Türkleri Yunanlara Teslim Etmeyen Japon Yarbay Çomara (Yukichi Tsumura)

 

Bu derlemeyi 25 Haziranda yayınlayacaktım

Çünkü Sarıkamışta Ruslara esir düşüp
Viladivostok'da esir edilen Türk esirlerin 25 Haziran 1922’de yedi buçuk yıllık esaret hayatı bittiği gün idi.

Hafta içine rastladığı için bugüne bıraktım

Bu derlemeyi tamamen Deniz Kuvvetler Komutanlığı arşivinden yararlandım.

Güzel Bir Cumartesi günü geçirmenizi dilerim

Tarık Başçıl  _   28 Haziran 2025

Not: 
Kırmızı yazılı kelime gördüğünüzde tıklar iseniz
Sizi "Vikipedi" e yönlendirir
Onun hakkında daha fazla bilgiye ulaşmış olursunuz

★★★★★★★★★★★★★★★★★★★


Günümüzde bu kahraman Japon Yarbay Çomora (Yukichi Tsumura) ‘yı çok az insan tanır. 

Rusya‘nın Viladivostok limanından, İstanbul’a getirilen Türk esirleri taşıyan vapuru

Yunan yetkililer Midilli adasında durdurmuş
Vapurda ki Türk esirlerin Yunanistan’a teslim edilmelerini istemişti. 

Türkleri Yunanlara Teslim Etmeyen 
Yarbay Çomora

Ruslar I. Dünya Savaşı süresince Sarıkamış Harekâtında ve Galiçya Cephesinde devam eden büyüklü küçüklü muharebelerde Türk Ordusu’ndan 65 bin esir ele geçirmişlerdi. 


Türk esirleri Hazar Denizi’ndeki Nargin Adası’ndan Sibirya’daki Krasnoyarsk şehrine kadar oldukça geniş bir coğrafyada dağınık olarak tutulmuşlardı.


Japonlar Viladivostok’a Asker Çıkardı

Savaş sırasında İtilaf Devletleri yanında yer alan Japonya, Rusya’daki Bolşevik Devrimi’nin yol açtığı karışıklıklardan yararlanarak 

1918 yılının Nisan ayında Viladivostok’a asker çıkarmış ve Trans–Sibirya demiryolu hattı boyunca Baykal Gölüne kadar olan bölgeye ilerlemişti.



Vladivostok – East Sea
Türk Esirlerin Kaderi Japonya’nın Elinde

Japonya 4-6 Nisan 1920’de Viladivostok bölgesini tamamen kontrol altına aldığından bölgede bulunan Türk esirlerin kontrolü Japonya’ya geçmişti. 

Bu sırada Rusya‘nın iç kesimlerinden Türk esirlerinin bölgeye sevki ise devam etmekteydi.
Osmanlı Devleti Türk Esirler için Girişimde Bulunuyor.

Bu buhranlı hava içinde uluslararası arenada inisiyatifini kaybetmiş olan Osmanlı Devleti Rusya’da kalan esirleri için İstanbul’daki İngiliz Fevkalade Komiserliği’ne başvurmak zorunda kalmıştı.


İngiltere, Osmanlı Devleti’nin müracaatına 1919 sonlarına doğru cevap verdi ve İstanbul’a yapılacak seferin masrafları Türk hükümeti tarafından karşılanacak

Viladivostok’ta toplanan Türk esirleri Japon vapur şirketi Katsuva ile yapılan anlaşma neticesinde tahsis edilecek bir vapurla, Ağustos yada Eylül ayında İstanbul’a ulaştırılacaktı. (Paranın havale edilmesi İngilizler tarafından bir yıl geciktirilmiştir)

Japonya Heymeymoro isimli vapuru Viladivostok limanına gönderdi.


Paranın gönderilmesinin hemen ardından 1921 yılının Şubat ayında Japon askeri yetkilileri

Türk esirlerini taşımak için Heymeymoro (Parlak Barış) isimli vapuru Viladivostok limanına gönderdiler. 


