Karanlığın Ardından Yükselen Güneşe Bak _ Halil Cibran


Halil Cibran'ın "Bir Damla Yaş ve Bir Gülümseyiş" kitabından
Barış ve Aşk hakkında kısa bir öyküsü
Güzel sözlerini içeren bir videosu
Ozan adlı şiirini paylaşmak istedim


Tarık Başçıl  _  20 Temmuz 2024


Aşağıdaği oku Tıklayınız
İsterseniz büyütebilirsiniz


Fırtına
Önüne dikilen her şeye baş eğdirdikten sonra şiddetini azalttı. 

Işık artıklarından kırpılmış benzerlikleriyle yıldızlar göründü gökyüzünde. 

Ve karlar
Maddenin dinmeyen savaşını düşünüp durdu.

O sırada bir kız girdi odasına
Kendini yatağına atıp acıyla ağladı. 
Hıçkırıkları yükseldi
Kırılmış kalbi dile geldi 

Onu bana geri getir
Ah Tanrım
Çünkü gözyaşlarım kurudu artık. 

Onu bana geri gönder
Ey insan anlayışını aşan 
Bilge Ruh
Çünkü ruhum beni eziyor
Keder tutsak ediyor. 

Onu savaşın bilenmiş dişlerinden koru
Ölümün pençesinden kurtar
Güce kapılmış o narin gence acı.

Ah aşk
Fethet
Yen savaşı
O senin düşmanın. 

Sevdiğim insanı koru
Çünkü senin oğlun o. 

Git yanımdan
Ey Ölüm

Git ki
O beni görebilsin

Ya da gel al beni
Ona götür.

O anda içeriye başı sarılı bir genç girdi
Beyaz sargılarının üstünde kırmızı harflerle savaşın adı yazılıydı. 

Kızın yanına gidip
Onu gözyaşlarıyla ve gülümsemeyle selamladı. 

Ellerini tutup dudaklarına götürdü
İstekli bir aşk ve neşeli bir bekleyiş dolu sesiyle şöyle dedi:

Korkma
Çünkü senin ağlayışınla
Geri döndü o.
Sevin artık

Savaşın senden aldığını barış geri getirdi
Aç gözlülüğün yağmaladığını, yüce gönüllülük onardı. 

Kurut gözyaşlarını aşkım ve gülümse. 
Sağ dönüşüme şaşırma

Çünkü ölüm gelmeden önce
Aşk kaçırdı beni
Düşmanlarım görüp şaşırdılar

Evet, benim. 
Beni karanlık yörelerden senin güzelliğini
Barışın topraklarını ziyarete gelmiş bir hayalet zannetme. 

Korkma
Çünkü ben herkesin önünde
Aşkı savaşa olan zaferine tanıklık edeyim diye
Ateşten ve kılıçlardan kurtarılmış bir gerçeğim. 

Senin mutluluk masalına
Bir barış insanının önsöz olarak söylediği sözüm.

Bu sözlerle dili yoruldu
Konuşmasının yerini gözyaşları aldı. 

İki gönül ve sevinçle dolan ruhlar
Kaybettikleri parçalarını buldular. 

Ve sabah geldiğinde ikisi
Kırlarda durup Doğa'nın güzelliğine baktılar. 

Asker
Kısa bir sessizlikten sonra 
Doğu'ya doğru bakıp
Sevdiğine ded ki :

Karanlığın Ardından 
Yükselen Güneşe Bak



OZAN

Bir bağ
Bu dünya ile sonraki arasında;

Susayanlar için, bir tatlı su havuzu;
Bir dikili ağaç

Güzellik ırmağının kıyısında
Dileyen aç kalplere olgun meyveler sunan.

Umutla şakıyan bir kuş
Konuşmanın dallarında

Bedenleri duyarlılıkla dolduran ezgiler söyleyerek.
Yükselip cennetleri dolduran

Bir beyaz bulut gökyüzünde
Ve sonra cömertlik saçan Hayat'ın kırlarındaki çiçeklere.


Bir melek
Tanrılar'ın gönderdiği, insanlara tanrıların yollarını öğretsin diye.

Astarte'nin yağla doldurduğu
Karanlığa yenilmemiş

Işıması gizlenmemiş bir ışık
Apollo'dan saçılan.

Tek başına
Basitliği giyinmiş
Ve duyarlılıkla beslenmiş;

Doğa'nın koynuna oturmuş, yaratmayı öğrenirken
Ve ruhun inişini beklerken
Gecenin sessizliğine uyanmış.

