Bugün Aziz Nesin (20.12.1915 - 06.07.1995) _ Anmak ve Bay Düdük Kitabından _ Kısa Bir Öykü _ Uçuruma Gidiyoruz


Çocukluğumda onun kitaplarını ve Gırgır’ı, Akbaba dergilerini okuyarak mizah ile tanıştım.


Boyundan 2 kat fazla kitap yazmış adam.
Çalışkanlık ve cimrilik abidesi.
Erdem timsali.


Türkiye’nin değerini bilmeden kaybettiği binlerce insandan biri.

Türkler salaktır diyebilecek kadar cesurdu.


Olağanüstü gelişmiş gözlem gücü
Acımadan sarf ettiği kelimeler


Az rastlanan konular
Yabancılaşmış ve duyarsızlaşmış tiplemeleri…


"Zübük"
"Şimdiki Çocuklar Harika"
"Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz"

"Tatlı Betüş"
"Azizname" gibi pek çok eseri kaleme alan yazar.


Kimsesiz çocukları okutmak amacıyla 1972'de Vakfı'nı kuran


1934 yılında “Soyadı Kanunu” çıktı.


Her Türk kendine bir soyadı alacaktı.
Herkes kendisine soyadını kendisi seçtiği için
İnsanların bütün gizli aşağılık duyguları ortaya çıktı.


Dünyanın en cimrileri "Eliaçık"
Dünyanın en korkakları "Yürekli"
Dünyanın en tembelleri "Çalışkan" gibi soyadları aldılar.


Irkçılığın yayıldığı günler olduğundan
Özellikle Türklüğü karışık olanlar ırkçılık anlatan soyadlarını kapışıyorlardı.


Bana, ortada böbürlenebileceğim bir soyadı kalmadığından
Kendime "Nesin" soyadını aldım.
Herkes "Nesin?" diye çağırdıkça

Ne olduğumu düşünüp kendime geleyim istedim.


Bu büyük adam 6 Temmuz 1995 günü aramızdan ayrıldı.


Nesin’i, “Bay Düdük” kitabından “Uçuruma Gidiyoruz” kısa öyküsünü ekleyerek anmak istedim.

Sevgilerimle,


Tarık Başçıl  _    06 Temmuz 2025

Not: 
Kırmızı yazılı kelime gördüğünüzde tıklar iseniz
Sizi "Vikipedi" e yönlendirir
Onun hakkında daha fazla bilgiye ulaşmış olursunuz

★★★★★★★★★★★★★★★★★★★


Kahvede «Şırrak!...» diye bir tokat sesi duyuldu.

Tavla, aznif, kâğıt oyunu, konuşma, her şey durdu.

Başlar tokat sesi gelen masaya çevrildi.


Tokadı yiyen iriyarı biriydi.
Tokadı atan da tersine, ince, sıska, ufak tefek biri.


İriyarı adamın sol yanağında, sıskanın beş parmağının izi yer etmişti. Polis bile, bu parmak izinden tokadı kimin attığını bulabilirdi.

Kahvedekiler, iri adamın, kendisini tokatlayan küçücük adamı altına alıp yol keçesi gibi ezeceğini sandılar, öyle olmadı.



- Davacıyım! diye bağırdı.

Kimseden ses çıkmadı...
Tokadı yiyen daha sonra,


- Hepiniz gördünüz, dedi.

Boyu omuzuna bile gelmeyen sıskaya döndü:

- Yürü karakola!


Tokadı atan, cevap yerine, sinek kovalar gibi eliyle bir hareket yaptı.

- Psssuurn!... diye de ağzından istim gibi bir ses çıktı.

İri adam dışarı fırladı.



Kahvedekiler yine oyunlarına, konuşmalarına daldılar.
İri adam biraz sonra, yanında bir polisle geldi.
Polise sıskayı gösterdi:

- İşte bu!

Sonra, oturanları tanık gösterdi:

- Bunlar da gördüler!


Polis, tokadı atan sıska ile, onların oturduğu yere yakın oturan dört tanığı, karakola götürdü.