Vapura 1030 kişi binecekti. 
Bunların 12’si Türk esirlerinin orada evlendikleri eşleri, geriye kalan 1018’i ise Türk esiriydi. 
Vapura kaçak olarak binen Tatar gençleri de bulunuyordu.

Esirler, limana kol düzeninde şehrin çeşitli yerlerini selamlayarak, Türk bayrağı çekilen gemiye büyük bir disiplin içinde bindiler. 

Viladivostok limanında Çinliler, Japonlar, Amerikalılar, Koreliler ve Azerilerden oluşan halk topluluğu esirlerin örnek davranışlarını büyük bir ilgi içinde izlediler. 

Türk–Tatar Müslümanların “Anavatan’a bizden selam götürün” diye bağrışmaları ve “Selamet! Selamet!” sesleri ile Heymeymoro 23 Şubat 1921’de Viladivostok limanından hareket etti.


Gemideki esir askerlerin 
Kimler olduğunu gösteren listesine

Heymeymoro vapurunun kaptanı Yarbay Çomora idi. Vapurda ayrıca bir Japon Yüzbaşı ve bir de doktor binbaşı bulunuyordu. Yolculuğun Viladivostok’tan İstanbul’a kadar 45 günde bitirilmesi planlanmıştı.


Heymeymoro Vapurunun Vladivostok-İstanbul Arasında Plananlanan Seferi

Vapur, hiçbir limana uğramadan Süveyş Kanalı üzerinden Akdeniz’e çıkacak ve doğrudan İstanbul’a gidecekti. 

Sadece Seylan Adası (Sri Lanka) ’nın Kolombo limanından su almak için duracaktı. 



Yiyecek olarak ise 50 gr. ekmek ve ölmeyecek kadar pirinç lapası bazen de ince bir dilim balık ve çay verilecekti. Bu şekilde 20.000 km’den fazla yol gidilecekti.

Heymeymoro Midilli Adası Önlerinde Yunanistan Tarafından Durduruluyor.


Heymeymoro vapuru Midilli Adası önüne geldikten sonra Yunan Hükümetini temsilen iki subay ve bir sivil vapura biner. 

Yunanlılar vapurda bulunan esirlerin tamamının kendilerine teslim edilmesini isterler.

Yarbay Yukichi Tsumura ve ailesi

Japon Yarbay Çomora mert bir askere yakışan bir yanıt verir:

Hükümetimden
Bu yolcuların hepsini 
İtilaf Devletleri işgali altındaki İstanbul’daki 
Türk hükümetine teslim etmek 
Emri aldım. 

Elimde bütün devletlerce kabul edilmiş ve imzalanmış
Bir de protokol var ve bu sebeple size Türkleri esir veremem.(17 Halil Ataman, Esaret Yılları, 252)

Bu cevap üzerine Yunan heyeti gider. 
Birkaç gün sonra ikinci bir heyet vapura gelir
Kaptan Çomora’dan aldıkları cevap yine aynıdır:

“Hayır!”

Bundan sonrası Japon Yarbay Çomora ve Yunan temsilcileri arasında tam bir sinir harbine dönmüştür. 

Yunan heyet gemiye her geldiğinde biraz daha sert ve aksi cevaplar alırken gemiden sinirli ayrılırlar. 


Japon elçiliği de devreye girer ama sonuç yoktur. 

Türk esirler ise meraklı ve endişeli şekilde olayları takip ederken, kısıtlı imkânlara ve ağır gemi şartlarına katlanmak zorundadırlar.

Heymeymoro Türk Esirler ile Birlikte Pire Limanına Çekiliyor.

Yapılan görüşmeler sonuç vermemiştir. 
Yunanlılar gemiye hareket izni vermemekte, Japon Yarbay da Türk esirleri Yunan Hükümetine teslim etmemekte kararlıdır. 

13 Nisan 1921 tarihinde geminin Midilli’den Pire limanına çektirilmesi uygun görülmüştür. 
Böylece Türk esirleri için ikinci esaret dönemi başlamıştır.