Duygu bahçesine gönlünün tohumlarını ekmiş bir çiftçi
İnsanlar götürür ürününü
Toplanacağı ambara.

Ozan'dır o
İnsanların o yaşarken kulak vermedikleri

Ve ayrılınca dünyadan, kendi cennetine gideceğini bildikleri
İnsanların küçük bir gülüşü bile sakındığı şeyleri arayan O'dur;

Onun nefesleri yükselip, güzelliğin canlı hayaliyle gökkubeyi doldurur.
Oysa insanlar, ondan yiyeceği ve sığınağı sakınır.

Ne zamana kadar ey insan
Ey varlık, ne zamana kadar

Onur evleri kuracaksın onlara
Kanla yoğrulmuş topraktan

Ve sana barış ve rahatlık sunanlardan kaçınacaksın?
Ve baskı boyunduruğu altında boyun eğenleri ?

Ve unutacak mısın, günlerin görkemini görmen için
Karanlığa ışık saçanları?

Onlar ki sırlar içinde yaşarlar
Senin erişemeyeceğin o mutluluk ve keyifle.

Ve siz Ozanlar
Bu hayatın hayatları;

Fethettiniz yılları
İnsanların zalimliğine karşın

Ve bir defne dalı kazandınız
Aldatmanın dikenlerinden

Siz, gönüllerin üstünde bağımsızsınız,
Ve sonsuz olacak sizin krallığınız.

Halil Cibran Hayatı; 
Cibran Halil Cibran(6 Ocak 1883 - 10 Nisan 1931)
Lübnan asıllı Amerikalı ressam, şair ve filozof.

Cibran, 1883 yılında Osmanlı İmparatorluğu kontrolündekiC Cebel-i Lübnan Mutasarrıflığı'nda Maruni bir ailenin çocuğu olarak doğdu. 

Ailesi ve kardeşleriyle 1895'te ABD'ye göç etti. 
Annesi terzi olarak çalışırken Boston şehrinde bir okula başladı. 

Cibran'ın yaratıcılığını fark eden öğretmeni Cibran'ı fotoğrafçı ve yayıncı F. Holland Day'le tanıştırdı. 

Cibran, Beyrut'taki Collège de la Sagesse'e kaydolmak için on beş yaşında ailesi tarafından memleketine geri gönderildi.

1904'te, Cibran'ın çizimleri ilk kez Boston'daki Day's stüdyosunda sergilendi ve Arapça ilk kitabı 1905'te New York'ta yayımlandı. 

Cibran, yeni tanıştığı hayırsever Mary Haskell'in mali yardımıyla 1908'den 1910'a kadar Paris'te sanat okudu. 

Oradayken, Jön Türk Devrimi'nden sonra Osmanlı İmparatorluğu'nda isyanı destekleyen Suriyeli siyasi düşünürlerle tanıştı; 

Cibran'ın aynı fikirleri ve aynı zamanda antiklerikalizmi dile getiren bazı yazıları, sonunda Osmanlı yetkilileri tarafından yasaklanacaktı.

Eserleri ve düşünceleri dünya üzerinde geniş yankı uyandırdı. 
Şiirleri yirmiden fazla dile çevrilmiş olan Cibran aynı zamanda başarılı bir ressam idi. 

Resimlerinin bazıları günümüzde dünyanın birçok şehrinde sergilenmektedir.

Yaşamının yaklaşık son yirmi yılını ABD'de geçiren yazar, ölümüne kadar kaldığı bu ülkede eserlerini İngilizce de yazmıştır.

Ermiş
Cibran Halil Cibran'ın en ünlü eserlerinden biri olan ve ilk kez 1923 yılında basılan Ermiş adlı eseri, toplam 26 adet şiirden oluşan bir karma şiir denemeleri kitabıdır. 

El Mustafa adındaki bir kahinin 12 sene kaldığı Orphalese şehrinden ayrılıp evine gitmek üzereyken bir grup halk tarafından durdurulması ve ana kahraman ile halk arasında insanlık ve hayatın genel durumu hakkında geçen konuşmalar kitabın kendisini oluşturmaktadır. 