Karakolda, iri adam hâlâ kızarık sol yanağını tutarak;

- Bu adamdan davacıyım, komiser bey, beni tokatladı.

Bunlar da gördüler, dedi.


Komiser, ilkin davalı ile davacının, sonra tanıkların kimliklerini daktiloda yazdırdı.
Davacı, kendisine tokadı atanı hiç tanımadığını söylüyordu.

Tanıklar da;
- Biz bişey görmedik... dediler.


Davacı iri adam;
- Tokadın sesini de duymadınız mı? dedi.

Hayır, tanıklar ne bişey görmüşler, ne bişey duymuşlardı.


Kısacık boylu sıska adam;
- Evet, dedi, ben inkâr etmiyorum.
Bu adamı tokatladım.


Komiser;
- Neden? diye sordu
Aranızda bişey mi var?
Size hakaret mi etti?

- Aramızda hiç bişey yok.
Kendisini tanımam bile.


- Peki, nasıl oldu?

Kısacık boylu sıska adam anlatmaya başladı:
- Dün akşam işten eve geldim.
Baktım, elektriği kesmişler.

Parasını verememiştik.
Bütün geceyi karanlıkta geçirdik.
Gece uyuyamadım da.

Üzerinize afiyet, annem iki senedir hasta.
Mide ağrısı öldürüyor zavallıyı.
Doktor bir ilâç veriyor.
İlâcı alınca ağrılar duruyor.


Ama ilâç şimdilerde nerede?
Sabahleyin yataktan kalktım, sol yanım hiç tutmuyor.

Yattığımız odanın pencere camı üç ay önce kırıldı.
Cam bulamıyoruz.
O da gelmiyormuş.


Pencereye yatak çarşafı gerdik.
Ama faydası yok.
Sabaha kadar rüzgâr, soğuk, içeride.

Sol yanım tutulmuş.
Yataktan kalktım, affedersiniz, helaya gittim.
Sular kesilmiş.


Dışarıda şakır şakır yağmur, muslukta su yok.
Odaya girdim.
Tirtir titriyoruz.

Bize kömür ordinosu vermiyorlar.
Biraz odun almıştık.
Bitti.
Şimdi de odun bulamıyoruz, yok.




Gazeteci gazete bırakmış.
Her sabah işe gitmeden gazete okurum.

Gazeteye baktım:
«Güzellik Müsabakası»
«Galatasaray lig şampiyonu oldu»
«Gümrükteki 300 ton kahve ne olacak?»


«Abidin Daver şilebinin teknesi dura dura çürüdü» gibi başlıklar.

Canımı evden dışarı atmak istedim.
Tam çıkarken icra memuru ile avukat kapıya dayandı.


Kirayı veremediğimizden ev sahibi bizi icraya vermişti.
Evde haczedilecek eşya bulamadılar.


Hiçbir zaman icra memurunun, haciz memurunun evime gelmelerini istemem.
Haczedilecek bir şey bulamazlar, insan mahcup olur.


Avukat
- Bu kanepeyi alalım! diye saldırdı.

Kanepe diye elini atmasıyla, şeker sandıklarının üstündeki eski püskü pantolonlar, paçavra parçaları, yırtık yorganlar ortaya çıktı.

Avukat bu sefer,
— Radyo... dedi.

Şu radyo belâsını başımdan alsalar da kurtulsam.
Senenin on ayı tamirdedir.

Kazan kazan, radyo tamirine ver.
Zaten bizi bu hâle getiren radyo...

Kapıdan çıkarken karım,
• Kız mektebe gitmiyor, dedi.
• Neden?


• Jimnastik hocası şortla beyaz lâstik pabuç istiyormuş.
Olmazsa derse almam, demiş.

• Peki, peki...
• Zeytinyağı da yok...


Kendimi sokağa attım.
Nasıl olsa işe geç kalmıştım.

Bugün de gitmem, dedim.
Şakır şakır yağmur.



Bizim oradan tramvayı kaldırdılar.
Otobüs geliyor yarım saatte bir.

Binmenin imkânı yok.
Tıklım tıklım dolu.


