Bonhoeffer’ın Aptallık ( Cahillik) Teorisi


Aptalların 
Kötülerden daha tehlikeli olduğunu savunan
Nazi karşıtı bir ilahiyat doktoru ve papaz
Ünlü bir Alman psikiyatristin oğlu


Berlin ve New York’ta üniversite eğitimi görüyor
Dietrich Bonhoeffer, Alman Lüteryan teologdur

Bonhoeffer, kendisi rejime, özellikle de Antisemitizme karşı çıkması ile tanınır

Nisan 1943’te Gestapo tarafından tutuklanıyor
Bir buçuk yıl Tegel hapishanesinde ve daha sonra transfer edildiği Flossenbürg toplama kampında hapsediliyor.

Bonhoeffer hapisteyken
Şairler ve düşünürlerden oluşan bir ülkesinin nasıl bir korkaklar
Düzenbazlar ve suçlular kolektifine dönüştüğünü düşünmeye başladı. 

Sonunda, sorunun kökeninin kötülük değil
Aptallık olduğu sonucuna vardı.

Bir düşmana karşı savaşabiliriz. 
Ama aptallığa karşı savaşamayız. 

Aptallık topluma en büyük zararı verir. 
Kişi kötülüğe karşı protesto edebilir
Güç kullanarak kötülük önlenebilir ancak aptallığa karşı savunmasızız.

Aptal (daha doğrusu cahil) kişilere kanıt göstermenin anlamı olmaz. 

Bu kişiler kolayca saldırgan hale gelebilirler. 
Aptal bir insanın ön yargısıyla çelişen gerçeklere inanılması gerekmez. 

Bu fikirleri çürütemediklerinde önemsiz ve rastlantısal diye bir kenara itilirler. 
Bütün bunlarda, aptal kişi kendinden memnundur

Kolayca sinirlendiğinden, saldırıya geçerek tehlikeli hale gelir.

Bu nedenle
Aptal bir insanla uğraşırken kötü niyetli biriyle olduğundan daha dikkatli olunması gerekir. 

Aptallıktan nasıl kurtulacağımızı bilmek istiyorsak
Onun doğasını anlamaya çalışmalıyız. 

Kesin olan şu ki
Aptallık özünde entelektüel bir kusur değil
Ahlaki bir kusurdur.

Entelektüel olarak dikkat çekecek derecede çevik ama aptal olan insanlar olduğu gibi, entelektüel olarak son derece sönük ama kesinlikle aptal ya da cahil diye tanımlayamayacağımız insanlar da vardır. 

Yani aptallık doğuştan gelen bir kusur değildir. 
Süreç içinde bazı insanlar aptal olmayı ya da cahil kalmayı tercih eder. 

İnsanlar ile ilgili bu sorun grup halindeki bireylerde daha çok rastlanır. 
Bu nedenle aptallık psikolojik olmaktan çok sosyolojik bir sorundur.

Burada iş başında olan süreç
Zeka gibi belirli insani yetilerin birden bire ortadan kaybolması değildir. 

Bunun yerine
Yükselen gücün ezici etkisi altında kalan bu insanların düşünme yetileri bir biçimde ellerinden alınmaya başlar. 

Onunla sohbet etmeye kalkarsanız onu bir kişi olarak değil
Onu ele geçiren sloganlar ve benzeri şeyler bütünü olarak görürsünüz.

Bu nedenle düşünce sistematiği bozulmuş bu kişiler ile tartışmak yararsızdır. 
Çünkü söyledikleri argümanlar kendilerine ezberletildiği için fikir içermez. 
Sonucunda bu kişi her türlü kötülüğü de yapabilir. 
Ancak yaptığı şeyin temelinde bir kötülük olduğunun farkında varmayacaktır.

Bu kişilerin tek kurtuluşu içlerinden gelerek yani isteyerek özgürleşmeleridir. 
Ancak bu aptallığın üstesinden gelebilir. 

Ancak çoğu durumda öncelikle kişinin bağlarından kurtulması gerekecektir. 
O zamana kadar bu tarz düşünen bir kişiyi ikna etmeye yönelik tüm girişimlerden vazgeçmeliyiz.

Dietrich Bonhoeffer’in “aptallığın teorisi” başlığı ile kaleme aldığı bu düşünceleri elbette yaşadığı dönem için elbette tehlikeliydi. 