Cibran'ın bu kitapta El Mustafa adlı şahsa verdiği bu isimle Muhammed'i işaret ettiğini iddia edenler vardır. 
Fakat kitaptaki metinler çoğunlukla Matta İncili'nin 5. bölümünde yer alan İsa'nın Dağdaki Vaaz'ıyla içerik ve üslup açısından benzerlik ve paralellik gösterir. 

Yazarın İnsanoğlu İsa adlı kitabındaki çalışmalar da dikkate alınırsa El Mustafa'nın İsa olabileceği iddiaları daha da güç kazanmaktadır.

Ermişin Bahçesi Cibran Halil Cibran'ın Ermiş kitabının devamı niteliğindedir. (Türkçeye çevirisi R.Tanju Sirmen tarafından yapılmıştır. Yayın yılı 1999.)

Bazı kitapları;
Kırık Kanatlar
Haberci
Gezgin

Deli
Ermiş
Ermişin Bahçesi

İnsanoğlu İsa
Sözler
Dünya Tanrıları

Asi Ruhlar
Kum ve köpük avare
Gönül sırları (derleme)

Aforizmalar
Tanrı elçisi

Lazarus ve Aziz Dostu & Haberci
Sus Kalbim


Yorumlar

  1. Ermiş'i okumuştum.
    Sibran ''Elbiseler Üzerine'' adlı bölümde
    ''Ve bir terzi:
    Konuş bizlerle elbiselere dair.

    Ve o cevap verdi:
    Elbiseleriniz güzelliğinizin çoğunu gizler
    ama güzel olmayanı saklamaz.

    Ve sizler elbiselerde mahremiyetin özgürlüğünü aramanıza rağmen
    Onlarda bir koşum ve bir pranga bulabilirsiniz.

    Keşke güneşi ve rüzgârı daha fazla teninizle
    Daha az elbisenizle karşılayabilseniz?

    Zira hayatın soluğu gün ışığındadır
    Hayatın eli rüzgârda.

    Kiminiz kuzey rüzgârıdır giydiğimiz elbiseleri dokuyan, der.
    Ben derim, evet, kuzey rüzgârıydı
    Fakat ahlaktır onun tezgahı ve ipliği de derman zayıflığı.

    Ve işi bittiğinde ormanın ortasında kahkaha attı.

    Unutmayın ki edep
    Saf olmayanların gözüne karşı bir kalkan demektir.

    Ve saf olmayan artık kalmadığında
    Edep bir bukağı ve bir zihin kirlenmesinden başka nedir ki?

    Ve unutmayın ki
    Toprak çıplak ayağınıza dokunmaktan keyif duyar
    Ve saçlarınızla oynaşmayı arzular rüzgârlar.
    (İst. Kemal Şen)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Kemal Bey, Bu Öykü çok sosyal medya dolaşırdı.
      Ama bu hikayeyi Halil Cibran ında kullanması
      Bu öyküye daha değer kazandırmış oluyor

      Sil
  2. 1923’te yayınlanan “Ermiş” isimli eserinin günümüz baskısının önsözünde Amin Maalouf'un '' bir edebiyat sürgünü'' diye tanımladığı lübnan asıllı şair, filozof.

    İlk aşkını anlattığı eseri olan 'kırık kanatlar' ile 'asi ruhlar' eserlerinden sonra
    aforoz edilip “bir dağın değil, bir şiirin ismidir” dediği

    memleketi lübnan’dan sürgün edilen
    Cibran’ın hep palto altında okunan bir yazar olduğunu söylemiş.
    (Uşak Baransel Dal)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Baransel Hocam,

      Amin Maalouf inde Lübnan lı büyük bir yazardır
      Vatandaşı olduğu için değil
      Gerçekten çok değeri olduğu için kitabına ön söz yazmıştır

      Sil
  3. Yeryüzü Tanrıları kitabını yazdığı dönemde
    Bir gece dışarıda yazmak ister eserini.

    Dışarı çıkar ve central park’a gider.
    Yanına gelen polisler cibran’a nereli olduğunu sorduktan sonra

    Polislerden bir tanesi
    Sizin oradan bir yazar var
    Ne zaman ki kitapları evime girdi
    Eşim bana itaat etmeyi bıraktı
    Artık benimle tartışabiliyor.

    Sanırım o yazarın ismi halil cibran’dı.
    Hiç duydun mu bu adamı” der.

