Ya Bu Devletlerin Çoğunluğu Niye Bize Düşmanlar?


Uzun zamandır düşünüyorum
Ya bu devletlerin çoğunluğu niye bize düşmanlar?



Bazılarından hiç savaşmamışız
Hiç sınır komşusu olmamışız

Niye sürekli bizim aleyhimize tavır alıyorlar
Bunun bir nedeni olması lazım değil mi?


İşte bunun nedeni ilk okul çağından başlamak üzere 
Ders kitaplarıyla çocuklarını beyinlerine işlenmesi ile başlıyor

Bu çocuklar büyünce 
bize düşman oluyorlar veya sevmiyorlar
Daha ilk öğretim ders kitapları Türkler aleyhine konular ile dolu

O kadar fotograflar var ki
İnsan olan bu fotoğraflara bakınca o milletten nefret eder

Genelkurmay Başkanlığımız 5 yıllık araştırmasında

AB üyelerinin de içinde bulunduğu 27 ülkenin ders kitaplarında
Türkler ve Türkiye için hakaret içeren ifadeler kullanıldığını ve gerçeklerin saptırıldığı ortaya çıkartı. (2000-2005)

Bu bilgiler 2005 ve öncesinin de daha iyi bir bilgilendirme olur
Şimdi de Avrupada ırkcılık ve islam karşıtlığı daha çoğaldı
Belki daha kötü de olabilir

Resimler çok olduğundan resimleri koymadım
Onun yerine toplu resim koydum

Tarih Kitapları
Geçmişi olan bir insan toplumu imajını ve dolaylı olarak geleceğini yansıtır.

Tarık Başçıl  _  06 Temmuz 2024

Derlememe önce Atatürk’ün sözleri ile başlayayım;

Tarih yazmak
Tarih Yapmak Kadar Mühimdir.

Yazan yapana sadık kalmazsa değişmeyen hakikat
İnsanlığı şaşırtacak bir mahiyet alır.

Tarihi Zengin Bir Millet
Güçlü Bir Millettir.

Manevi miraslara sahip bir millettir.
Tarih Hayal Mahsülü Olamaz.


Tarih'i yapan akıl, mantık, muhakeme değil
Belki bunlardan ziyade Hissiyat'tır.

Düşmanlarımızın hakkımızda uzun asırlarla tekasüf eden hissiyatını
Yalnız bugünkü hadiseler ile silebileceğimizi zannetmek


Hakikati ifade etmek olmaz.

Mustafa Kemal Atatürk (15.03.1923)

Bir Medeniyetin 
İlk Çürümeye Başladığı
Yer Kafası Değil
Kalbidir
Aime Cesaire
Gürcistan
İlköğretim Tarih Kitaplarında;
Transkafkas sınırında Türklerin egemenliği olduğu sürece
Gürcistan’da barış garanti değildi.

Davit, Ağmaşenebeli komşu, kardeş ülkeleri (Ermenistan ve Şarvan’ı)
Türklerden kurtarma mücadelesinde teşvik etti.


Şarvan için uzun süren savaş 1124 yılında Gürcülerin zaferiyle sonuçlanmıştır.

1124 yılında Ermenilerin başkenti Anisi’nin ileri gelenleri gelip 
Kral Davit’ten şehirlerini Türklerden kurtarmak üzere yardım istediler.

Üç gün süren savaşta 
Gürcü ve Ermeniler birlikte Anisi’nin Müslümanlarını yendiler.

15 nci yüzyılın sonunda parçlanmış Gürcistan zor durumdaydı.
Batıda Gürcistan’ın komşusu çok güçlü ve agresif Osmanlı Devleti oldu.

Osmanlılar uzun savaşlar sonrası Gürcistan’ın eski komşusu Bizans’ı feth ettiler.
1453 yılında Konstantinepol’ü ele geçirdiler.


Kuzey ve güney Karadeniz sahillerini de feth ederek 
Gürcistan sınırlarına dayandılar.

Böylece Gürcistan’ın batı ile olan bağları tamamıyla kopmuş
Barbar Osmanlı Devleti ile komşu olunmuştur.


Osmanlıların teşviki ile Batı Gürcistan’da esir ticareti
(Yerel nüfusun yurtdışı pazarlarında, özellikle Osmanlı İmparatorluğunda, köle olarak satımı) gelişmekteydi.

Danimarka
İlköğretim Coğrafya Kitabında;
Sayıları 25 milyona ulaşan Kürtler (13-14 milyonu Türkiye’de)
Dünyadaki anavatansız halktır.

Burada bulunan ve Türk olarak adlandırılan halkın çoğu aslında Kürttür.
Türk Devleti Kürt halkının varlığını reddetmektedir.

Kürtlerin demokratik hakları kısıtlanmaktadır.
Parlementoya seçilmiş bile olunsa Türkiye’de Kürtçe konuşmak hapis nedenidir.


Türk polisi ve askerinin yargısız tutuklamaları
Köyleri harap etmeleri Kürtleri sürekli tedirginlik içinde yaşamaya itmektedir.

Bölgedeki iç savaşta 37.000 kişi ölmüştür.
Ayrıca 2.500 Kürt köyü yıkılarak boşaltılmıştır.


Yapılan baskılar nedeniyle 
Batı Avrupa’ya gelen yabancıların büyük kısmını Kürtler oluşturmaktadır.

İsveç
İlköğretim Coğrafya Kitabında;
Haritada Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin bir kısmı “kürdistan” olarak gösterilmiştir.
Atlasın Kültür ansiklopedisi bölümünde

Çeşitli milletlerin tanıtıldığı kısımda
Kürtlerin hayvancılıkla uğraşan


Türkiye, İran ve Irak’ta yaşayan
Baskı altında yaşadıkları iddia edilen Müslüman halk oldukları ifade edilmektedir.

İtalya
İlköğretim Coğrafya Kitabında;
Türkiye nüfusunun çoğunluğu Türk halkından ve azınlık Kürt halkından oluşmaktadır.
Kürt halkı
Sistematik olarak politik bir baskı rejimi uygulanması nedeniyle göçe itilmektedir.

Kürt halkı
Politik açıdan birden çok ülkeye ait olan Kürdistan bölgesinde yaşamaktadır

Sürekli olarak politik baskı altında tutulduklarından dolayı dünyanın çeşitli bölgelerine dağılmış durumdadırlar.

Birinci Dünya Savaşı sonunda büyük devletler tarafından 
Kürt halkına toprak verilmesi sözü tutulmamış

Bunun sonucu olarak Kürt halkı
Türkiye, Suriye, Irak ve İran topraklarına yayılmışlardır.


Şu anda
Türkiye’de yaşayan Kürt halkının nüfusu 15 milyon civarındadır.