Dolmuşlar dersen tıka basa dolmuş.
Arabalar vızır vızır geçiyor, ama hiçbiri durmuyor.

Ayakkabı su alır.
Yağmur kovadan boşanır gibi.
Sırıl sıklam oldum.

Tirtir titriyorum.
Bir delikanlı yanıma geldi,

- Affedersiniz amca, dedi.
Ben saati soracak sandım.


- Dünkü maçtan haberiniz var mı? demez mi!

Tövbe Yarabbi...
Yürüdüm
.

Orada bir kahve var.
Kahveye girdim.

Üstümden başımdan sular sızıyor.
Kahveciye bir çay söyledim.


Yanımda da işte bu tokat attığım adam oturmuş, gazete okuyor.
Ben, kendi kendime:

- Yahu, bu benim halim ne olacak?
Sonumuz nereye varacak? diye düşünüyorum.


Ben böyle düşünüp dururken
Bu adam hırsla elindeki gazeteyi fırlatıp attı;

- Yahu, memleket uçuruma gidiyor! diye bağırdı.


Onu da benim gibi dertli sandım.
Konuşur, birbirimize derdimizi dökeriz diye;

- Ne oldu beyefendi?
Affedersiniz, karışmak gibi olmasın, neye kızdınız? dedim.


O, yine kızgınlıkla;
- Daha ne olsun yahu, dedi
Memlekette hakem yok be!...

Hakem yok, namussuzum.
Dünkü maçta hakem yine taraftarlık etmiş...


Ondan sonra bana ne oldu, bilemiyorum.
Vallahi ben de anlamadım Komiser Bey.

Hayatımda kimseye fiske vurmuş insan değilim.


Sanki vücudumda bir düğmeye basılmış, elektrik kuvvetiyle kalkmış gibi, bu sağ elim birden havaya kalktı.

Şu herifin suratına bir tokat çektim.
Ben inkâr etmiyorum.
Tokadı yapıştırdım.


Ama isteyerek değil.
Vallahi kastım yok.
İrademin dışında bişey bu.

Sonra aklım başıma geldi.
Bu adam şimdi beni parçalar, diye de korktum.
Ama oldu bir kere.


Cenab-ı Allah, bu sağ koluma,
Zaloğlu Rüstem pehlivanın kuvvetini verip, şu herifin suratı budur, diye bir şamar çektim.

Komiser, tokadı yiyen iri adama baktı.
Dişlerini gıcırdattı.


Ayağa kalkar gibi yaptı.
Sağ elinin ayasını kaşımağa başladı.

İriyarı adama,
- Hadi, uzatmayın, barışın! dedi.


Tokadı yiyen;
- Barışmam! diye direndi.

Kızan komiser, daktilodaki polise;
- Yaz! dedi:

«Davalı, memleket uçuruma gidiyor, demiş olup, memleketin yüksek menfaatlerine ve hükümetin manevî şahsiyetine...»

Bir daha iri adama döndü:
- Barışın hadi!


İri adam, elini hâlâ tokadın izi duran sol yanağında gezdirerek,
- Peki efendim, barışalım, dedi.


Blog dan Daha Fazla Bilgiye Ulaşmak İçin
Aşağıdaki Link Adresine Tıklayabilirsiniz




Yorumlar

  1. Tarık Hocam
    Bu cuma ve cumartesi günü sizin blog a girdiğimde yazı görmeyince
    Acaba bir şey mi? oldu dedim
    İnanın biraz endişelendim

    Çünkü Türkiye'de hayat öyle olumsuz olaylar ile akıyor ki
    İyi düşünme duygumuzu kayıp eder olduğumuzdan
    Aklımıza ilk gelen şey kötü olasılıklar geliyor

    Neyse bu yayını görünce çok sevindim
    Sizi Ailece Seviyoruz Tarık Hocam

    İyi ki varsınız
    İyi ki yazılarınızı blog da paylaşım yaparak okuma imkanı buluyoruz
    Sizi Tanımıyoruz
    Ama Sizin iyi birisi olduğunuz biliyoruz