Japonya elçisi Suzuki Kazuhiro Beykoz'daki
Yarbay Yukichi Tsumura Caddesi'nde

Bu uluslararası skandalı çözmek için de diplomatik faaliyetler girişilmiştir. 

Yunan hükümetine vapurdaki esirlere muharip unsur olarak bakmanın yanlış olduğunu belirten 14 Nisan 1921 tarihli telgrafla uyaran Uluslararası Kızılhaç Teşkilatı’na

17 Nisan 1921’de cevap veren Yunan Başbakanı Gunaris esirlerin İstanbul’a nakli konusunda Japon Hükümeti ile müzakerelerin devam ettiğini söyleyerek kaçamak ifadeler kullanmıştı.
Yunan Heyet Israrla Türk Esirleri İstiyor

Pire limanında da Yunan Hükümeti esirlerin kendilerine iadesini talep ederler. 

İki küçük rütbeli subaydan oluşan bir heyet, Japon Yarbay Çomora’ya gelir ve esirlerin teslim edilmesini isterler.

Yarbay Çomora askeri görgü kuralları gereği “Benimle konuşacak zatın benim rütbemde bir asker olması lazım” diyerek gemiden kovar. 

Daha sonra gemiye bir yarbay ve bir binbaşıdan oluşan başka bir heyet gelir, Çomora onlara da:

Bu vapur Japon vapuru ben de bir Japon askeriyim. Hükümetimden aldığım emir gereği Kızılhaç Örgütü’nün izin ve İtilaf Devletlerinin onayı üzerine bu esirleri İstanbul’a götürüp Türk makamlarına teslim etmekle görevliyim.

Aynı zamanda bir asker olduğum için bu görevi yerine getirmeye mecburum. 

Yok, Yunan hükümeti derse ki bu esirleri sizden alırız; 
O takdirde önce bizleri sonra da Türkleri alırsınız!
Yarbay Çomora




Japon gemisi ve mürettebatını esir almanın uluslararası yeni bir krize yol açacağını bilen Yunan Hükümeti 
Böyle bir şeye cesaret edemese de gayri insani yollara başvurmaktan çekinmez.

Yunanlılar
Hem Türkleri hem Japonları yıldırmak için gemiye erzak vermezler. 

Ne var ki 
Ne Türklerde 
Ne de Japonlarda yılgınlıktan eser vardır. 

Yarbay Çomora “Çok ümitliyim Yunanlılar sizleri elimizden kolay kolay alamayacaklardır.” diye ümit tazelemektedir.

Türk esirlerin Japon Yarbay’a güvenleri tamdır. 

Halil Ataman; “…umudumu kırmıyorum, Japonlar ayak direyecek ve bizleri Yunanlılara vermeyecekler” diyerek 

Yarbay Çomora’ya güvenlerini belirtmektedir. 
Bu kuvvetli ruh halinin, her geçen gün biraz daha ağırlaşan gemi şartlarında ne kadar daha süreceği belirsizdi.

Pire’de Türk esirlerin zorla tutulmasının üzerinden 5 ay geçmişti. 

Japonlar, Türkiye’ye götürmek üzere aldıkları esirleri İstanbul’a ulaştırmak için direnç gösterirken, Yunanlılar Heymeymoro vapurunun Pire’den ayrılmasına izin vermiyordu. 

Japonlar bu sıkıntılı sürece ve ağır gemi şartlarına dayanamamış, geminin ikinci kaptanı da dâhil çoğu hastalanıp Yunan hastanelerine kaldırılmıştı.

Milletler Cemiyeti Durum İncelemesi İçin Heyet Gönderdi.


Türk esirleri, Milletler Cemiyetine başvuruda bulunarak Heymeymoro’yu incelemek üzere bir sağlık heyetinin gemiye gönderilmesini sağlarlar. 