Türk Devleti, Kürt halkına karşı işgal yerleşim bölgelerini yok etme
Halkı göçe zorlama şeklinde askeri baskı altında tutmaktadır.


Kürt kimliğini yok etmeye çalışarak
Kürtleri, “Dağ Türkleri” olarak çağrılmaya zorlamaktadır.

Kürtçe konuşulması yasak olup
Kürt çocuklarının eğitimleri yalnızca Türk öğretmenler tarafından yapılmaktadır.


Kürt sorunu, Abdullah Öcalan’ın
(Kürt halkının özgürlüğü ve hakları için askeri ve politik metotlar kullanarak savaşan KONGRA-GEL partisi başkanı) yakalanmasından sonra uluslararası bazda gündeme gelmiştir.

Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası teşkilatlar birçok kez Türkiye’yi
Kürt halkının yaşadığı diğer ülkeleri
Kürt halkına karşı uygulanan baskı rejimlerinden dolayı suçlamıştır.


Türkiye’nin radikal İslam’a karşı aldığı pozisyondan dolayı ve bulunduğu bölgede denge unsuru olması gibi stratejik konumu vardır.

Bu nedenler
Kürt halkına uyguladığı baskıların, uluslararası platformda yeterince sert bir tepki almasını engellemiştir.


Fransa
İlköğretim Tarih – Coğrafya Kitabında;
Fotoğrafın altında “1918'den sonra Osmanlı İmparatorluğunda Ermeni yetim ve öksüzleri" ibaresi bulunmaktadır.

Fotoğrafta yerlerde çok kötü durumda
Yarı çıplak küçük yaşlarda kız ve erkek çocuklar görülmektedir.


Eğitim sistemi itibarıyla ezberden çok
Tartışma ve yorum yönteminin uygulandığı bu ülkede

Tartışma ve yorum yapmaya müsait bu resimle Osmanlı İmparatorluğu ilişkilendirilerek
Sözde Ermeni soykırımı


Ermeniler kimdir?
Bu çocuklar neden öksüz kalmışlardır?

Osmanlı İmparatorluğu içerisinde ne kadar Ermeni yaşıyordu?
Bunlara ne oldu? gibi sorularla işlenmektedir.

1. Dünya savaşında Avrupa'da en az 8 milyon insan ölmüş
Milyonlarcası yaralanmış veya sakat kalmıştır

Üstelik savaş 1 milyondan fazla Ermeninin göç ettirilmesi ve katledilmesiyle
20 nci yüzyılın ilk soykırımı sonucunu doğurmuştur.


Fotoğrafta, bir bina önünde üç Ermeni din adamı ve önlerinde yerde yatan öldürülmüş insanlar (Kitaba göre Ermeniler) görülmektedir.

Fotoğrafın altında "Ermeni katliamı (1919)" yazısı ile "1915'te Türk Hükümetinin aşırı uçtaki kanadınca alınan önlemler

İmparatorluktaki Ermenilerin büyük bir bölümünün yok edilmesine yol açtı.
(en az 600 bin ölü)" açıklaması bulunmaktadır.

"Cephede Savaş Dehşeti" isimli konu alt başlığında "Bu savaş esnasında 20 nci yüzyıl
İlk soykırım ile tanışmış oldu.


Büyük çoğunluğu Müslüman olan Osmanlı İmparatorluğunda Hıristiyan Ermeniler, Rus saldırılarına destek vermekle suçlandılar.

1,5 milyon Ermeni kadın, çocuk, erkek 1915'te sürgüne gönderildi
Türk hükümetinin emri ile katledildi" ifadesi yer almaktadır.


Fotoğrafın altında "1915'te Ermeni Katliamı" yazısı ile "Ermenilerin tutuklanma ve sürgüne gönderme kararını kim aldı?" sorusu bulunmaktadır.

Söz konusu fotoğrafta ise elleri tüfekli, fesli ve bıyıklı, asker elbisesi giymiş iki kişi ile, kafatasları görülmektedir.

İlköğretim Tarih Kitabında;
Altında Ermeni katliamı yazısı bulunan resimde temsili olarak Ermenilerin kadın, erkek, çocuk, bıçakla ve tüfekle katledilmesi gösterilmektedir.

Sayfanın sağ üst köşesindeki haritada Türkiye'nin kuzeydoğusu “Ermenistan” olarak gösterilmiştir.

Resimde Sırpları katleden Türkler gösterilmekte ve altında:
"Zorbalıklar başlıyor, Sırp köylülerin Türk çetelerince öldürülmesi" yazısı yer almaktadır.

Kitabın insan hakları ihlallerinin kronolojik olarak gösterildiği sayfasında
1915 Yılı için "Ermenilerin Türkler tarafından katledilmesi 20 nci Yüzyılın ilk soykırımıdır." ibaresi yer almaktadır.


"Lise 2 nci sınıfta Ermeni sorunu nasıl kavrattırılır?" sorusu yer almakta ve altında
"Neden bu seçim?" sorusuna üç maddelik yanıt verilmiş:

09 Aralık 1948 Soykırım Suçlarının Cezalandırılması Sözleşmesi ile tanımlanan
16 Nisan 1984 Yılında halkların sürekli mahkemesi tarafından
20 nci Yüzyılın ilk soykırımı olarak kabul edilen soykırıma karşı borç olduğu için


Milliyetçilik ilkesinin değişime
Büyük güçlerin çıkarlarına karşı daha hafif kaldığını göstermek için

Soykırım ve savaş suçlarının kabul edilmesindeki güçlüğü göstermek için.

İlköğretim Sosyal Bilgiler Kitabında;
Kitap, KONGRA-GEL terör örgütünü, Abdullah ÖCALAN’ı, meşru ve masum bir bağımsızlık mücadelesi yapıyor olarak göstermektedir.

Bir ortaokul öğrencisinin anlayacağı şekilde basit bir dille yazılmış olan kitabın
36 ncı sayfasında "Türk Hükümeti modern ve liberal olarak görünmek istemektedir. Türkiye, AB’ne aday olmak üzere başvurmuştur.


Kanunlarla yönetilen barış içinde bir devlet imajı vermeye çalışmaktadır.

Ancak KONGRA-GEL üyelerini ve Kürt milliyetçilerini öldürmek veya yakalamak için kuvvete başvurmaktadır." denilmektedir.

Teröristlere Kongra-gel demek (!!!)

İlköğretim Coğrafya Kitabında;
"Dünyanın Bugünkü Jeopolitiği" adlı konu verilirken bir dünya haritası çizilmiş ve üzerinde çatışma bölgeleri gösterilmiştir.

Haritada Türkiye'nin güneydoğusu da çatışma bölgesi olarak gösterilmektedir.
Ortadoğu haritası üzerinde

Türkiye'nin güneydoğusu
Kuzey Irak ve İran'ın batısı ile Suriye'nin bazı bölümleri Kürt bölgesi olarak gösterilmiştir.