    Emeğinize Sağlık. Her Yazınız İçin Sonsuz Teşekküller

    (Fransa'dan Biricik Ailesi)

    YanıtlaSil
  2. Tarık Bey

    Benim yaşım 86, sizin internette dolaşırken blog tan bir yazınızı okuyup buldum
    O günden beri her hafta düzenli okuyorum
    Emeklerinize sağlık

    Akbaba da bizi çocukluğumuzun dergisi idi
    Hemen hemen o zamanlar Türkiye'nin az olan aydınların hepsinin okuyup
    Birbirleri ile mizahlarını konuştuğu en güzel dergimiz idi

    Beni alıp çocukluğuma götürdünüz
    Sağ olun, Var Olun
    (Eskişehir Hikmet Atılgan)

    YanıtlaSil
  3. Akbaba,
    İlk Türk mizah dergilerinden biri
    Zamanında oldukça başarılı satış rakamlarına ulaşmıştır.
    (Antalya Dursun Durusu)

    YanıtlaSil
  4. Gırgır, Türkiye'deki en kaliteli mizah dergisiydi
    En kahraman Rıdvan, Avni, Eşşek Herif sonra bide Galip Tekin vardı

    Manyak hikayeleri vardı adamın

    Lemanda da devam etti ama eski hikayelerini yakalayamadı bence.
    (Ankara Hulusi Yoğun)

    YanıtlaSil
  5. Bir rivayete göre aziz nesin karısına sorar;
    "beni seviyor musun?"
    karısı da;
    "İyi adamsın aziz.." diye yanıtlar.
    (Ankara Kemal Uzun)

    YanıtlaSil
  6. Aziz Nesin
    Bu ülke topraklarının yetiştirdiği en büyük aydınlardan birisidir.
    (Aksaray Demir Uçkun)

    YanıtlaSil
  7. Aziz nesin, Türkiye'nin yetiştirdiği en büyük aydınlardan biri.
    (Adana Metin Keskin)

    YanıtlaSil
  8. Akbaba
    Türk mizah tarihinin en önemli başarılarından biri.
    Kadrosunda
    Muzaffer İzgü
    Aziz Nesin
    Vedat Saygel
    Suavi sualp, gibi ustaları barındıran

    Birçok yazar ve çizerin yetiştiği
    Dili sert,
    Hicivleri sağlam
    Zamanında Süleyman Demirel'e çok çektirmiş bir mecmuadır...
    (Ankara Ahmet Kasapoğlu)

    YanıtlaSil
  9. Gırgır, geçmişe dair güzel bir anı.
    Bir de hıobır vardı
    Sonra kadrolar büyüdü bölündü
    Çeşitlilik arttı ama eski tadı kayboldu o güzelliklerin....
    Sonra da kapandı
    (Kütahya Gani Cumbur)

    YanıtlaSil
  10. Akbaba
    1922 yılında doğmuş mizah dergisi.
    Yusuf Ziya Ortaç tarafından yayımlanmaya başlanmıştır.
    Orhan Seyfi Orhon'un da kuruluşta katkısı olmuştur.

    İlk sayısı 7 aralık 1922 tarihinde yayımlanan akbaba
    208 sayı çıktıktan sonra kapandı.

    1933’te yeni harflerle tekrar yayımlanmaya başladı.
    (Niğde Zarif Ulucan)

    YanıtlaSil
  11. Aziz Nesin, kendini çok iyi ifade etmiş ama anlaşılamamış büyük yazar, usta, öğretmen
    (Muğla Cihan Özenir)

    YanıtlaSil
  12. Aziz Nesin
    Yıllar yıllar önce
    Ülke şimdiki halinden çok daha iyi iken
    Nasıl bu denli yerinde, unutulmaz bir tespit yapmış..