Nitekim kendisi, 9 Nisan 1945’te şafak vakti Adolf Hitler’e karşı bir komploya karıştığı için Flossenbürg toplama kampında
Birleşik Devletler askerlerinin kampı kurtarmasından sadece iki hafta önce asılarak idam edildi.

“Ahlaki bir toplumun nihai sınavı, çocuklarına nasıl bir dünya bıraktığıdır.” diye not düşecekti yazılarına. 

Tüm dünyada, gerçeğin çarpıtılmasıyla hipnotize edilmiş ve özgür düşünce yetilerini yitirmiş milyonlar, aptallaşmaya ve hayatlarımızı zindana çevirmeye devam ederken tek tesellimiz her şeye rağmen bu hayatlarda Bonhoeffer gibilerinin varlığıdır.


Bonhoeffer’ın Aptallığı Açıkladığı Mektubunun Tamamı;
Aptallık
İyilik karşısında kötülükten daha tehlikeli bir düşmandır. 
Kişi kötülüğe karşı çıkabilir
Onu ortaya dökebilir ve gerekirse güç kullanarak önleyebilir. 

Kötülük
İçinde her zaman kendi yıkımının tohumunu taşır;
O yüzden insanlarda en azından bir huzursuzluk duygusu bırakır. 

Oysa aptallığa karşı savunmasız durumdayız. 
Ne protestolar ne de güç kullanımı aptallığa karşı bir işe yaramaz;
Mantıklı gerekçelere kulak tıkanır. 
Gerçekler eğer kişinin ön yargılarıyla çelişiyorsa artık onlara inanılması gerekmez 

Bu tür durumlarda aptal kişi eleştirici hale bile gelir. 
Yok eğer reddedilmesi imkansız ise
Bu durumda gerçekler rastlantısalmış gibi önemsizleştirilir ve bir kenara itilir. 

Bütün bunlar olurken aptal kişi, kötü niyetli kişinin tam tersine, halinden tamamen memnundur; fakat kolayca sinirlenebildiği için saldırıya geçerek tehlikeli hale gelir. 

Bu nedenle, aptal bir insanla uğraşırken, kötü niyetli birine göre daha dikkatli olmak gerekir. Aptal bir insanı makul gerekçelerle asla tekrar ikna etmeye çalışmamalıyız, çünkü bu anlamsız ve tehlikelidir.

Eğer aptallığın üstesinden nasıl geleceğimizi bilmek istiyorsak, önce onun doğasını anlamaya çalışmalıyız.

Şurası bir gerçek ki aptallık özünde entelektüel bir kusur değil
insanlık kusurudur. 

Entelektüel olarak hayli sönük ve aptaldan öte bir şey olmayan insanlar olduğu gibi olağanüstü güçlü bir zekaya sahip ama ahmak olan insanlar da vardır. 
Bunu belirli durumlarda şaşırtıcı biçimlerde keşfederiz.

Genellikle aptallığın doğuştan gelen bir problem olduğu izlenimi egemen olsa da gerçekte insanlar belirli koşullar altında aptallaşırlar
Hatta daha doğrusu bunun olmasına izin verirler. 

Bu arada, kendilerini diğerlerinden izole eden veya yalnız yaşayan insanların
Bu kusuru, sosyalleşmeye meyilli veya zorunlu olan bireylerden ve gruplardan daha az sıklıkla sergilediklerini belirtelim. 

Öyle görünüyor ki aptallık belki de psikolojik olmaktan çok sosyolojik bir sorundur.

Tarihsel koşulların insanlar üzerindeki etkisinin özel bir biçimi, belirli dış koşulların psikolojik bir sonucu. 

Daha yakından gözlemlendiğinde, ister politik, ister dini nitelikte olsun, kamusal alandaki her esaslı güç yükselişinin, insanlığın büyük bir kısmına aptallık hastalığını bulaştırdığı ortaya çıkıyor. 

Burada sanki bir sosyolojik-psikolojik yasa var gibidir. 
Birinin gücü diğerinin aptallığına ihtiyaç duyar. 

Burada işleyen süreç, örneğin zeka gibi insanların belirli kapasitelerinin aniden körelmesi veya başarısız olması değildir. 

Burada daha çok, yükselen gücün ezici etkisi altında insanların bağımsız düşünme yetilerini kaybettikleri ve farkında olarak veya olmayarak ortaya çıkan koşullar karşısında özerk bir konum oluşturmaktan vazgeçtikleri görülüyor.

Aptal kişinin genellikle inatçı olması
Onun bağımsız olmadığı gerçeğine karşı bizi kör etmemelidir. 