Ayrıca Şırnak kenti de yüksek çatışma bölgesi olarak belirtilmiştir.

Ermnistan
İlköğretim Tarih Kitaplarında;

Birinci Dünya Savaşı Kafkas Cephesinde
Başlangıçta; Türkler büyük başarılar elde ettiler.

Orada yaşayan Ermenileri, Yunanlıları, Asurluları katlettiler
İlk olarak Osmanlı Ordusundaki Ermenilerin ellerinden silahlarını aldılar ve onları yok ettiler.


Ermenilere yolların inşası, barikatların kurulması ve yüklerin taşınması gibi en ağır işleri veriyorlardı.

Sonra da askerler ya da polis onları ellişerli-yüzerli gruplar halinde götürüp katlediyordu.

İkinci adım;
Önde gelen Ermenileri (doktor, öğretmen, din adamı, parti üyeleri vs) hapsedip yok etmekti.

Ermenileri düşünen beyinlerden mahrum bırakıyorlardı.
Ekseriyetle 18-45 yaş arasındaki genç Ermeni erkekleri sürgüne gönderiliyor ve yok ediliyordu
.

Kadınlar, çocuklar ve yaşlılar ise mecburi göçe ve katliama maruz kalıyordu.
Ermeni halkının göç ettirilmesi ve katliamı 1914 sonu ile 1915 ilkbaharı ile başlar.

Türk Devleti Ermeni ahalisini Ortadoğu’nun çöllerine sürgün ediyordu.
Sürgün süresince Ermenilerin neleri varsa talan ediliyordu.


Güzel kadınlar ve kızlar Müslümanların haremine götürülüyordu.
Kürtlerin, çetelerin, polis ve askerlerin saldırılarına maruz kalıyorlardı.
Yola devam edemeyenler öldürülüyordu.

Sürgün yerine, sürgün edilenlerin %10’u ulaşıyordu
Örneğin Trabzon’dan kovulmuş 3000 Ermeniden Halep’e 35 kişi ulaştı.


Kalanı öldürüldü, ya da açlıktan, susuzluktan ve çeşitli hastalıklardan öldü.
Güney şehirleri köle pazarlarına dönüşmüştü.
Buralarda Ermeniler çok ucuza satılıyordu.

Katliamlardan kurtulmak için çok sayıda Ermeni yurtlarını kendileri terketti.
Kasım 1914’ten 1916’ya dek çoğunluğu kadın ve çocuk yüzbinlerce Ermeni, Rusya’ya, Doğu Ermenistan’a göçtüler.


Katliamlar ve sürgün nedeniyle Batı Ermenistan, asıl sahibinden
Yani Ermeniler’den mahrum kaldı.
(İstanbul ve İzmir’de yaşayan Ermeniler’in tamamı sürgün edilmedi.)

1915-1918 yılları arsında Jön Türklerin siyaseti soykırım olarak adlandırılmalıdır.
Çünkü onların amacı Ermeni Milletinin kökünü kazımaktı.


Osmanlı Türkiye’sinde yaşayan 2,5 milyon Ermeniden 1,5 milyonu öldürüldü ya da açlıktan, çeşitli hastalıklar yüzünden öldü.

200 bin Ermeni zorla Türkleştirildi.
Vahşiler, imparatorluğun 66 şehir ve 2500 köyünün Ermeni ve Hristiyan halkını yok ettiler.


2350 kilise ve manastır, 1500 okul talan edildi ve yıkıldı.
Osmanlılar; bankalardaki paralarına, onlara ait topraklara, çiftliklere, menkul ve gayrimenkullere el koydu.

Türkiye tarafından, Ermeni sorununun çözümlenmesi amacıyla 1915-1923 yıllarında yapılan Ermeni soykırımının tanınması Ermeni milleti için prensip anlam taşımakladır.


Soykırım olayının tanınmasıyla; Ermeni milletinin toprak taleplerinin ve uğratılan zarar tazminatının tanınması konuları ortaya çıkmaktadır.

Almanya
İlköğretim Yardımcı Yayını Coğrafya Atlasında;
Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi “Armanisches Hochland” (Ermeni Dağlık Alanı) olarak gösterilmiş

Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin bir kısmı “kürdistan” olarak gösterilmiş,
Haritanın Kıbrıs’ı gösteren kısmında “Türkiye tarafından işgal edilmiştir.” yazmaktadır.


İlköğretim Coğrafya Kitabında;
Bir halk milliyeti için savaşıyor (Kürtler).
5000 yıldır yaşadıkları bölgede Osmanlı ve Perslerin değirmen taşları arasında kalmışlardır. 

Onların bölgesi Birinci Dünya Savaşı’nda birçok ülkeye paylaştırıldı. 
O ülkelerden hiçbiri Kürtlere bağımsızlık ya da dil özgürlüğü vermedi. 

Bölgede petrol olması durumu gerginleştiriyor. Kürtlerin bağımsızlığı hedefleyen tüm girişimleri Türkiye ve Irak tarafından çoğunlukla kanlı bir şekilde bastırılmıştır.

İlköğretim Coğrafya-Çevre Bilgisi Kitabında;
Kürtler 16-20 milyonluk bir topluluktur. Türkler bölgeye gelmeden önce de burada yaşıyorlardı. 
Toplam beş bölge ülkesinde yaşayan Kürtler devlet kurma arzusundadırlar. 

Türkiye ve Irak’ta, askerler ve Kürtler arasında silahlı çatışma olmaktadır. Türk Askerleri aileleri bölmekte, işkence yapmaktadır.

İlköğretim Tarih-Coğrafya Kitabında;
Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu Bölgesindeki bazı iller “kürdistan”
Karadeniz Bölgesi’ndeki Canik Dağları “Pontus Gebirge” (Pontus Dağları) olarak gösterilmiştir.


İlköğretim Coğrafya Kitabında;
Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi “Armanisches Hochland” (Ermeni Dağlık Alanı),
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin bir kısmı “kürdistan” olarak gösterilmiştir.

Kıbrıs’ı gösteren kısmında “Türkiye tarafından işgal edilmiştir.” yazmaktadır.

İlköğretim Coğrafya – Atlas Yardımcı Yayınında;
Haritada Türkiye-İran sınırı kürdistan olarak gösterilmiştir.

İlköğretim Tarih – Coğrafya Kitabında;
Ermenilerin Rus ordusunu desteklemesinden korkan Osmanlı İmparatorluğu onları göç ettirmeye başladı. 
Gerçekten de ulusal bağımsızlığı için mücadele eden Ermeniler vardı.

Göç oldukça kanlıydı; yüz binlerce Ermeni göç yolunda açlık ve yorgunluktan, kervanları soyan göçebelerin baskınlarından hayatlarını kaybettiler. 