Yönetmenliğini 
Hayriye Savaşçıoğlu’nun Üstlendiği 
“Vatana Giderken Heimei-Maru” 
adlı belgeselin afişi

1 Ağustos 1921’de incelemelere başlayan heyet üyeleri, gördükleri manzara karşısında şaşkına döner ve üzüntülerini gizleyemezler.

Muayeneler sonucunda malul sayılan 395 kişi
6 Ağustos 1921’de, önceden büyük baş hayvan taşımak için kullanılan Olympos vapuru ile İstanbul’a gönderildiler.

13 Nisan 1921’den beri Pire’de tutulan Türk esirlerinin tarafsız bir ülke arazisine yollanmasına karar verildi. 

Varılan anlaşmaya göre sevk, iskân ve iaşe masraflarını Osmanlı Devleti karşılayacak
Türk kafilesi Türk– Yunan Harbi sonuna kadar İtalya’nın Asinara Adasında misafir edilecekti.

İtalya Asinara Adası
Heymeymoro Pire Limanından Ayrılarak Asinara Adasına Gitti.


Heymeymoro ve taşıdığı 620 Türk esiri 13 Ekim 1921’de Pire’den ayrılarak 17 Ekim 1921 tarihinde Sardunya Adası’nın Porto Torrres limanına vardılar. 

Japonya’nın Roma Askeri Ataşesi bizzat Asinara Adasına gelerek Türklere ne kadar değer verdiğini gösterdi.

18 Ekim sabahı Asinara Adası’na varan Türk esirleri derme çatma bir iskeleden karaya çıkarlar. 

Viladivostok’tan beri esir Türk gazilerinin kaptanlıklarını yapan, Türkleri Yunanlara Teslim Etmeyen Yarbay Çomora kader arkadaşlarına hüzünlü bir veda konuşması yaptı;

Arkadaşlar sizi
Siz Türkleri tanımış olmak benim için hayatım boyunca taşıyacağım çok canlı ve daima yaşayan bir şeref ve iftihar vesilesi olacaktır. 

Siz Türkleri tanımış olma fırsatına nail olduğum için çok bahtiyarım. 

Sizlerde çok üstün bir seciye (ahlak) ve karakter, aynı zamanda fazilet gördüm. 

Bu söylediklerim bilmüşahade (gözlemlerime dayanarak) duygularımın kendisidir. 


Sıhhiye Dairesi Reisi 
Miralay Süleyman Emin Bey’in 
Türk Esirlerin durumu hakkında 
Bilgi verdiği belge

İşte bu görüşüm bana şu gerçekleri söyletiyor: 

Sizler insanlığın öğüneceği bir üstün insansınız. 
Bütün iyi ve en iyi vasıflar sizdedir. 
Sizle büyük şayanı hürmet bir milletin çocukları olduğunuzu fiilen ispat ettiniz. 

Bu gerçeğin yegâne şahidi benim. 
Sizlerle geçirdiğim tam sekiz aylık süre
Bana çok kıymetli hayati mevzular öğretti. 

Şimdi burada sizleri müjdelemek değil
Olanı ve yarınlarda olacağı söylemek istiyorum: 

Yaşamak, var olmak sizin ve siz ayardakilerin hakkıdır. 
En şayanı hürmet, kendine inanılır, güvenilir, en yüksek ahlaka sahip, yaşamaya en çok layık olan bir milletsiziniz.

Bugün memleketinizin giriştiği mücadele, zaferle sona erecektir. 

Çünkü var olmak ve yaşamak isteyen sizsiniz; 
Türk milletidir. 

Yakından gördüğüm kaypak ve kahpe milletler size dem vuramaz. 

Parlak yarınlar sizindir. 
Sizler sevdiğiniz vatanınıza götüremediğim için çok üzgünüm ve müteessirim. 

Çünkü sizleri bu ıssız, insansız, vahşi ve kötü görünüşlü bir yere indirdik. 

Umarım, bu yerden de kurtulursunuz. 
Şimdi en iyi dileklerimle hepinizi selamlarım.
(Halil Ataman, Esaret Yılları, 281-282.) 