    İş bu sebeple bile zekası, gözlemi yadsınamaz.
    (İstanbul Filiz Uzunada)

    YanıtlaSil
  13. Akbaba
    1922'den 1977'ye kadar çıkarılmış bir mizah dergisidir.
    Kurucuları Yusuf Ziya Ortaç ve Orhan Seyfi Orhon'dur.
    Kapaklara baktığı zaman anlaşıldığı üzere Kemalist çizgidedir.
    Aslında sadece mizah değil bir edebiyat dergisi olarak da nitelendirilebilir.
    (Ankara Tarık Eroğlu)

    YanıtlaSil
  14. Akbaba, yalnız bir mizah mecmuası değil bir mizah mektebidir de.
    (Ankara Dilhun Kuzu)

    YanıtlaSil
  15. Gırgır
    1972 yılında Haldun Simavi nin gün gazetesi arasındaki bir ek olarak yayın hayatına başlayan
    Aynı yılın ağustos ayında hafta içi yayınlanan eklerin birleştirilmesi ile

    İlk defa dergi formatına bürünen Suavi Sualp , Aziz Nesin gibi ağır toplarla iyice coşan
    Son zamanlarında da olsa müdavimi olduğum efsane dergi.
    (İstanbul Özgür Kesikbaş)

    YanıtlaSil
  16. Gırgır
    Henüz ilkokul çağımda okumaya başladığım
    Ve espri anlayışımın gelişmesinde büyük katkısı olan mizah dergisidir.
    (Muş Mehmet Yalen)

    YanıtlaSil
  17. Gırgır bir zaman
    Her pazar sabahı sabahı
    Her bakkaldan dönenin koltuk altında ekmekle birlikte yer alan dergimdi
    (Yozgat Tufan Aşçı)

    YanıtlaSil
  18. Akbaba dergi yayınlandığı dönemde büyük ilgi görmüş
    Sevindirici tiraj ve satışlar
    1928 harf inkılabı dönemine kadar devam etmiştir.

    Harf inkılabı uygulaması sırasında satışlar çok düştüğünden
    208. sayıdan sonra dergi yayınlanmamıştır.
    (İstanbul Harun Sarıgül)

    YanıtlaSil
  19. 1920 yılında refik Halid Karay tarafından yayınlanmış olan Aydede adlı siyasi mizah gazetesi
    Milli mücadele hareketine karşı davranışlar içinde bulunması
    İşgalci devletlerin tutumunu destekler nitelikte yayınlar yapmış olması nedeniyle

    Kurtuluş savaşından sonra kapanmış , onun yerine aynı kadro
    Aynı biçim ve organizasyon ile yeni bir dergi yayın hayatına katılmıştır.
    İşte bu yeni derginin adı Akbaba’dır.

    YanıtlaSil
  20. Gırgır, henüz ilkokul çağımda okumaya başladığım ve espri anlayışımın gelişmesinde büyük katkısı olan mizah dergisidir.
    (Sivas Sami Uluçınar)

    YanıtlaSil
  21. Aziz Nesin
    Çocukken şimdiki çocuklar harika ile en sevilen
    Şimdi ise geri kalan tüm eserleriyle
    Tüm düşünceleriyle benimsenen yazardır.
    Her yaşa, her döneme hitap edendir.
    (Kars Mustafa Gazioğlu)

    YanıtlaSil
  22. Gani Müjdenin
    Oğuz Aralın cenaze töreninde konuşurken
    "Oğuz abi, dergi elinden alındığı sırada ölmüştü asıl" dediği mizah dergisi.
    (Çanakkale Ergun Çelik)

    YanıtlaSil
  23. Gırgır
    hasan kaçan, latif demirci, metin üstündağ, gürcan gürsel, gürcan özkan, muammer barutçu, şevki yalaz, serhat gürpınar, abdülkadir elçioğlu, tuncay akgün, atilla atalay, cihan demirci, şükrü yavuz, ilban ertem, gani müjde, eflatun nuri, kemal gökhan gürses, suat özkan, bülent arabacıoğlu, orhan alev, can barslan, bahadır baruter, gülay batur, birol bayram, suat gönülay, ergün gündüz, murat kürüz, özden öğrük, irfan sayar, galip tekin ve ramize erer gibi isimlerden oluşurdu.
    (İstanbul Haluk Fazlı)