Bu halkın ölüme terk edilmesi Talat Paşa Hükümetinin saf Türk ya da saf Müslüman Anadolu oluşturma hedefinin bir işaretiydi.

İlköğretim Tarih – Coğrafya Kitabında;
Ermenilerle ilgili: Türkler tarafından 1914-1918 yılları arasında soykırım yapılmıştır. Sevr’de garanti edilen bağımsız Ermenistan oluşturulamamıştır. 

Ermenilerin topraklarının büyük kısmı Türkiye’de kalmıştır.

İlköğretim Tarih Kitabında;
Kürtlerle İlgili: Türkiye’de resmi olarak Kürt yoktur, bunun yerine “Dağlı Türkler” vardır. Kürdistan Kürtlerin yaşadığı bölgedir. Burası Türkiye, İran, Irak tarafından paylaşılmıştır.

İlköğretim Hayat Bilgisi Kitabında;
Türkiye ile İlgili: 
Konuşulan resmi dil Türkçe ve Kürtçe’dir. 
Yönetim şekli 1982’den bu yana cumhuriyettir.

İlköğretim Tarih – Coğrafya Kitabında;
Kürtler, Türkiye ve Irak yönetimiyle çatışma içinde ve birçok insanlarını kaybetmiş durumdadırlar. 

Su sorunu çözülmeden bölgedeki Kürt probleminin de çözülmeyeceği ortadadır. 
Irak rejiminden kaçan Kürtlerden 6700 kişi Türk sınırında, kirli su ve buna bağlı hastalıklardan dolayı öldü.

Haritada: Halen Kürtlerin yaşadıkları bölgeler, Planlanmış kürdistan (Sevr’e göre), Bağımsız kürdistan cumhuriyeti (1946-1947) olarak gösterilmiştir.

İlköğretim Sosyal Bilgiler Kitabında;
Türkiye Cumhuriyeti milliyetçilik temelinde kurulmuştur. 
Ülkede yaşayan herkes kendini Türk hissetmeli ve Türkçe konuşmak zorundadır. 

Fakat özellikle Doğu Anadolu’da çeşitli halk grupları geleneksel yapılarını koruyarak yaşamaktadır ve Türk Devleti’ni yabancı görmektedirler. 

Birinci Dünya Savaşı galipleri Kürtlere kendi devletlerini kurma sözü vermişti.80’li yıllarda Kürdistan İşçi Partisi’nin bağımsızlık savaşı şiddetlendi. 
İki cephe arasında kalan Doğu Anadolu halkı bunun acısını çekti.

Türk Ordusu işkencecidir, savaşçıları, kadınları, çocukları öldürdü. Türk Ordusu iki binin üzerinde köyü tahrip etti. (!!!)

İlköğretim Coğrafya Kitabında;
Türkiye, bölgede yürüttüğü proje kapsamında (GAP) 21 baraj, 17 santralle her iki nehrin suyunu kendi ülkesine kullanacak. 

Birçok insan bu proje kapsamında yurtlarını terk edecek, iklim değişimi hastalıklara yol açacaktır. 
Kürtler Türk Hükümetinin baskısı altındadır, uzun zamandır bağımsızlık istekleri vardır.

İmla Klavuzunda;
Eşanlamı Karşılığı;
türken = Vortäuschhen Sahtecilik yapmak, aldatmak.

Sözlükte;
Eşanlamı Karşılığı;
Türk = Manöver,Propaganda Manevra, abartma.


Werbung;
türken = Vortäuschhen Sahtecilik yapma, aldatma.
Türken Bauen = Vortäuschhen Sahtecilik yapmak.

İlköğretim Coğrafya Kitabında;
İtalyanlar, Türkler ve Yunanlılar olmasaydı bizim ülkemiz ne yapardı? 
Kim bizim çöpümüzü toplar, caddelerimizi süpürür; büroları, hastaneleri, devlet dairelerini temizlerdi.

İlköğretim Sosyal Bilgiler Kitabında;
İstiklal Marşı sırasında gülmek yasaktır.
Sınıflar kalabalık ve öğrencilere temizlik kontrolü (tırnak, mendil) yapılmaktadır.

Öğretmeler öğrencileri dövüyor.
Okullarda ezberci eğitim yapılmaktadır.


Sultan yerine gelen general tek eşli
Eskiden erkekler dört kadınla evlenebiliyorlardı.

İlköğretim Tarih Kitabında;
Tarih dersi müfredatının “Savaş-Teknik-Sivil Halk” bölümünde
Kapsanması mecburi olan konular içerisinde “İnsanlıktan Uzaklaşma” başlığı altında verilen “Savaşlardaki Dejenarasyon, Etnik Ayrımcılık, Toplu Katliam ve Soykırım” konusuna, sözde Küçük Asya’da (Anadolu’da) Ermeni nüfusuna yapılanlar soykırıma örnek olarak gösterilmiştir. 

Görsel öğrenme metodları olarak da mezarlıklar ve soykırım anıtlarının kullanılabileceği belirtilmiştir.

A.B.D.
Öğretmen Eğitimi Tarih – Sosyal Bilimler Kitabında;
1894-1896 yılları arasında Sultan Abdülhamit 100 binden fazla Ermeniyi katletti.
Ermeniler Türklerin yayılmacı Pantürkizm planının önünde engeldi. 
Bu nedenle Türk yöneticiler onlardan kurtulmaya karar verdiler.

Ermeni Soykırımı Nasıl Gerçekleştirildi?
Türk Ordusundaki Ermeni askerlerin silahları alındı
Zor işler verildi ve daha sonra öldürüldü. Ermenilerin eğitim, siyaset, din ve kültür liderleri tutuklandı ve öldürüldü.

İmparatorluk dahilinde yerel yetkililere, Ermeni nüfusa karşı nefret uyandırmalarını emreden talimatlar gönderildi.

Kadın, çocuk ve yaşlılar tehcir bahanesiyle çöle ölüm yürüyüşüne gönderildi. 
Ermeni nüfusun bütün mallarına ve zenginliklerine Türkler el koydu.

Bazı durumlarda, eğer Ermeniler Hristiyanlığı reddedip İslamı kabul eder ve Türk olduklarını söylerlerse hayatlarını kurtarabiliyorlardı. 
Ermeni soykırımının amacı Osmanlı İmparatorluğunun içindeki Ermenileri yok etmekti.

Ermeni soykırımı Yahudi soykırımının öncüsüdür.

1909 yılında Kilikya bölgesinde 30 bin Ermeni katledildi. 1915-1922 yılları arasında 1.5 milyon Ermeni öldürüldü; 500 bini de sürgüne gönderildi.