    Cibran da “Evet Duymuştum” der.
    (Kütahya Altay Murt)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Altay Hocam, Çok güzel bir bilgi. 🙏 🍃🍀🌱🌴🌿🥦🌳🎋

      Sil
  4. 1883’te Osmanlı imparatorluğu mülkü olan Beyrut’a yakın beşari köyünde doğan
    1894’te annesi ve kardeşleriyle ABD’nin Boston kentine göç eden Cibran
    Kökleriyle geldiği yer arasında kültür şoku yaşadı.

    3 yıl sonra Beyrut’a dönüp 1898-1901 yılları arasında el hikmet Medresesi’nde öğrenim gördü.

    19 yaşında ülkesi Lübnan’dan ikinci kez ayrıldı.
    Daha donanımlı, daha bilinçliydi.

    Osmanlı’nın baskıları
    Kurumsallaşmış kilisenin ikiyüzlülüğü
    Ortadoğu kadınının boyun eğmişliği onun içinde fırtınalar estiriyor

    Bir yandan dinsel ve siyasi otoriteyi
    Bir yandan buna boyun eğen halkı eleştiriyordu.
    (Düzce Aytun Tekin)

    YanıtlaSil
  5. Asi Ruhlar Bostan’da yazıldı
    1908’de New York’ta yayımlandı.
    Henüz 25 yaşında olan Cibran’ı Arapça konuşan ve çoğu kendi memleketlisi olan bir avuç hayranı dışında kimse tanımıyordu.

    Egemenlerce, gençler için tehlikeli ve devrimci bulunan "asi ruhlar"
    Maronite kilisesi tarafından yasaklandı
    Cibran aforoz edildi.

    1911’de New York’a gitti
    Yaşamının geri kalanını burada geçirdi.
    Kırık kanatlar 1912’de Arapça olarak yayımlandı.

    Sonraki yıllarda üretkenliği ve yoğunluğu giderek arttı.
    Bir taraftan İngilizcesini kusursuzlaştırmaya
    Bir yandan resim yapmaya ve sergiler açmaya devam etti.

    Birinci dünya savaşı başladığında Cibran Suriye’nin geleceği için siyasi çalışmalarda bulundu. Halkını öç almaya ve devrim yapmaya çağırdı.

    1918’de ilk İngilizce çalışması olan "deli"’yi yayımladı.
    Ermiş’in 1923’te yayımlanmasıyla ünü yayılan Cibran sosyal çevresini de genişletti.
    1926’da kum ve köpük’ü
    1928’de "insanoğlu İsa"’yı bitirdi.
    (Bursa Hamza Doğan)

    YanıtlaSil
  6. 6 Ocak 1929’da doğum gününde Cibran hüzünlüydü
    Yaratıcılığının gücünü yitirmeye başladığını düşünüyordu.

    Aslında Cibran hastaydı.
    Karaciğer sirozu ve tüberküloz olmasına rağmen hastaneye yatmayı kabul etmedi.

    Gezgin ve Ermiş’in bahçesi’ni bitirme uğraşı içindeydi
    Ancak yayımlanmasını göremeden 10 Nisan 1931’de hayata gözlerini yumdu.

    Doğduğu köy beşari’de 21 ağustosta toprağa verildi.
    (Kars Mustafa Dut)

    YanıtlaSil
  7. Farkındalığın şairidir.
    Batılılar Khalil Gibran olarak tanırlar.

    Güzel, bir aynadan kendini seyreden sonsuzluktur

    Güzel’e dair söylediğimiz bunca söz
    Gerçekte güzel için değil, doyurulmamış eksiklikler içindir.
    Oysa güzel, bir gereksinim değil, bir doygunluğun kıvancıdır.

    Ne susuz kalmış bir ağız ne de açılmış boş bir eldir.
    Bir yürektir tutuşmuş, bir candır büyülenmiş. Ne göze görünür bir tasarım ne de kulaklarınızın duyacağı bir türküdür.

    Ne ağacın soyulan kabuğunun altından akan öz suyu, ne de bir pençeye takılmış kanattır.
    Sonsuza değin çiçekli kalacak bir bahçe, sonsuza değin gezinecek bir melekler birliğidir.

    Ey orphalese halkı, güzel hayatın kendi kutsanmış çehresini örten peçeyi kaldırmasıyla görülen hayattır.

    Oysa hayat da peçe de sizsiniz.
    Güzel, bir aynadan kendini seyreden sonsuzluktur
    Oysa, sonsuzluk da ayna da sizsiniz.
    (Adıyaman Doğan Şenyurt)

    YanıtlaSil
  8. Aranızdan biri tökezler de düşerse, arkasından gelenler için düşmüş demektir
    Onun ayağına takılan taş arkasındakilere uyarı olmalıdır.

