Reşat Nuri Güntekin Üstat _ Adana Anısı

Reşat Nuri Gülten'in bir sürü anıları var
Niye Adana örneğini verdim
Adanalı olmayanların ilgisini çekmeye bilir ama

Bu okunursa
1934 yılı Türkiye'sindeki bir şehrinden, o günkü yaşam hakkında bilgi edinilmiş olur

İstanbul gazeteleri Adana’ya o yıllar 2 günde
Ankara gazeteleri Adana’ya o yıllar 1 günde tren ile geldiğini öğrenmiş oluyoruz.

Tarık Başçıl _ 19 Haziran 2020

Cumhuriyet Döneminde tekrar basımı en çok yapılan romanlarından Çalıkuşu, efsane bir eserdir.

Yazarı, ünlü edebiyatçımız Reşat Nuri Güntekin.Daha bir çok roman, piyes ve hikayenin sahibi. 1931´de Maarif Vekaleti (Eğitim Bakanlığı) Müfettişi olduktan sonra Adana´ya da birkaç kez gelmiş.

1934 Mayıs´ından bir Adana anısını kendi anlatımından
Adana´da bir oteldeyim.
Gece oldu mu posta geliyor, biraz sonra da ince bir çocuk sesi penceremin önünde Cumhuriyet? Akşam? diye bağırmaya başlıyor

Bir akşam bu ince ses kesiliverdi.
Yemeğe çıkıyordum.
Köşebaşında rast geldi.
Elleri boştu.
Hani gazete? dedim.


Küçük: Amca bize gayri gazete vermiyorlar? dedi

Gazetenin satıldığı dükkanı uzun uzun tarif etti.
Otelden en aşağı on beş yirmi dakika uzakta, çarşı ortasında bir tütüncü dükkanı imiş.
Neyse, birkaç kişiye yol sorduktan sonra dükkanı bulabildim.


Satıcı iki gazete için benden on yerine sekiz kuruş almaz mı?
Aksine her zaman tesadüf etmek kabildi (olasıydı).
Mesela geçen sene Adada gazete altı kuruşa satılırdı.
Fakat bu şekil beni şaşırttı.

Satıcı
Efendim müvezzi (dağıtıcıya) vermiyoruz? dedi.
Gazeteyi doğrudan doğruya kendimiz satıyoruz.
Böylece müvezzi parasını halka kazandırmış oluruz.
Tabii gazete ucuzlayınca müşteri artacak.


Sonra, buraya kadar gelenler bizden başka şeyler de alıyorlar; müşteri kazanıyoruz.
Satıcı, iftihardan ağzı kulaklarına vararak bunları söylerken aldığım tütün paketlerini gösteriyordu.

Müstahsil (üretici) ile müstehlik (tüketici) arasındaki vasıtalardan birini kaldırmak?
Halka gazeteyi kırk para (iki kuruş eder) eksiğine okutmak?


Bu vesile ile dükkandaki sigara, çikolata, mektup kağıdı gibi eşyaya fazla müşteri bulmak? Hakikaten güzel icat, büyük hüsnüniyet (iyi niyet), fakat ne çare ki fazla ince hesapların bazen insanı hesaplıktan fazla zarara sokacağını da tecrübelerimle bilirim.

Her akşam gazete başına kırk para kazanmak için şehrin dört bir köşesinden buraya kadar taban tepmek?

Başkalarını bilmem.
Fakat benim ertesi akşam işim çıktı, daha ertesi akşam da unuttum, dükkana gidemedim. Sonra da akşamları gazete almayıverdim.

Küçük müvezzi için korkum yok.
O, şimdi gene her akşam aynı yerde incecik sesiyle bağırıyordu.
Her halde satıcı birkaç gün, yahut birkaç hafta gazetelerin düştüğünden şikayet ettikten sonra müvezzi çocukları gene başına toplamış olacaktır.


Bu anlattığım vakıanın tarihi 1934 Mayıs´ıdır.
Cahil bir satıcı kendiliğinden bu icadı yaparken İstanbul´daki bizim bilgili gazeteci arkadaşlar her halde

Yahu , Adana´da düşüyoruz. Sahifeleri i arttırsak, ne yapsak? diye uzun uzun düşünmüş olacaklardır.