Tehcir sırasında savunmasız kadınlar ve çocuklar Suriye Çöllerinde haftalarca yürümeye zorlandı
Tecavüz ve işkenceye maruz kaldı. 
Binlercesi zorla Türk ve Kürt evlerinde ve haremlerinde alıkonuldu.

Aşağıdaki bilgilerin ışığında diğer soykırım örneklerini tanımlayınız.
Osmanlı İmparatorluğu liderleri tarafından Ermenilere.


SSCB’de Stalin tarafından köylülere, memurlara ve askerlere.
Kamboçya’da Pol Pot yönetimi tarafından halka.
Ruanda’da Hutular tarafından Tutsi azınlığa yapılan.

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi
İlköğretim Okuma Kitabında;
“Harap Bir Köy” adlı okuma parçasında
Köyün 1974 yılında Türkler tarafından harabeye çevrildiği anlatılmaktadır. 

Parçada köy halkının her şeyi bırakarak köyü terk ettiği dramatize edilerek resimli bir şekilde anlatılıyor.

Kuzey Kıbrıs Yunanlıları Türk Ordusu tarafında evlerini terk etmek ve adanın özgür bölgelerine göç etmek zorunda bırakıldılar. 

Parçada; kuzeyde bıraktığı evi ziyarete giden ailenin büyük kızı dönüşte iki salyangoz getirir. 

Evin küçük kızı salyangozları görünce gözleri dolar: “Evlerini sırtlarında taşıyorlar, keşke ben de aynısını yapabilseydim.”

“Göç” başlıklı yazıda, Türkiye Cumhuriyetinin ilk yıllarında yaşanan nüfus mübadelesinde Yunanlıların evlerini, topraklarını satıp göç ettikleri konusu trajik bir şekilde anlatılmaktadır.

Yazıda, Mihalis KASİALOS adlı bir halk sanatçısının (ressam) 1973’te Paşaköy’de inşa ettirdiği ve duvarlarını dillere destan bir şekilde kendi elleri ile resmettiği kilise anlatılmaktadır. 

Yazının devamında 1974 ağustosunda Türk Askerlerinin köye girip birçok masum kişi ile birlikte yaşlı KASİALOS’u da öldürerek etrafa zarar verdiklerinden bahsedilmektedir. 

Sonunda ise yaşlı KASİALOS ölmüş olsa bile resimlerinin ölümsüz bir şekilde orada kalacağından söz edilmektedir.

1821 ayaklanmasını anlatan yazıda
Sakız Adası’nın Türkler tarafından yerle bir edildiği, köy ve şehirlerin yakıldığı; kadın, çocuk ve ihtiyarların boğazlandığı, genç kızların ise yine Türkler tarafından köle pazarında satıldığı anlatılmaktadır.

İzmir’in Türklerin eline geçmesi ve devamında yaşanan nüfus mübadelesinin trajik bir şekilde anlatıldığı yazı
İzmir’in alevler içinde kaldığı
Yunanlı nüfusun canlarını kurtarmak için küçük sandallara dolup denize açıldığı görüntüsü yaratılan bir resimle desteklenmiştir.

Hikayede EOKA’cı Grivas’ın da lakap olarak aldığı efsanevi Diğenis AKRİTAS’ın Beşparmaklar ile öyküsü anlatılmaktadır. 

Beşparmaklar’ın ilk çağlardan beri Helenlere ait olduğunu vurgulanmaktadır. 
Öykü ilk çağ dönemine ait olmasına rağmen konu Türklere getirilmekte ve Eflaklı bir Yunan çocuğun nöbet yerine giderken Türk-Arap korsanların Kıbrısa saldırdıkları ve adanın yeşil kıyılarının kızıl kana bulandığı anlatılmaktadır. 

Nöbetçi çocuğun, arkadaşlarına, kardeşlerine kılıçlarını kuşanıp Türkler ve Araplara karşı savaşmaya çağırdığı bir kahramanlık öyküsü olarak anlatılmaktadır.

“Türk İşgali” adlı şiirde Barış Harekatı dramatize edilerek anlatılmaktadır.

İlköğretim Din Bilgisi Kitabında;
“Ben Hristiyan doğdum, Hristiyanım, Hristiyan öleceğim.”
Bu sözlerden sonra Türkler onu zindana attılar ve birkaç gün sonra yaşamı tüyler ürpertici bir şekilde sona erdi..


İlköğretim Tarih Kitabında;
"Seni ilk oğluna ağlamak zorunda bıraktığım için ağlama, umutsuzlanma anneciğim. Eğer bunca anneler ağlıyorsa bunun suçlusu Türklerdir.

Bana süt içirip büyüttüğün kulübemize bir Türkün efendi olmasına kalbim dayanamıyor, tahammül edemiyorum.
Bunu sen de biliyorsun anne. " Bu kitabın tamamı Türk düşmanlığı içermektedir.

İlköğretim Okuma Kitabında;
“Kıbrıs’da”, “Kıbrıslı Çocuk”, “Vatan” ve “Bölünmüş Vatanımız Hakkında Küçük Çocuğun Merakı” adlı şiirlerde ,ilkokullarda ,Kıbrıs’ın bölünmüş olduğu ve yeniden birleşmesi için dileklerde bulundukları, geride (kuzeyde) bıraktıkları yerlere ve evlerine dönmek istedikleri, Türklerin Güzelyurt ve Maraş’ı harabeye çevirdiği gibi konular işlenmektedir.

Eftihia Teyze, Erenköy’ün Yalusa Köyü’nde ailesiyle birlikte mutlu bir hayat sürüyordu. İnsanlar ister Yunan olsun isterse Türk olsun herkese yardım ediyordu. 
Fakat 1974 yazında kötü olay ansızın gelişti. 

Oğlu Aleksandros, onun karısı Avgi ve çocukları ile birlikte esir oldu. 
Aleksandros Kıbrıslı Türkler tarafından bir soruşturma için tutuklandı. O günden beri hiç kimse kendisini görmedi, kayıp.

İlköğretim Coğrafya Kitabında;
“Türkler 1974 Temmuzunda Kıbrıs’a askeri çıkarma yaptılar. 
200 bin Rum zorla evlerinden atıldı ve kendi vatanlarında göçmen oldu. 

Birçoğu Türkiye’deki hapishanelere götürüldü. 
Bu kişilerden 1619’u halen kayıptır. 

Bu kişilerin aileleri, yakınlarının akibetlerinin belirlenmesi için o zamandan itibaren süregelen bir mücadele başlatmışlardır. 
Türk işgali altında bulunan topraklarda, 1974’te 20 bin mahsur insan kalmıştır. 

Türkler bu kişileri, yavaş yavaş oradan gitmeye mecbur etmişlerdir. 
Bu kişilerin sayıları devamlı azalmaktadır. 1

994’te bu kişilerin sayısı 900’ü geçmiyordu.
” Parçanın sonunda, parça içerisinde geçen rakamlarla ilgili sorular sorulmaktadır. Örneğin: “Kıbrıs’a Türk işgali ...... Temmuz’unda yapılmıştır.”