    YanıtlaSil
  24. Aziz Nesin, gereken saygıyı görmeden yitip gitmiş bir üstad'ımız.
    (Kırıkkale Lale Argun)

    YanıtlaSil
  25. Aziz Nesin, kitap okumayı bana sevdiren muhteşem insan...
    Duruşundan asla taviz vermemiş adam gibi adamdır.
    (Niğde Mahmut Dede)

    YanıtlaSil
  26. Türk karikatürünün bu kadar gelişmiş olmasının gizli sebebi.
    Leman dergisi bile gırgır geleneğinden gelir.
    Hasan Kaçan, Oğuz Aral, Latif Demirci, Abdülkadir Elçioğlu gibi isimler Gırgır'ı efsaneleştirmiştir.
    (İstanbul Duygu Asma)

    YanıtlaSil
  27. Gırgır, dünyanın en çok satan 3üncü mizah dergisi imiş bir zamanlar.
    (Ankara Adnan Koçak)

    YanıtlaSil
  28. Türk karikatür kültürünü başlatan dergidir.
    Leman ve Penguen Gırgır sayesinde doğmuştur.
    Umut Sarıkaya gibi dahiler de Gırgırın açtığı yolda var olmuştur.
    (İzmir Taner Sola)

    YanıtlaSil
  29. Aziz Nesin
    “İnsan yalnızca söylediklerinden değil sustuklarından da sorumludur” demiş olan bir üstadımız
    (Muğla Ömer Tüfek)

    YanıtlaSil
  30. Akbaba
    Türk edebiyatının en uzun ömürlü mizah dergilerindendir.
    1922’de beş hececiler adlı edebiyat akımının iki önemli üyesi olan
    Yusuf Ziya Ortaç ve Orhan Seyfi Orhon tarafından kurulmuş.
    Hirkaç kez kesintiye uğramakla birlikte 1977’ye kadar çıkarılarak
    Yaklaşık iki bin sayı yayımlanmıştır.
    (Bursa Selçuk Arda)

    YanıtlaSil
  31. Akbaba
    1930’lu yılların sonu ile 1940’lı yıllarda eleştiri oklarını
    Sol muhalefete ve bobstil adını verdikleri yeni şiir hareketi üzerine yoğunlaştırmıştır.

    Mecmuada, Tan gazetesi ve bu gazetenin sahibi olan Sertel’ler üzerine de pek çok eleştiri yazısı neşrolunmuştur.

    Akbaba ayrıca Orhan veli ve arkadaşlarının başlattığı garip adlı şiir anlayışına karşı ilk ve sert tepkilerin verildiği bir mecmua olmuştur.
    (Sivas Hurşit Toprak)

    YanıtlaSil
  32. Aziz Nesinin kitapları ile büyüdüm
    Allah Nurlar içinde Yatırsın
    (Afyonkarahisar Begüm Sayın)

    YanıtlaSil
  33. Aziz Nesin'i çok severim
    Matematikçi oğlunu da
    Diğerin yurtdışında galiba
    Babaları gibi halk onları tanımıyor
    (Ankara Duran Keskin)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hayatta Dört Aşamalı Bir "SİLİNME" Süreci Vardır

Kimsenin Çayını İçmeyin Çocuklar

Ben Bu Yaşıma Kadar Çok Şeyler Yaşadım Ama Yanlışlıkla Arka Balkonun Işığını Açık Unuttum. Uyuduktan Sonra Işıkları İçimden Söndürdüm

Defne

Babaların, Bizim Bu Küçük Şeylerde, Uyarmaları Hoşumuza Gitmiyor Olabilir. Fakat?

Hayattan 003 Kısa Öykü ve Öğüt _ O Gün, Benim Onurumu Kurtardınız.

Bugün Hayatınızı Kolaylaştıran Çoğu Şeyleri 29 Ekim 1927 Çekilen Fotoğraftaki İnsanlara Borçluyuz

Yaşadığınız İlin Adının Nereden Geldiğini Merak Ediyor İseniz?

Unutulmaz Film Sahneleri ve Müzikleri _ 02