O yıllarda İstanbul gazeteleri trenle ve iki günlük yolculuktan sonra Adana´ya ulaşıyordu. Ankara´da basılan Ulus ile sonraki yıllarda yayına başlayan Zafer, ertesi gün ulaşıyordu.

Bu iki gazete birbirine rakipti, Sonraki yıllarda uçakla göndererek aynı gün ikindi vakti ulaştırıyorlardı.

Sabahın erken saatlerinde dağıtıcılar, o yıllarda on binlerce baskı yapan çok etkin yerel gazeteleri kente dağıtırlardı.

Biyografisi;
Reşat Nuri Güntekin (25 Kasım 1889, İstanbul - 7 Aralık 1956, Londra), Cumhuriyet dönemi edebiyatında önemli bir yeri olan Çalıkuşu, Yeşil Gece ve Anadolu Notları gibi eserlere imza atmış roman, öykü ve oyun yazarıdır.

1889'da İstanbul’un Üsküdar ilçesinde dünyaya geldi. Babası, askeri tabip Nuri Bey, annesi Kars valisi Yaver Paşa'nın kızı Lütfiye Hanım'dır. Reşide adlı kız kardeşi çok genç yaşta hayatını kaybetti, tek çocuk olarak büyüdü.

Babası askeri doktor olduğu için öğrenim hayatı boyunca birçok il gezen Reşat Nuri, ilköğrenimine Çanakkale'de başladı. Çocukluk yıllarında okuduğu Fatma Aliye Hanım’ın Udi isimli romanı hayatına iz bırakıp,sanata heveslendiren eserleri arasına girdi.

Babasının Çanakkale’deki evlerinde zengin bir kütüphanesinin olması onu kitaplara iten ve yazı yazma kültürünün gelişmesini sağlayan bir araç oldu.


İzmir'deki Frerler okulunda bir süre öğrenim gördükten sonra İstanbul’da Saint Joseph Lisesi’nde öğrenim gördü. Yüksek öğrenimini Darülfünun Edebiyat Şubesinde 1912'de tamamladı. Böylece öğrenim hayatını yirmi üç yaşında bitirmiş oldu.

1927'ye kadar Bursa ve İstanbul’da çeşitli okullarda Fransızca ve Türkçe öğretmeni ve müdür olarak görev yaptı. Görev aldığı okulların bazıları Bursa Sultanisi, İstanbul Beşiktaş İttihat Terakki Mektebi, Fatih Vakf-ı Kebir Mektebi, Akşemseddin Mektebi, Feneryolu Murad-ı Hâmis Mektebi, Osman Gazi Paşa Mektebi, Vefa Sultanisi, İstanbul Erkek Lisesi, Çamlıca Kız Lisesi, Kabataş Erkek Lisesi, Galatasaray Lisesi ve Erenköy Kız Lisesi'dir. 1927’de Erenköy Lisesi’nden yeni mezun olan öğrencisi Hadiye Hanım ile evlendi.

Öğretmenlik mesleğinin yanı sıra edebiyatla uğraşan Reşat Nuri, Halit Ziya’nın eserlerinden aldığı ilhamla hikâye yazma hevesi duymaktaydı. Daha sonra tiyatro edebiyatını benimseyerek bir tiyatro yazarı olmak için uğraştı. Yazı hayatına I. Dünya Savaşı sonlarında başladı.

Başlangıçta “Eski Ahbap” (1917) gibi uzun hikayeler, “Hançer”(1920) ve “Eski Rüya” (1922) gibi sahne eserleri, “Gizli El” (1924) gibi romanlar yazan, tiyatro eleştiri ve araştırmaları yayınlayan sanatçı “Çalıkuşu” adlı romanının 1922’de Vakit Gazetesi’nde tefrika edilmesiyle şöhrete kavuştu.

Güntekin, 1931'de maarif müfettişi oldu ve bu arada Dil Heyetiyle birlikte bazı çalışmalarda bulundu. Anadoluyu baştan başa dolaşmasına neden olan müfettişlik görevi sayesinde ülkenin gerçeklerini yakından görme ve tanıma imkanı buldu. 1939'da ise Çanakkale milletvekili olarak TBMM'de bulundu. Bu görevini 1946'ya kadar sürdürdü. 1941’de tek çocuğu olan kızı Ela dünyaya geldi.