Bu tür biriyle konuşurken
Sanki bir insanla değil
Onu ele geçirmiş olan sloganlar
Replikler ve benzerleriyle karşı karşıyaymışız gibi hissederiz. 

O bir büyü altındadır, kördür, kötüye kullanılır ve istismara uğrar. 
Böylece akılsız bir alet haline gelen aptal kişi her türlü kötülüğü yapabilecek ancak aynı zamanda yaptığının kötü olduğunu göremeyecek duruma gelecektir. 

İşte burası şeytani suistimal tehlikesinin pusuya yattığı yerdir
Çünkü bu, insanları bir kalemde yok edebilir.

İşte tam bu noktada, aptallığın üstesinden, öğretme ile (izahatla) değil yalnızca bir özgürleşme eylemiyle gelinebileceği oldukça açık hale geliyor. 

Burada, çoğu durumda gerçek bir içsel kurtuluşun ancak onun öncesinde bir dışsal kurtuluş olduğu zaman mümkün hale geleceği gerçeğini kabul etmeliyiz. 
O zamana kadar aptal insanı ikna etmeye yönelik tüm girişimlerden vazgeçmeliyiz.

Gelinen bu nokta, bu tür koşullar altında insanların gerçekte ne düşündüğünü bilme çabalarımızın neden boşuna olduğunu ve sorumluluk bilinciyle hareket eden kişi için bu sorunun neden bu kadar bağıntısız olduğunu açıklar. 

Tanrı korkusunun bilgeliğin başlangıcı olduğuna dair İncil ayeti
insanların Tanrının önünde sorumlu bir yaşam sürmeleri için içsel özgürleşmelerinin, aptallığın üstesinden gelmenin tek gerçek yolu olduğunu bildirir.

Fakat aptallık hakkındaki bu düşünceler
insanların çoğunluğunun her durumda aptal olduğunu düşünmemizin tamamen önüne geçtiği için bir teselli de sunar. 

Bu da gerçekte, iktidardakilerin, insanların içsel bağımsızlık ve bilgeliğinden çok aptallığından yararlanmayı bekleyip beklemeyeceğine bağlı olacaktır.

Yorumlar

  1. Adamlara bak, Cahilliğin Teorisini bile yazmışlar ya

    YanıtlaSil
  2. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın dediğimiz sürece, insanlar bunu her zaman yaşayacak

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnsanların kendileri zarar görmediği sürece duyarsız olmayı tercih ediyorlar

      Sil
  3. Dietrich Bonhoeffer, Hapishane düşünmüş yazmış. Normalde ne yazılması lazım. Hapisane kötü. Nazi kötü vs. Bunu değil. sorgulamış neden bunlar iktidara geldiklerini araştırıyor. İşte büyük adama demek böyle bir şeymiş.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Önce merak, sonra sorgulama ve netice böyle güzel teori çıkıyor

      Merak etmezsen
      Sorgulamazsan

      Hiç bir şey çıkmaz

      Sil
  4. Adam din okulundan mezun. Yazdığı yazıya bak ya, gel de hayran kalma

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sonradan diyoruz batı niye ilerliyor.
      Her yerde sorgulama ve araştırma var

      Sil
  5. Vallah bu Almanlar çok büyük millet
    Dünyanın yaşadığı 2 dünya savaşında tüm ülkesi taş üstüne taş kalmadı
    Ama tekrar ayağa kalktılar. Hiç savaşa girmemişler gibi ülkelerini dünyanın refah ülkeleri sınıfına getirdiler

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Anneler Günü İçin 3 Derleme

Kağıt Bardak ve Makam

Yaşam Trenimiz

Bilge ve Cahil

Sultan Abdülaziz’in Dişi Ağrımamış Olsa idi. Gezi Parkı Davası Olmayacaktı. Niye Aron Angel İlgisi Var ve Belediye Seçimi

Afrika Niye Önemli

Unutulmaz Film Sahneleri ve Müzikleri _ 2

Hayattan, Edebiyattan, Tarihten ve Filozoflar gibi Ünlü Kişilerin Sözler ve Videolar Serisi _ 040

Bazen Önüne Gelecek Çok Büyük Fırsatı, Aslında Fırsat Olmadığını Görebilen Kişi Olmak. Sizi Sony Yapabilir

Film Önerim _ Bitmeyen Sınav (12th Fail) _ Biyografi _ Hindistan _ 2023 _ İmdb 9,1