Giyotindeki Düğüm Hikayesi
Ortaçağ
Avrupa’sında üç kişi giyotinle idama mahkûm olur.
Bu
mahkûmlardan biri papaz, biri hâkim, biri de fizikçidir.
İdam
sehpasına ilk papaz çıkarılır.
Papazın başını giyotinin altına yerleştirir ve sorarlar:
Papazın başını giyotinin altına yerleştirir ve sorarlar:
–
Son sözün nedir?
Der
ki:
–
Ben Tanrı’ya inanıyorum, O beni kurtaracaktır.
Tanrım…
Tanrım… Tanrım…
Giyotini
indirdiklerinde boynuna birkaç santim kala giyotin durur.
Halk
şaşırır ve hep bir ağızdan bağırır:
–
Onu serbest bırakın; Tanrı sözünü söylemiş ve onu korumuştur.
Böylece
papaz idam edilmekten kurtulur.
Sıra
hâkime gelir, ona da sorarlar:
–
Demek istediğin en son söz nedir?
Hakim
der ki:
–
Ben papaz gibi Tanrı’ya inanmıyorum.
Ama
adalete güveniyorum.
Adalet…
Adalet… Adalet…
Giyotini
indirirler, giyotin hâkimin de boynuna birkaç santim kala durur…
Bunun
üzerine insanlar tekrar şaşırır ve bağırırlar:
–
Adalet sözünü söyledi, onu serbest bırakın.
Böylece
hâkim de boynunun kesilmesinden kurtulur…
Sıra
fizikçiye gelir.
Ona
da
–
Son sözünü söyle, derler
Fizikçi:
–
Ben ne Tanrıya inanan bir papazım, ne de adalete güvenen bir hâkim.
Bildiğim
tek şey şudur:
Giyotinin
ipinde bir düğüm var ve o düğüm giyotinin tam inmesine engel oluyor.
Görevliler
giyotini kontrol edince gerçekten de bir düğüm olduğunu görürler.
Düğümü açıp tekrar bırakırlar.
Düğümü açıp tekrar bırakırlar.
Hızla
inen giyotin fizikçinin başını bedeninden ayırır.
Toplumdaki
“Düğümlere” ve “Sorunlara”
işaret edip gerçekleri söylemenin de acı sonuçları olabilir!
işaret edip gerçekleri söylemenin de acı sonuçları olabilir!
Tıpkı
bu hikayedeki gibi…
Gerçeğe Talip Olanlar, Bedel Ödemeyi de Göze
Alanlardır
Yorumlar
Yorum Gönder