İlköğretim Din Bilgisi Kitabında;
Türk döneminde Kıbrıs Kilisesinin varoluş mücadelesi verdiğinden bahsederek Türklere “barbarlar” diye hitap etmektedir. 

Kıbrıs Kilisesini Nuh’un Gemisi’ne benzetmektedir. 
1821’de Türklerin Rum papazları katlettiği, 1974 Yılında Kıbrıs’ı işgal ettikleri belirtilmektedir.

İlköğretim Sosyal Ahlak Dersi Kitabında;
Karikatürize edilmiş haritada, Kıbrıs; üzerinden kan damlayan dikenli tellerle ikiye bölünmüş ve kuzey tarafının üzerinde Türk bayrağı bulunan bir asker botu ile ezilmekte. Altındaki açıklamada:

“Kıbrıs devletinin toprak bütünlüğü ve bağımsızlığı 1974’teki Türk işgali ile açık bir şekilde ihlal edilmiştir. 
Haritada Kuzey ve Güney sınırları gösteriliyor. 
Haritanın üstüne “ Unutmuyoruz” diye büyük bir başlık atılmış, altındaki açıklamada ise: “İşgal Bölgesi %36.4, 3 bin ölü, 1619 kayıp ve 824 esir.”

Özet:
Bunları öğrenip büyüyen nesillerden ne bekliyoruz
Zavallıcıklar kendilerini “3 BOYUTLU KORKU FİLMİNDE” sanıyorlar !

Ders kitaplarının iyice araştırılarak yazılmış olması ve hatalardan uzak olması beklenir. 

Ama bu hiç de öyle değildir. 
Bu kadar doğruluğu şüpheli, ama ortak tarihteki bu bölücü konular farklı uluslara bağlı çocuklar arasında, düşmanlığa ve kine yol açmaktadır. 

Suçların aşırı gösterimi ve ırklar arası şiddet
Hiç bir pedagojiye hizmet etmez
İyi bir ders kitabının desteklemesi gereken güven ve dürüstlüğü baltalar.

Şimdi de bizim ders kitaplarımıza yapılan bazı müdahaleleri görelim:
-İnkilap Tarihi ve Atatürkçülük kitabında yapılan önemli değişikliklerden biri de 
Ermeni iddialarıyla ilgili. 

Eski kitaptaki 'Sorun Neden Ermeniler' konu başlığı
Yeni kitapta, 'Türk-Ermeni İlişkileri' olarak değiştirildi.

Yeni kitaba
"1915 olayları hakkındaki Ermeni iddiaları uluslararası kamuoyunda zaman zaman gündeme gelmektedir. 
Arşivlerimizde konuyla ilgili çok sayıda yazılı ve görsel eser de vardır. 

Bu eser ve belgeler Ermeni iddialarının doğru olmadığını ortaya koymaktadır. 
Türkiye Cumhuriyeti konuyla ilgili olarak arşivlerini araştırmacılara açmıştır" ifadeleri eklendi.

Diğer yandan önceki kitapta olmayan
"Aslında asırlarca Anadolu'da Müslüman ahali ile birlikte barış ve huzur içerisinde yaşamış olan Ermeniler'in önemli bir kısmı bu olan biteni onaylamıyordu. 

Ne var ki , Ermeni komitalarının yaptıklarına karşı çıkan Ermeniler de bu komitalar tarafından cezalandırılıyordu" ifadeleri de yer aldı.

1990'lı yılların önemli olayları'nın anlatıldığı 7'nci ünitede yapılan değişiklik. 
Eski kitabın 201'inci sayfasında terör örgütü lideri Abdullah Öcalan'ın yakalanması için

1990'lı yılların en önemli olaylardan biri de Suriye'de saklanan bölücü örgüt başının 1999'da Kenya'da yakalanarak Türkiye'ye getirilmesidir" deniyordu. 
Çıkarıldı. 

Öcalan'ın yakalanmasına hiç değinilmedi. 
Türkiye'nin Suriye ile yakınlaşmasının bir sonucu olarak yorumlanıyor. 

İki ülkenin karşılıklı olarak vizeleri kaldırılmasıyla başlayan iyi ilişkilerin, kitapta geçen 'Suriye tarafından saklanan' ifadesiyle zedelenmemesinin amaçlandığı söyleniyor.

2012 yılında Bayramlara, Atatürk İnkilap ve İlkelerine, Atatürk Köşesine, Andımıza, Gençliğe Hitabeye ve 4+4+4 eğitim sistemiyle Milli Eğitime darbe vurulmuştur.

Yapılacaklar :
Milli eğitim sistemimizde hoşlarına gitmeyen olayları kendi çıkarları yüzünden çıkarttılar
Yine kendi çıkarları doğrultusunda tarih yazıp koydular. 

Milli birliğimiz ve gelecek nesillerimiz için
Tc eğitim kurumumuzdan yabancıların çıkartılması ve en kısa zamanda “millileştirilmesi” gerek. 
(1950’li yıllarda ,4 amerikalı ile 4 türk çalışır, anlaşmazlık durumunda amerika ‘nın büyükelçisi de olaya müdahale ettirilir..!)

Dünyada bu “sözde soykırımın” , aslında bunun bir soykırım olmadığını ve bu yüzden de hiç bir şekilde inkar sayılamıyacağını ve gerçekleri tüm dünyaya duyurmak için eyleme geçilmesi gerekiyor. 

Çünkü bu yapılmazsa hayali soykırımlar olan pontus, kürt, süryani sırada bekliyor. Hatta ileri gidip yunan bile diyebilirler.

Dik duruş , doğru duruş, bizim boynumuz bükük değildir.


Yorumlar

  1. Türklere karşı ön yargısı ve düşmanlığı olmayan insanlar genellikle
    Asya-Pasifik, Afrika ve Latin Amerika kökenli

    Bizimle pek tarihi bağları olmayan
    Olumsuz bir geçmiş yaşamamış insanlar.
    (Trabzon Ceyda Kayacan)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ceyda Hocam. Bu Tespittinize katılıyorum. 🙏 🍃🍀🌱🌴🌿🥦🌳🎋

      Sil
  2. Osmanlı döneminde -tıpkı İngilizlerin “sömürgelerimize medeniyet getirdik” dediği gibi
    Gittiğimiz her yere imaret, altyapı getirdik

    Dillerini, kanunlarını değiştirmedik, özgürlüklere izin verdik. demiyor muyuz?