Türkleri Yunanlara Teslim Etmeyen Yarbay Çomora
Asinara Adası’na yerleşen Türk esirlerine gelince

Sibirya’nın soğuğunda esir kamplarında açlık ve her türlü sefaletin içinde ölüm kalım savaşı veren 

Türk esirlerini Asinara Adasında da sıcak, susuzluk, hastalık ve kötü yaşam şartları bekliyordu. 



Türk Esirler Ümit Vapurunda dönüş yolunda

İtalyanların ağır suçlular için sürgün ve salgın hastalıklar için de karantina merkezi olarak kullandıkları bu adada yetişen sebze, meyve et ve süt ürünleri ülkeye sokulmuyordu.

Denizde köpek balıkları, karada ise zehirli yılanlarla kuşatılan esir gazilerimiz buraya sekiz ay kadar katlanmak zorundaydılar. 

Ne yazık ki bazıları vatan toprağının kokusunu alacak kadar memlekete yaklaşmalarına rağmen yılan sokması ve hastalık yüzünden Asinara Adasında şahadet şerbetini içmiş, adaya defnedilmiştir.

Nihayet Milletler Cemiyet ve Türk Kızılay’ının çalışmalarıyla 19 Haziran 1922 tarihinde 
Ümit Vapuru ile İstanbul’a doğru seyreçıktılar. 

25 Haziran 1922’de yedi buçuk yıllık esaret hayatı bitmiş, sırada fazlası ile özgürlüğü anavatanda kucaklamak kalmıştı.

★★★★★★★★★★★★★★★★★★★


Blog dan Daha Fazla Bilgiye Ulaşmak İçin
Aşağıdaki Link Adresine Tıklayabilirsiniz



Yorumlar

  1. Tukichi Tsumura
    1. dünya Savaşı'nda Ruslara esir düşen 1012 Türk askerini İstanbul'a getiren Japon gemisi Heimei Maru'nun komutanı
    Ayrıca esirleri Yunanistan'ın ısrarına rağmen teslim etmemiştir
    Beykoz'da caddesi varmış.
    (İstanbul Filiz Saygılı)

    YanıtlaSil
  2. Heykeli yapılacak bir Japon Komutan
    (Ankara Erdem Ardınç)

    YanıtlaSil
  3. Bolşevik devrimi sonrası başlayan Rusya iç savaşı sırasında kızıl ordu'ya karşı mücadele eden beyaz ordu'ya destek amacıyla gönderilen Japon kuvvetleri Sibirya'yı işgal eder.

    1. dünya savaşı sırasında Rus çarlığı tarafından esir alınan
    O bölgede tutulan Türk askeri ve aileleri ile 1012 kişi Japon ordusu tarafından kurtarılır.
    (Çanakkale Hasan Parlak)

    YanıtlaSil
  4. Bunun anısına 1 temmuz 2019 yılında Beykoz belediyesi tarafından
    Eski adı spor caddesi olan caddenin adı da
    Yarbay Yukichi Tsumura caddesi olarak değiştirilir.
    (İstanbul Tansel Cemre)

    YanıtlaSil
  5. Türk ve Japon arşivlerinde geçen uzun çalışmalar sonucu
    Bu tarihi öyküyü kayıt altına alan belgesel yönetmen ve yapımcısı
    Hayriye Savaşçıoğlu 2019 yılında "vatana giderken - heimei maru" adıyla bir belgesel yayınlamış.
    (İstanbul Neşe Ardahan)

    YanıtlaSil
  6. 2019 yılında Japonya'ya resmi bir ziyarette bulunan Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yaptığı konuşmada Yarbay Tsumura'nın kahramanlığının hiç unutulmayacağını ve köklü Türk - Japon dostluğunun bir simgesi olacağını söyledi.
    (Konya Davut Kaya)

