inançtan ziyade sağlık endişeleriyle sünnet yapılmaktadır.
 
Ancak, kuzey ve merkezi Avrupa ülkeleri ve Güney Amerika ülkelerinde uygulama oranı düşüktür.
 
ABD’de doğumdan sonraki erken dönemde yapılması önerilmekte ve %70 dolayında yaygın olarak uygulanmaktadır.
 
İngiltere’de tahmin edilebilenin çok üzerinde bir oranda sünnet yapıldığını bilinmektedir.
 
1995–96 yılları arasına ait Sağlık Departmanı istatistiklerine göre 15 yaşın altındaki erkek çocuklarının
 
%62’sinin sünnetli olduğu yazmaktadır.
 
Sünnetin İngiltere’deki serüveni birkaç yüzyıl geriye, emperyalist yayılmacılık yıllarının başlarına gitmektedir. İngiltere’nin genişlemeyle birlikte dünyanın dört bir tarafına gönderdiği istilacı askerleri ve beraberindekilerin farklı kültürler ile teması kaçınılmazdı.
 
Hindistan’da ise Müslüman halklar ile temasları sırasında sünnetle tanıştılar.
 
19. YY’In başlarında zengin ve üst sınıf aileler ve kraliyet fertleri arasında meşhur olmaya başlamıştır.
 
Kraliyet ailesinin fertleri Londra’da bulunan Yahudi sünnetçi tarafından sünnet olmuştur.
 
Bu gelenek ya da moda, o tarihlerde halk arasında pek rağbet görmemiştir.
(Bu gelenek hala devam ediyor mu bilinmiyor !)
 
Kanada için ise bu oran %48 olarak kaydedilmektedir.
Kanada’da sünnet oranları bölgeden bölgeye değişiklik gösterir ve halen hastanede yeni doğan sünnet oranı %10’un altındadır.
 
Güney Afrika’da sünnetin tarihi oldukça eskidir.
Zulu gibi kabileler sünnete karşı iken
Xhosa ve diğer bazı kabillerde yaygındır.
 
Avustralya Aborijinleri arasında yaygın, fakat evrensel değildir.
 
Bazı kabilelerde hala uygulanmaktadır.
30 yıl kadar önce Avustralyalı erkeklerin %60’ı sünnet olurken
Bu daha sonra %10’a düşmüştür.
 
Ancak son yayınlanan bir raporda ebeveynler sünnet ettirmek istediği yeni doğanlarda oran %20 olarak tespit edilmiştir.
 
Bunda ailelerin dini, kültürel, medikal ve sosyal nedenlerle gelen istekleri belirleyici olmaktadır.
 
İnsan derisi
İlaç ve kozmetik şirketleri tarafından
Araştırma malzemesi olarak kullanıyor ve milyon dolarlık bir endüstriye sahip.
 
Ayrıca bir tür nefes alan bandaj olaraktan piyasaya sürülüyor.
Özellikle bebek derisi çok büyük bir esnekliğe sahip olduğu için yanık tedavilerinde kullanımı önde geliyor.
 
1980‘lı yıllardan itibaren bazı Genetik araştırma şirketleri ebeveynlerin izni olmadan
Çocuklarının sünnet derisini ticari amaçla kullandığı için davalık olmuştur.
 
Kaynak:
-İbrahim Peygamber - Muazzez İlmiye Çığ
-Ana Tanrıça Kültü Semineri – İTÜ. Sezai Gülşen
-Kur’an-ı Kerim
-Kitab-ı Mukaddes
-Mitoloji Sözlüğü – Azra Erat
-Larsen Gl., Williams, SD., Postneonatal Circumsion: Population Profile, Pediatrics 1990, ABD -Farshi, Z., Atkinson KR., Sqire R, A Study Clinical Opinion and Practice Regarding Circumcision, Arch Dis Child, 2000 England -James Hutchinson J., On Circumcision,1890-1891, England
-Canadian Institute for Health Information, Ontario Ministry of Health,2000
-Aledort LM. Circumcision and Haemophhilia: a Perspective. Hemophilia, 1998, Avustralya
-İnternette “Hıtan” (Sünnet) üzerine makaleler.