Yine 1947'de, Cumhuriyet Halk Partisi'nin Ankara'da yayımlanan Ulus gazetesinin İstanbul kolu olan Memleket gazetesini çıkardı. Güntekin daha sonra müfettişlik görevine geri döndü ve 1950'de Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Türkiye temsilciliği ve öğrenci müfettişliği görevleriyle Paris'e gitti. Paris kültür ataşeliği yaptı. 1954'te ise yaşından dolayı bu görevden ayrılmak zorunda kaldı. Emekliliğinden sonra bir süre İstanbul Şehir Tiyatrosu edebi heyeti üyeliği yaptı.

Vefatı
Güntekin'e akciğer kanseri teşhisi konulduktan sonra tedavisi için Londra'ya gitti ve orada, 7 Aralık 1956'da hastalığına yenik düşerek öldü. 13 Aralık 1956 günü, Karacaahmet Mezarlığı'na defnedildi. Levent’te oturduğu sokağa “Çalıkuşu” ismi, Kadıköy’de ve İzmir’de bir ilköğretim okuluna ve Fatih'te bir tiyatro sahnesine Reşat Nuri Güntekin ismi verilmiştir.

Eserleri
Romanları
Gizli El (1922)
Çalıkuşu (1922)
Damga (1924)
Dudaktan Kalbe (1925)
Akşam Güneşi (1926)
Bir Kadın Düşmanı (1927)
Yeşil Gece (1928)
Acımak (1928)
Yaprak Dökümü (1930)


Kızılcık Dalları (1932)
Gökyüzü (1935)
Eski Hastalık (1938)
Ateş Gecesi (1942)
Değirmen (1944)
Miskinler Tekkesi (1946)
Harabelerin Çiçeği (1953)
Kavak Yelleri (1961)
Son Sığınak (1961)
Kan Davası (1961)

Hikâyeleri
Roçild Bey (1919)
Eski Ahbap (1919)
Sönmüş Yıldızlar (1923)
Tanrı Misafiri (1927)
Leyla ile Mecnun (1928)
Olağan İşler (1930)
Aşk Mektupları
Boyunduruk

Oyunları
Hançer (1920)
Eski Rüya (1922)
Ümidin Güneşi (1924)
Gazeteci Düşmanı, Şemsiye Hırsızı, İhtiyar Serseri (1925, üç oyun)
Taş Parçası (1927)
Yeşil gece (1928)
İstiklâl (1933)

Hülleci (1933)
Yaprak Dökümü (1971)
Eski Şarkı(1971)
Balıkesir Muhasebecisi (1953)
Tanrıdağı Ziyafeti (1954)
Bir Köy Öğretmeni
Çalıkuşu 2
Kavak Yelleri


Yorumlar

  1. Merhabalar,


    Reşat Nuri Güntekin’in kalemiyle ilk olarak ‘’Çalıkuşu’’ romanında tanışmıştım. Lise yıllarımda okuduğum bu roman hem konusuyla hem cümleleriyle kalbime ve hafızama kazınmıştı. ‘’Çalıkuşu’’ romanından derlediğim en güzel alıntıları okumanız için sizinle de paylaşmayı çok isterim. http://www.ebrubektasoglu.com/yazi/resat-nuri-guntekin-calikusu-romanindan-hafizama-kazinan-10-alinti/ Kitapta en sevdiğim cümle şu olmuştu:
    ‘’Daha o gün anlamıştım Feride; ben ömrümce seninle sınanacaktım. Çünkü insan daima en sevdiğiyle sınanır.’’

    Güzel okumalar dilerim,
    edebiyatla ve sağlıkla kalın.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Anneler Günü İçin 3 Derleme

Kağıt Bardak ve Makam

Yaşam Trenimiz

Bilge ve Cahil

Sultan Abdülaziz’in Dişi Ağrımamış Olsa idi. Gezi Parkı Davası Olmayacaktı. Niye Aron Angel İlgisi Var ve Belediye Seçimi

Afrika Niye Önemli

Unutulmaz Film Sahneleri ve Müzikleri _ 2

Hayattan, Edebiyattan, Tarihten ve Filozoflar gibi Ünlü Kişilerin Sözler ve Videolar Serisi _ 040

Bazen Önüne Gelecek Çok Büyük Fırsatı, Aslında Fırsat Olmadığını Görebilen Kişi Olmak. Sizi Sony Yapabilir

Film Önerim _ Bitmeyen Sınav (12th Fail) _ Biyografi _ Hindistan _ 2023 _ İmdb 9,1