    Bazen Balkanlardan devşirilen genç Hıristiyanların dramatik hikayelerini
    Özellikle ailelerinden kopartıp asker olarak

    Yeniçeri Ocağı’na gönderilmeleri hala anlatılıyor.
    (Edirne Hasan Kale)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hasan Hocam, Devşirme hikayelerini çok var, hepsi de aileden ayrılmış çocukların acıları içerir.
      Aileleri bile kendiler gibi yolsun olmasın
      Çocukları bir şey olsun diye verdiklerine bile çarpıtarak yazılmış binlerce hikayeler var

      Sil
  3. Her fırsatta dikkatimize sunulan Ermeni soykırımı iddiaları, Kürt sorunu, Kıbrıs’taki çıkmaz, Süryaniler, Hatay sorunu geçmişten günümüze süregelen köklü sorunlarını kızdırıp, kızdırıp önümüze koyuyorlar
    (Kütahya Balkoç Eraslan)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Balkoç Hocam, Bunu daha yüzlerce yıl önümüze sunacaklar gibi

      Sil
  4. Türk düşmanlığının kökleri Haçlı Seferlerine kadar dayanır.
    Selçukluların Anadolu'yu fethi ve bunu takip eden Bizans'ın umutsuz durumu Papa II. Urban'ı bütün Hristiyan dünyasını Türklere karşı bir savaşa çağırmasına yol açmıştır.

    Avrupa ülkelerinin hemen hepsinden insanlar katıldı
    Tabii katılan savaşçıların %80 ı Türkler ile savaşta öldüler
    Bu da bizimle sınır komşusu olmayan halklarda
    Türkler e karşı nefret gelişti

    Zaten Atilla dan dolayı çok sıkıntı çekmiş halklar bir daha Türkleri duyar oldular
    (Kars Tuğalp Erge)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tuğalp Hocam Savaşlar her zaman düşmanlıklar doğurmuştur.

      Sil
  5. 1400'lerin ortalarında Türklere karşı özel olarak Avrupa'nın her yerinde
    Katolik dini törenler düzenlenmiştir

    Bu dini törenlerde verilen mesaj Türklere karşı bir zaferin sadece Tanrı'nın yardımıyla kazanılabileceği ve bu yüzden Hristiyan aleminin Türklerin zalimliğine karşı direncini yitirmemesi gerektiğidir.

    Viyana piskoposu Johann Faber (1478 - 1541) bu ön yargı ile ilgili şöyle demiştir:
    - Dünyada yaş ve cinsiyet ayırımı yapmadan çocuk yaşlı herkesi kesen, hatta ana rahmindeki bebeği bile katleden Türkler kadar acımasız ve kaba bir ırk yoktur.
    (Rize Şadi Kuşku)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şadi Hocam. Zaten Kitaplardan önce din adamlarının vaizleri ve kırşkırtmaları ile halklar birbirine düşman oluyorlar

      Sil
  6. 16. yüzyılda konuyla alakalı tüm Avrupa'da 2500 civarında (1000'den fazlası Almanya'da) kitap basılmıştır.
    Bu kitaplarda özellikle "kana susamış Türk" imajı yerleştirilmeye çalışılmıştır.
    (Bolu Serhan Yıldız)

    YanıtlaSil
  7. Bu dönemde Osmanlılar, Balkanları fethetmiş ve Viyana’yı kuşatmıştı.
    Bu nedenle Avrupa'da Osmanlılara karşı büyük bir korku vardı.

    Martin Luther'in yakın arkadaşı ve Protestanlığın en önemli isimlerinden olan Philipp Melanchthon
    Türklerin "Kızıl Yahudiler" olduğunu iddia etmiştir.
    Buna dayanak olarak Türklerde ve Yahudilerde ortak olan erkek çocukları sünnet ettirme

    Diğer ortak âdet ve görenekleri göstermiştir.
    Kızıl benzetmesini de Türklerin âdeta bir kan tazısı gibi katleden ve savaşan bir millet olmasına bağlamıştır.
    (Giresun Raif Atik)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Raif Hocam. Halklar arasında düşmanlıklarını en çok din adamları körüklüyor ve çıkarıyorlar.
      Yalnızca bizlerde değil

      Avrupada Otuz Yıl Savaşı ya da Otuz Yıl Savaşları
      Çoğunlukla Kutsal Roma İmparatorluğu'nun sınırları içerisinde 1618'den 1648'e kadar sürmüştür.

      Avrupa tarihinin en yıkıcı savaşlarından birisi olan savaş sonucunda tahminen

      4,5 ila 8 milyon arasında insan ölmüştür ve Almanya'nın bazı bölgelerinde %50'nin üzerinde nüfus düşüşü olmuştu

      Sil
  8. Bazı ilahiyatçılara göre
    Türk kelimesi "torquere"den ("torture", işkence) gelmektedir

    Bir diğer popüler teoriye göre Türkler
    Zalim bir ırk kabul edilen İskitlerle aynı ırktandır derler
    (Aksaray Orun Doğan)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Orun Hocam, Bu Teori, ben katılmıyorum bu görüşe

      Sil
  9. Avrupa'da Türklere karşı bu olumsuz imajın sorumlusu biraz da
    Kurt-Türk hikâyeleridir.

    Bu hikâyelerde Kurt-Türk karışımı, insan yiyen, yarı insan (Türk) yarı kurt
    Kurt kafası ve kuyruğu olan gerisi insan biçiminde bir yaratığın varlığı iddia edilir.

    Askerî güç ve acımasızlık
    Türklerin kökeni hakkında yapılan bu iddialarda defalarca tekrar eden bir özelliktir.
    (Trabzon Şeref Yaman)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şeref Hocam. Bu ne kadar doğru bilmiyorum. Bunun ilgili hiç bir makale okumadım

      Sil
  10. 19. yüzyıl sonlarında William Gladstone Türkofobiyi
    Britanya politikasında Osmanlı İmparatorluğu'na karşı bir politika değişikliği olarak ortaya atmıştır.

    Gladstone, Osmanlı yönetimindeki Bulgarlar hakkında 5 Eylül 1876 tarihinde basılan, Bulgarian Horrors and the Question of the East başlıklı 64 sayfalık bir broşür kaleme aldı

    Türklerin dünyadan tasfiye edilmesi gerekliliğini anlattı.

    Gladstone'a göre Türkler
    "insanlığın dev bir insanlık dışı örneği"dir.

    "Türk hükûmeti" olarak adlandırdığı Osmanlı hükûmeti için ise
    "Hiçbir hükûmetin işlemediği kadar günah işlemiş
    Hiçbir hükûmet onun kadar günahkârlığa saplanmamış
    Hiçbiri onun kadar değişime kapalı olmamıştır" demiştir.
    (İst. Tan Öner)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tan Hocam. Daha bilmediğimiz binlerce kitaplar vardır
      %99 undan haberimiz bile yoktur

      Sil
  11. İsveç'te geçmişte
    Türkler Hristiyanlığın ana düşmanı olarak gösterilirdi.