Yorumlar

  1. Günaydın Tarık Bey

    Uzun zamandır bu sünnet konusu nasıl dinimiz kabul etti. Daha önceleri var mı diye kafamı kurcalıyordu. Sağolun herşeyi taş devrinden alıp kısa kısa yazmışsın.

    Size ne kadar teşekkür etsem azdır.
    Ben araştırmış olsa idim. bu kadar kısa ve öz bu bilgileri bulamazdım.

    İyi ki varsınız. Allah size uzun ömürler versin. Bayramınız kutlarım. (Muş Hamza Demir)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Günaydın Hamza Kardeşim

      Güzel düşünceleriniz için Teşekkür Ederim
      Bende sizi ve ailenizin bayramınızı Kutlarım

      Allah size de uzun ömürler versin.
      🙏 🍃🍀🌱🌴🌿🥦🌳🎋

      Sil
  2. Selam Tarık Hocam, Siz bir konuyu anlatırken, o kunu hakkında ne kadar bilgi varsa hepsini vermeye çalışıyorsunuz. Uzun oluyor ama kelime ve cümleri renklendirmenize bayılıyorum.

    Gözlerim yorulmadan veya satır atlamadan takip etmesi daha kolay oluyor, hemde bak burası önemlidir dercesine not düşmüşsünüz gibi insana his ettiriyorsunuz

    Blogunuzu nasıl buldum. bilemiyorum. Ama şunu biliyorum ki;
    İyi ki bulmuşum
    İnanın bilgime bilgi katıyorum.

    Hele bir ara uzun zaman yazmadığınızda çok üzülmüş idim. Hasta mısınız diye?

    Bayramınız kutlarım. Ayrıca Babalar gününüzü de kutlarım
    Kendinize iyi bakınız (Muğla Filiz Yelmez)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Filiz Hanım

      Çok Teşekkür Ederim. Güzel sözleriniz için
      Bilgim elverdiği ölçüsünde birşeyler derlemeye çalışıyorum
      🙏 🍃🍀🌱🌴🌿🥦🌳🎋

      Sil
  3. Yine güzel bilgilendirme sağolun var olun Tarık Hocam (Ağrı Kazım Ak)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Kazım Bey

      Beğenmenize sevindim. Çevrendeki dostlarınıza da tavsiye ederseniniz sevinirim
      Güzel bir hafta sonu geçirmenizi dilerim
      🙏 🍃🍀🌱🌴🌿🥦🌳🎋

      Sil
  4. Yabancıların " circumzition " adını verdikleri, pipinin ucundaki deri parçasının kesilmesi olayı. tıbbi olarak erkeklerde penile, kadınlarda vaginalis kanserini önlediği ispat edilmiştir. ancak bu iki kanser türüde nadir görüldüğü içini genel olarak tıbbi bir zorunluluk olarak kabul edilmemektedir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Katkınız için Teşekkür Ederim. 🙏 🍃🍀🌱🌴🌿🥦🌳🎋

      Sil
  5. Her ne kadar müslümanlığa has bir şey sanılsa da afrika'nın ilkel kabilelerinde bile olan bir olgudur bu.
    ve eğer bebekler daha birkaç aylıkken yapılırsa acı hissedilmesi olmadığından çocuğa korku dolu anlar da yaşatılmamış oluyormuş.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazımda da belirdiğim gibi tarih taş devirnine kadar gidiyor sünnet olayı, 0-2 yaz arası da en ugun dönem olduğunu söylüyorlar genel cerrahlar

      Sil
  6. Kurandaki sünnet ifadesi yasa anlamında kullanılır.

    Sünnetullah olarak geçer.

    Allahın yasası.

    Ve ayette de söylendiği gibi allahtan başka yasa koyucu yoktur.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet Kuranda Sünnet ettirin diye bir ayet yok Ama Hadislerde var

      Sil
  7. Tarık Hocam, Aşağıdaki yazıyı daha önce bir yerde okumuş idi.
    Bilgilendirme amacı ile burada paylaşıyorum (Artvin Musa Karslı)

    "Bir genel cerrahi hocası olarak sünnetin ideal zamanını 2 yaş öncesi veya 6 yaş sonrası olduğunu ifade edebilirim.

    psikolojik olarak: 2 yaş ile 6 yaş arası dönem sünnet için uygun bir yaş değildir. 2-6 yaş arası çocuklara yapılacak sünnet ruhsal travma ile sonuçlanır. zira bu dönemdeki çocukların en kıymetli organları pipileridir.

    mesleki olarak: bugüne kadar 2-6 yaş arası hiçbir çocuğa sünnet yapmadım, fazlaca ısrar ve sosyal baskı yapılmasına rağmen bu istekleri reddettim."