    Aynı şekilde, düşen
    Önde sağlam ve hızlı adımlarla yürüyenler için de düşmüş demektir.
    Çünkü onlar geçip giderken taşı bir kenara itmemişlerdir.

    Belki yüreklerinize ağırlık verecek ama şunları da söyleyeceğim;
    Öldürülen, kendi ölümünden dolayı sorumsuz değildir.

    Ve soyulan, soyguna uğradığı için suçsuz değildir.

    Doğru olan, kötünün yapıp ettiklerine bakılarak masum sayılamaz
    (Zonguldak Cansın Tahtacı)

    YanıtlaSil
  9. Tımarhanenin bahçesinde biraz solgun yüzlü, ama sempatik
    Bende merak uyandıran genç bir adam gördüm.

    Bankın üzerinde onun yanına oturdum ve “niçin buradasın?” diye sordum ona.

    Bana şaşkınlıkla baktı ve “anlamsız bir soru bu,” dedi
    “ama yine de yanıtlayayım sorunuzu.

    Babam
    Kendisinin bir kopyası olarak yetiştirmek istiyordu beni

    Amcam da öyle
    O da kendi kopyası olayım istiyordu.

    Annemse
    Beni kendi karizmatik babasına benzetmenin hevesindeydi.

    Kız kardeşim
    Denizci olan kocasını kendime ideal örnek almamı bekliyordu benden.

    Erkek kardeşimse
    Benim de kendisi gibi iyi bir atlet olmamın iyi olacağını düşünüyordu.

    Öğretmenlerime gelince, felsefe hocası, müzik hocası, mantık hocası ve daha başkaları…

    Bunların her biri beni kendinin aynadaki yansısından başka bir olarak görmek istemiyor gibiydi.

    Bunun için buradayım ben.
    Bu saydığım kişilerden her biri kendi kişiliğinin gölgesinde boğmaya kalkınca beni
    Burada olmayı daha akıllıca buldum.
    Kendim olabiliyorum burada hiç değilse.

    Sonra aniden bana döndü
    Ve "ya siz, peki” dedi
    “siz, eğitim sonucu mu buraya düştünüz, yoksa tavsiye üzerine mi?”

    “Hayır, ben sadece bir ziyaretçiyim."
    Dedim.

    “Oo! demek siz, şu duvarın ardındaki büyük tımarhanedensiniz,” dedi.
    (Tekirdağ Erdem Şener)

    YanıtlaSil
  10. Gezgin’de şu anekdotla bana hayat dersi vermiş
    Filozof, müellif, ayrıksı otu:

    Vaktiyle zengin bir adam yaşarmış.
    Şarap mahzeni ve içindeki şaraplarla gurur duyan.
    Ve bir şişe şarap varmış yalnızca kendisinin bildiği.

    Özel bir güne sakladığı şarap.
    Şehrin valisi bir gün adamı ziyarete gelmiş.

    O da düşünmüş içinden:
    “Sıradan bir vali için açılmamalı bu şarap.”

    Oranın piskoposu gelmiş sonra.
    Fakat şöyle demiş adam kendi kendine:
    “Hayır, o şişeyi açmayacağım.
    Ne değerini bilir bu adam.
    Ne de burun deliklerine ulaştırabilir aromasını.”

    Krallığın prensi akşam yemeğine misafirliğe gelmiş.
    Lakin adam bu sefer de
    “Bir prenscik için bu şarap fazla asil kalıyor.” diye düşünmüş.

    O gün yeğeninin düğünü varmış,
    “Hayır, şarabın ikram edileceği insanlar bunlar olmamalı.” demiş içinden.

    Yıllar geçmiş
    Yaşlı bir adam olarak ölüp her tohum ve palamut gibi toprağa gömülmüş.

    Ve öldüğü gün eski şarabın olduğu şişe diğerleriyle birlikte getirilip komşu köylülere sunulmuş.

    Hiç kimse şarabın ne denli yıllanmış olduğunun farkında değilmiş.