    YanıtlaSil
  7. Esirler, 7 ay orada tutulduktan sonra İstanbul Hükümeti'nin İtilaf Devletleri'ne "Esirlerin orduya katılmayacağı" teminatını vermesi üzerine
    Mayıs 1922'de Asinara'ya ulaşan "Ümit" adlı bir Türk gemisi ile İstanbul'a getirildi
    (İstanbul Kenan Özsöz)

    YanıtlaSil
  8. Nedense Japonlar her zaman Türklerin dostu oldular
    (Bursa Ahmet Dürgen)

    YanıtlaSil
  9. Japonlar her zaman gururlu ve onurlu insanlar
    (Aksaray Kerim Bilgiç)

    YanıtlaSil
  10. Bu Yunanlılar ile hep düşman mı kalacağız?
    (Edirne Meryem Alkürek)

    YanıtlaSil
  11. Sarıkamış'ta, 90.000 Mehmetçik şehit olmuştur bu faciada.
    Hemde tek kurşun atamadan olmuştur
    Çoğu bir hiç uğruna
    (Çorlu Sevgi Eroğlu)

    YanıtlaSil
  12. Sarıkamış'ta, 90 bin Osmanlı, 30 bin Rus askeri ölmüştür.
    Bu hesapla bölgede 15 metreye bir ceset düşmektedir.
    Kış şartları ve donmuş topraktan dolayı iki taraf da ölülerini gömememiştir.
    bazı cesetler kuyulara atılmış ve üzerlerine kireç dökülmüştür.
    (Erzurum Mustafa Güzel)

    YanıtlaSil
  13. - Düşmana büyük bir darbe indirdik.
    Enver paşanın, İstanbul'da, bu hazin harekattan sonra yaptığı açıklama işte böyledir.

    Harekatın gelişim aşamasında ordular iki kol halinde cepheye hareket ettirilmişti.
    19. kolorduyu bizzat, kurmay okulundan hocası olan
    Hasan İzzet paşayı görevden alarak geri cepheye çeken Enver paşa komuta ediyordu.

    20. kolordunun başında ise Hafız Hakkı paşa bulunmakta idi.
    Halbuki Enver daha önce değil kolordu kumanda etmek
    Fiilen bir taburu bile kumanda etmiş değildi.

    Lakin olaylar onu çok hızlı yükseltiyordu.
    Gerçekte ise kendisi tarih akışının bir şamar oğlanından öte bir zat değildi.
    (Kars Mehmet Karslıgil)

    YanıtlaSil
  14. “Donarak öldüler” ifadesini
    “Bozguna uğrayıp kaçarken sıkıştırılıp öldürüldüler” ifadesinden daha onurlu olması sebebiyle tercih ettiğimizi düşünüyorum.

    Resmi kayıtlarımızda 23 bini muharebede
    10 bini hastanede olmak üzere
    33 bin şehit verdiğimiz
    7 bin kişinin esir düştüğü
    10 bin kişinin yaralanıp savaş dışı kaldığı yazar.
    (Erzurum Ahmet Çakır)

    YanıtlaSil
  15. Enver paşa harekat öncesi
    Mevcut ordu komutanlarını kendisiyle aynı fikirde değiller diye
    Hiçbir harekat deneyimi olmayan kişilerle değiştirmiştir.
    Sonuç Felaket olmuştur.
    (Erzincan Muhammed Lala)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bayramlar Ne Zaman Çıktı ve Tüm Dünyadaki Bayram Günleri ve Adları

Hayattan 003 Kısa Öykü ve Öğüt _ O Gün, Benim Onurumu Kurtardınız.

Hayattan 006 Kısa Öykü ve Öğüt _ Ben Hala "Henry Ford'um"

Hayattan 004 Kısa Öykü ve Öğüt _ Patates Torbası

Hayattan 005 Kısa Öykü ve Öğüt _ Köyün Yaşlı Semercisi Ölmüştü

Kişinin Kendi Kendini Yargılaması

Yaşamdan Kısa 5 Video 005

Unutulmaz Film Sahneleri ve Müzikleri _ 03

Hayatta Dört Aşamalı Bir "SİLİNME" Süreci Vardır