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Musa Hocam

      Katkınız için Teşekkür Ederim
      🙏 🍃🍀🌱🌴🌿🥦🌳🎋

      Sil
  8. Farz (Mutlak zorunluluk ifade eden eylemler ve ibadetler)
    Vacip (Gerekli, bir alt derece zorunluluk)
    Sünnet, müstehap (sevilen işler) helal

    Mekruh (çirkin karşılanan; çok çirkin
    Tahrimen mekruh, az çirkin, tenzihen mekruh)

    Haram (kesinlikle yasak) gibi.
    (Konya Ramazan Koç)

    YanıtlaSil
  9. İlk olarak Hz. İbrahim zamanında yapılan sünnet günümüze kadar gelen bir gelenektir.
    Hitan olarak da anılan sünnet Yahudiler de farz iken

    Müslümanlar için farz olduğu yönünde Kur'an'da ayet yoktur.
    Ancak peygamber hadislerinde sünnet olunması gerektiği belirtilir.
    (Niğde Zeynel Hasen)

    YanıtlaSil
  10. Sünnet olmak Kur’an’da yer almamıştır. Ancak Hz. Peygamber (a.s.m)’in sünnetinde / hadislerinde yer almıştır.

    Hz. İbrahim, seksen yaşında iken sünnet olduğuna dair -Buharî, Müslim gibi en sahih kaynaklardan gelen- rivayetler vardır (bk. Neylu’l-evtar, 1/111).

    İslam’da da, “fıtrattan olduğu” ifadesiyle daha önceki peygamberlerin prensibi olarak zikredilen hususlardan biri de sünnet olmaktır.

    Hanefî ve Malikî mezhebine göre sünnet olmak sünnettir, Şafiî ve Hanbeli mezhebine göre vacip / farzdır, çünkü bu İslam’ın / Müslüman olmanın bir simgesidir. (bk. V. Zuhaylî, el-Fıkhu’l-İslamî, 1/306-7, 310)
    (Yozgat Abdülselam Hakyol)

    YanıtlaSil
  11. Tarıkcım merhaba,
    Tekrar çok teşekkür ederim ilginç değişik konulardaki derlemelerin ve bunları paylaştığın için..🙏🏻
    Bu vesileyle, sağlıklı mutlu bayramlar diliyor, babalar gününü kutluyorum..
    Çok selam sevgiler.. (İzm. Kemal Öz.)🙏🏻😘😘😘🙋🏻‍♂

    YanıtlaSil
  12. *Sağol Kemal Abi*

    *Elimden geldiğince bir şeyler derlemeye çalışıyorum*
    *Yarın Bayram ve Babalar günü için blog ta kutlama için bir yazı derledim onu yayınlacağım*

    *Orada her iki kutlamayı yapacağım*
    🙏 🍃🍀🌱🌴🌿🥦🌳🎋

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Anneler Günü İçin 3 Derleme

Kağıt Bardak ve Makam

Yaşam Trenimiz

Bilge ve Cahil

Sultan Abdülaziz’in Dişi Ağrımamış Olsa idi. Gezi Parkı Davası Olmayacaktı. Niye Aron Angel İlgisi Var ve Belediye Seçimi

Afrika Niye Önemli

Unutulmaz Film Sahneleri ve Müzikleri _ 2

Hayattan, Edebiyattan, Tarihten ve Filozoflar gibi Ünlü Kişilerin Sözler ve Videolar Serisi _ 040

Bazen Önüne Gelecek Çok Büyük Fırsatı, Aslında Fırsat Olmadığını Görebilen Kişi Olmak. Sizi Sony Yapabilir

Film Önerim _ Bitmeyen Sınav (12th Fail) _ Biyografi _ Hindistan _ 2023 _ İmdb 9,1