    İçtikleri yalnızca bir şarapmış onlara göre.
    (Yalova Rauf Atik)

    YanıtlaSil
  11. Mükemmel bir şair ve yazar
    Duyguları anlatış şekli o kadar sade ve yalın ki harika
    Tavsiye ederim
    (İst. Çağla Kayayurt)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çağla Hocam, Bende Kitaplarını Tavsiye ediyorum. 🙏 🍃🍀🌱🌴🌿🥦🌳🎋

      Sil
  12. Halil Cibran’ı göre bize en yakın olanlar yaşamımızı en fazla karıştıran kişilerdir.

    Bu konudan o kadar muzdarip olsa gerek ki
    Yirmi yıl boyunca

    Bir tek kez bile yüzünü görmediği
    Sesini duymadığı bir kadına âşık olan Halil Cibran
    Sadece mektuplaşarak bu aşkı sürdürdü.

    May ziyade öldüğünde Halil Cibran:
    “Hiçbir zaman bu kadar acı çekmemiştim
    Hiçbir kitapta bir varlığın bu kadar acı çektiğini
    Bu kadar büyük bir acıya katlanacak gücü bulacağını okumamıştım” diyor.
    (İzmir Kıvılcım Candan)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kıvılcım Hocam. Demek ki, Görmeden de sevebilmek varmış
      Ondan mektupları ile aşkı yaşabilmek ne kadar güzel bir şey

      Sil
  13. Dostum.
    Göründüğüm gibi değilim.
    Görünüş sadece giydiğim bir elbisedir.
    Senin sorgularından beni, benim kayıtsızlığımdan seni koruyan, özenle örülmüş bir elbise.

    Benim içimdeki ‘ben’, dostum
    Sessizlik içinde oturur
    Sonsuzluğa dek kalacak orada
    Doyulmaz, erişilmez...
    (Mersin Kaya Şen)

    YanıtlaSil
  14. Bu adam insana şiir okur gibi öyküler sunuyor.
    Şiirden anlamadığım halde
    Beylik şiir bilgisi ile bu çıkarımı rahatlıkla yapabiliyorum.

    Bazı zamanlar vardır;
    Ürperirsin, yalnızsındır, saklanacak bir yer yoktur
    İşte bu adamın yazdıkları tam o anlar için.

    Çağrışım yaptığı grup ise mastodon.
    Deneysellik tüm üretimlerde ve o dışlanmışlık ile vuku buluyorsa
    Bu iki ayrı uç da aynı noktada buluşabiliyor.
    (Ank. Nevra Karakum)

    YanıtlaSil
  15. Sen cennetine yükselirken
    Ben cehennemime inerim.

    O zaman bile bu ulaşılmaz uçurumu ötesinden bana seslenirsin
    ‘‘arkadaşım, yoldaşım ‘‘

    Ben de sana seslenirim
    ‘‘yoldaşım, arkadaşım’
    Çünkü cehennemimi görmeni istemem.

    Alevler görüşünü yakacak, duman burnuna dolacaktı.
    Senin gelmeni istemeyecek kadar çok severim cehennemimi.

    Bırak
    Cehennemimle baş başa kalayım.
    (Bilecik Mehmet Keleş)

    YanıtlaSil
  16. Ben cahillikten ölürken bu adamı Türk sanıyordum.
    Sonradan öğrendim ki
    Lübnan asıllı Amerikalı yazarmış.

    Yetmemiş ressammış yetmemiş şair, filozofmuş. Şiirleri, kitapları kendi ülkesinde değil
    Ama batıda büyük yankı oluşturmuş.
    Kitaplar da kitap ama mükemmel yani.
    (İst. Berrak Darık)

    YanıtlaSil
  17. Bir gün güzellik ve çirkinlik bir deniz kıyısında karşılaştılar.
    Ve dediler, "haydi, denize girelim."

    Ve giysilerini çıkartıp sularda yüzdüler.
    Ve bir süre sonra, çirkinlik kıyıya dönüp güzelliğin giysilerine büründü ve yoluna gitti.

    Ve güzellik de denizden çıktı ve kendi giysilerini bulamadı
    ama çıplak olmak utandırıyordu

    Onu, çaresiz çirkinliğin giysilerine büründü.
    Ve yoluna devam etti güzellik.

    O gün bugündür erkekler ve kadınlar onları birbirine karıştırır.

    Ancak içlerinden güzelliğin yüzünü önceden görmüş kimileri vardır ki
    giysilerine bakmaksızın tanırlar onu.
    Ve yine çirkinliğin yüzünü bilen kimileri vardır ki
    Giysi onu gözlerinden gizleyemez. (Giysiler isimli Öykü)
    (Giresun Delfin Özdemir)

    YanıtlaSil
  18. Yıllar önce 'bu adam daha çok okunmalı' diyordum
    Doğru düzgün kitapları bile bulunamıyordu.