    Buna örnek olarak Erland Dryselius tarafından yazılan
    1694’te basılan Luna Turcica eller Turkeske måne, anwissjandes lika som uti en spegel det Mahometiske vanskelige regementet, fördelter uti fyra qvarter eller böcker ("Muhammed’in dört parçaya ve kitaba bölünmüş olan tehlikeli kanununu ayna gibi yansıtan Türk hilali") adlı kitap verilebilir.

    Dînî törenlerde
    Türklerin fethettikleri yerleri nasıl sistematik olarak yakıp yıktığı, acımasızlıkları ve kana susamışlıkları hakkında vaazlar verilirdi.

    İsveç'te 1795 yılında yazılan ve okullarda okutulan bir kitapta
    İslam "Büyük düzenbaz Muhammed tarafından uydurulan, günümüzde Türklerin tamamen kabul ettiği sahte din" olarak tarif edilmişti.
    (Yozgat Bekir Yalçınkaya)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İşte bundan dolayı torunları bize her konuda düşmanlar.
      En çok PKK ya maddi destek veren Ülke olmasının sebebi de
      Tarihten gelen ön şartlanma olsa gerek

      Sil
  12. Osmanlı zamanında Avusturya'ya kadar varmışız
    Anadoluyu almış Türkleştirmişiz

    Avrupa Hun'da Fransa ile komşu olmuşuz
    Yani Tüm Avrupa ile savaşmışız ve haraça bağlamışız
    (İst. Cangül Öğüt)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tarihte güç toplayan tüm ülkeler bunu yapmış
      O zamanlar bu şekilde tarih işliyor idi

      Güçlü ülkeler
      Çevresindeki ülkeleri vergiye bağlıyordu

      Güçlü olmak için ordu lazım
      Ordu demek en çok para harcıyan demek idi

      Sil
  13. Tarihte kafalarına vura vura yönettiğimiz için değil tabi ki

    Avrupaya giden Türklerin davranış biçimleri

    Bunda etkili olmuş olabilir mi ne dersin?
    (Ank. Hale Gündüz)

    YanıtlaSil
  14. Osmanlı devletinin uzun süre hakim kalmasından dolayı (İzmir Mavisu Kızıl)

    YanıtlaSil
  15. Kim demiş sevmediğini!
    Onlara medeniyeti biz öğrettik

    YanıtlaSil
  16. Neden sevsinler?
    Bence soru bu olmalı idi

    YanıtlaSil
  17. II. Cihan Harbi’nden evvel Nazilerden kaçıp Türkiye’ye sığınan akademisyenlerden biri de iktisatçı Fritz Neumark’tır.
    1933-1952 tarihleri arasında İstanbul Üniversitesi İktisat ve Hukuk fakültelerinde hocalık yaptı.

    Hatıralarını yazmıştır.
    Bu vazifesi esnasında bir ders yılı sonuna doğru bir kısım talebeleriyle Boğaz gezisine çıkan Neumark’a talebelerden biri “Avrupalılar bizi neden sevmez hocam” diye sorar.

    Hoca, “Çok samimi olarak itiraf edeyim ki, Avrupalı, Türkleri sevmez ve sevmesi de mümkün değildir.
    Asırlardır kilisenin yürüttüğü Türk ve İslam düşmanlığı Hristiyanların hücrelerine sinmiştir” diyer
    (İst. Naz Biçer)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Naz Hocam. Fritz hocamız çok net ve öz anlatmış

      Sil
  18. Türklere karşı ön yargısı ve düşmanlığı olmayan insanlar genellikle
    Asya-Pasifik, Afrika ve Latin Amerika kökenli

    Bizimle pek tarihi bağları olmayan
    Olumsuz bir geçmiş yaşamamış insanlar.
    (Trabzon Ceyda Kayacan)

    YanıtlaSil
  19. Tarık'cığım, önemli bir konuya parmak basmışsın, eline sağlık
    Ama çok uzun bir yazı olmuş.

    Çok tartışmalı konular.
    Bizde de yapılıyor bu tarz hamasi, beyin yıkamaya yönelik eğitim.
    Ülkelerin genel tutumu böyle ne yazık ki.

    Anlatılanlar içerisinde doğrular da var yalanlar da.
    Biz de sütten çıkmış ak kaşık değiliz.
    Anlatılanların bir kısmını yapmışız ve hala da yapıyoruz.

    Maalesef her ülkedeki iktidarlar hamasi yöntemlerle iktidarlarını sürdürmeye çalışıyorlar.
    Bu hep böyle idi ve değişmesi de çok zor.
    (Ank. Erkan Er.)

    YanıtlaSil
  20. Bu ülkeler hep aynı ve aynı kafada.
    Ama değişen biziz.

    Mustafa Kemal hayatta iken dünyanın saygı duyduğu bir ülkeydik.
    Ölümünden sonra yaşananları göz önüne alınca, ülkenin kimliğini, duruşunu, saygınlığını önce biz bozmuşuz.
    Göğsümüzü gere gere, ülkemizi temsil eden yönetimi savunamıyoruz.

    Okul kitaplarında yer alan fotoğraflar ve yazıların inkar edilmesi durumu değiştirmez.
    O dönemde bizim çocuklarımız da aynı durumdaydı.

    Dünyanın bir çok yerinde savaşlar, benzer katliamlar vs olmuştur.
    Ancak “soykırım” tabiri, 20. yüzyılda özellikle Yahudi soykırımı sonrası kabul edilen ve savaşta suç hale gelmiştir.
    (Mersin Sacid Ak.)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hayatta Dört Aşamalı Bir "SİLİNME" Süreci Vardır

Bugün Aziz Nesin (20.12.1915 - 06.07.1995) _ Anmak ve Bay Düdük Kitabından _ Kısa Bir Öykü _ Uçuruma Gidiyoruz

Ben Bu Yaşıma Kadar Çok Şeyler Yaşadım Ama Yanlışlıkla Arka Balkonun Işığını Açık Unuttum. Uyuduktan Sonra Işıkları İçimden Söndürdüm

Kimsenin Çayını İçmeyin Çocuklar

Defne

Babaların, Bizim Bu Küçük Şeylerde, Uyarmaları Hoşumuza Gitmiyor Olabilir. Fakat?

Unutulmaz Film Sahneleri ve Müzikleri _ 02

Bugün Hayatınızı Kolaylaştıran Çoğu Şeyleri 29 Ekim 1927 Çekilen Fotoğraftaki İnsanlara Borçluyuz

Yaşadığınız İlin Adının Nereden Geldiğini Merak Ediyor İseniz?

Hayattan 003 Kısa Öykü ve Öğüt _ O Gün, Benim Onurumu Kurtardınız.