Tanrım, Bana Bir Oğul Ver ki - Douglas MacArthur
Tanrım,
Bana Bir Oğul ver ki;
Zayıf Olduğu Anı Bilecek denli Güçlü,
Korktuğu Zaman Kendini Bulabilecek denli Cesur.
Şerefli Bir Yenilgide Gururlu ve Eğilmeyen,
Fakat Zaferde Yumuşak ve Alçak Gönüllü Olsun.
Bana Bir Oğul Ver ki,
İstekleri Yaptıklarının Yerini Almasın ve Bilginin Temel Taşının Kendini Tanımak Olduğunu Kavrasın.
Onu Kolaylık ve Rahatlık Yolundan Değil,
Güçlükler Ve Savaşımlar Yolundan Gönder ki,
Fırtına da Ayakta Durmayı Öğrensin.
Bunu Başaramayanlara da Şefkatli Davransın.
Kalbi Temiz Bir Oğul Ver, Amacı Yüksek Olsun.
Başkalarını Yönetmeden Önce Kendini Yönetebilsin.
Gülmeyi Bilsin Ama Ağlamayı da Hiçbir Zaman Unutmasın.
Geleceğe Yönelebilsin Ama Geçmişi Unutmasın.
Bu Nitelikleri Bulduktan Sonra da,
Yaşamın Espirilerine Karşı O Denli Yeterli Duygusu Olsun ki,
Ciddi Olmakla Birlikte Kendisini Fazla Ciddiye Almasın.
Ona Alçak Gönüllülük Ver ki,
Her Zaman Büyüklüğün Sadeliğini,
Açık Fikirliliğin Bilgeliğini, Gerçek Gücün Değerini Anlasın.
O Zaman Ben, Babası,
“Boşuna Yaşamamışım”
Diye Fısıldamaya Cesaret Edeyim.
Douglas MacArthur Hayat Hikayesi ;
II. Dünya Savaşı'nda Pasifik Cephesi'ndeki Müttefik kuvvetlere komuta eden
ABD'li 5-yıldızlı "Ordu Generali" ("General of the Army", Avrupa ordularındaki muadili Mareşal rütbesidir).
Savaş sonrasında
Japonya'daki Müttefik işgal kuvvetlerinin komutanı olarak bu ülkeyi yönetmiş
Kore Savaşı'nın ilk dokuz ayında Birleşmiş Milletler kuvvetlerinin komutanlığını yapmıştır.
Emekli olduktan sonra
New York kentinde sakin bir yaşam sürdürdü.
Yorumlar
Yorum Gönder