Üniversitelerimizde 1932 den Beri çok az Şey Maalesef Değişmemiş

1932 yılında
Atatürk'ün talimatıyla darülfünun'a, yani günümüzün güzide İstanbul Üniversitesi’ne, düzendeki aksaklıkları tespit etmek göreviyle İsviçre'den profesör albert malche getirilmiştir. 

Prof. malche saptadığı bozuklukları 16 noktada toplanmıştır:

1- darülfünun’un fakülteleri arasında bilimsel çalışma ortaklığını sağlayacak bağlantı yoktur.
2- bazı fakülteler sadece öğretimle ilgilenerek birer meslek okulu durumuna gelmişlerdir.
3- öğretim üyelerinin çoğunluğu, kendilerini sadece belirli saatlerdeki derslerden sorumlu sayarak bilimsel inceleme ve araştırmadan uzak kalmışlardır.
4- öğrenci öğretici arasındaki ilişki dershane içinde bitmekte, dershane dışında öğrenci yol gösterici siz ve kendi başına kalmaktadır.

5- öğretim genellikle ve sadece öğretim üyesinin söylediklerinden öteye gitmemekte, öğrencinin öğrenme sorumluluğu da belirli bir kitabın sayfaları, ya da hocanın tutulan notları içinde kalmaktadır.
6- seminerler, genellikle sözde kalmaktadır.
7- laboratuarlarda daha ziyade demonstrasyon (gösteri ) la yetinilerek, öğrencinin kişisel çalışmada bulma ve araştırma usullerine alışma olanakları en aşağı orana indirilmiştir.
8- hocaların kendi yazdıkları(telif) eser ve yayınlar yok denecek derecede azdır.

9- öğretim üyelerinin çoğunluğu, dışarıdaki iş ve ilişkilerinin çokluğu yüzünden darülfünun’daki görevlerini ikinci derecede sayacak kadar müesseseyle bağlarını azaltmışlardır.
10- darülfünun öğretimi, memleketin hayatı ve çalışmalarıyla bağlantıyı kaybetmiş, teorik bir içine kapanma halinde kalmıştır.
11- Haydarpaşa’da, kendi âleminde kalan tıp fakültesi, şehrin hastaneleriyle bağlantı kuramamış, bu nedenle tıp öğretim ve eğitiminde birinci derecede önemli olan klinik öğretimi çok sınırlı bir alanda kalmıştır.
12- bir kısım öğretim üyeleri yıllardan beri darülfünun’da çalıştıkları halde ortaya henüz bilimsel değeri olan belli başlı bir eser çıkaramamışlardır.

13- basit bir tercümenin bir tez olarak kabul edilmesi, kişisel araştırma ve telif eserlerin değerlerini hiçe indirmiştir.
14- aynı fakülte içindeki öğretim üyeleri arasında verimli, mutlu bir fikir ve ideal birliği, birlikte çalışma yerine çatışma ve düşmanlıklar bulunmaktadır.
15- rektörlük, dekanlık, divan üyelikleri gibi durumlar, sadece bazı öğretim üyeleri arasında ihtiras ve kıskançlık doğurucu bir makam halini almıştır.
16- darülfünun muhtariyeti yalnız mevki ve makam ihtiraslarını kaynaştıran olumsuz bir etken olmuştur.

Malche sözlerini şöyle tamamlıyor:
"bunlar İstanbul Darülfünunu’nun ilerlemesine ve gelişmesine, kendi kendisini ıslah etmesine engel olan birçok sebepler arasında hemen hatıra gelenlerdir."

Kaynak: Tarık zafer tunaya, medeniyetin bekleme odasında, bağlam yayınları, 1988, İstanbul

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hayatta Dört Aşamalı Bir "SİLİNME" Süreci Vardır

Bugün Aziz Nesin (20.12.1915 - 06.07.1995) _ Anmak ve Bay Düdük Kitabından _ Kısa Bir Öykü _ Uçuruma Gidiyoruz

Ben Bu Yaşıma Kadar Çok Şeyler Yaşadım Ama Yanlışlıkla Arka Balkonun Işığını Açık Unuttum. Uyuduktan Sonra Işıkları İçimden Söndürdüm

Kimsenin Çayını İçmeyin Çocuklar

Defne

Babaların, Bizim Bu Küçük Şeylerde, Uyarmaları Hoşumuza Gitmiyor Olabilir. Fakat?

Unutulmaz Film Sahneleri ve Müzikleri _ 02

Bugün Hayatınızı Kolaylaştıran Çoğu Şeyleri 29 Ekim 1927 Çekilen Fotoğraftaki İnsanlara Borçluyuz

Yaşadığınız İlin Adının Nereden Geldiğini Merak Ediyor İseniz?

Hayattan 003 Kısa Öykü ve Öğüt _ O Gün, Benim Onurumu Kurtardınız.