    Sonra ne olduysa
    (Galiba telif hakkı düştü, basılması ücretsiz oldu)
    a'dan z'ye tüm yayınevleri kitaplarını basmaya başladı.

    Piyasada Halil Cibran kitabı çıkarmayan yayınevi kalmadı herhalde.

    Yayınevleri 'telif hakkı düşsün de ondan sonra basarız' mantığından öteye gidemediği için kitabın yazarını da ruhunu da çöplüğe çeviriyor.
    (İst. Burak Pektaş)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Türkiye de bazı kitaplar hariç, çok az satılıyor
      Genelde yazarlar kitaplarının baskısını finans ediyorlar maalesef

      Sil
  19. Dostum
    Sen benim dostum değilsin
    Ama ben bunu sana nasıl anlatacağım?
    Benim yolum
    Senin yolun değil
    Gene de birlikte yürüyoruz Elele.

    Dostum…
    Güneşe bak
    Toprağa bak
    Suya bak
    Buluta bak
    Fakat, arkana bakma...

    Kimin geldiği önemli değil
    Kimin gelmediği de...

    Unutma
    Yolcu değişir
    Yol değişir
    Ama menzil değişmez.

    Yolcuya bakıp
    Yolunu tanıma.

    Yola bak
    Yolcuyu tanı
    Yolcu hakkındaki kıymet hükmünü ona göre ver.

    Vahim olan
    Yolun yolcusuz olması değil
    Asıl vahim olan yolcunun yolsuz olmasıdır.

    Yolsuz
    Hedefsiz
    Amaçsız
    Şaşkın
    Hercai ve seyyal...

    “En doğru yol: en dikensiz yoldur” diyenler seni aldatıyorlar.

    Onlar
    Karanlık evlerinde kaybettiklerini
    Sokak lambasının altında arayan şaşkınlardır.
    Aldırma...
    (İzmir Duran Say)

    YanıtlaSil
  20. Kurtların sığınacağı inleri
    Kuşların yuvaları vardır
    Ancak bu insanoğlunun başını koyabileceği hiçbir yer yoktur.

    Yazdığı çoğu şeyi doğru bulduğum kişidir.
    Doğrular ancak böyle naifçe anlatılabilirdi.
    (Çankırı Elvan Adanır)

    YanıtlaSil
  21. Senin için gündüz olduğu zaman dostum
    Benim için gecedir:
    Böyle olsa da ben yeşil tepelere değerek oynayan öğle vaktini
    Vadiden süzülen mor gölgeleri anlatırım.

    Çünkü sen ne karanlığımın türkülerini duyabilir
    Ne de yıldızlara çarpan kanatlarımı görebilirsin.

    Görmemenden
    Duymamandan hoşnudum ben.
    Bırak gecemle baş başa kalayım.
    (Manisa Halis Demir)

    YanıtlaSil
  22. Nerede arayıp, nerede bulacaksınız ki güzelliği

    Güzellik;
    Yolunuz ve rehberiniz değilse?
    (Antalya Fulya Aydın)

    YanıtlaSil
  23. Ayağına batan dikenler
    Aradığın gülün habercisidir.

    Dikenine katlanmaktan söz edenler
    Aşıkmış gibi davrananlardır.

    Gerçek âşık olanlarsa
    Dikenini de sever.

    Dostum, yollar yürümek içindir.

    Fakat
    Şu gerçeği de hiç unutma:
    Yürümekle varılmaz
    Lakin varanlar yürüyenlerdir.

    Yol boyunca;
    Yola çıkıp da yürümeyenleri
    Yola oturup
    Gelen geçenin ayağına çelme takanları

    Yoldan metafizik uyuşturucularla keyif çatanları
    Tel örgülerle çevirdiği yolu kendisine zindan edip volta atanları

    Maratona 100 metre koşucusu gibi hızlı gidip
    50. metrede yola yatanları
    Yürüyüşün uzun ve yolun zahmetli olduğunu görünce

    Yolculuk üzerine zor atanları
    Yürümeyi bırakıp
    Yol yolcu ve menzil üzerine kalem oynatanları

    Ayağına batan tek bir dikenin faturasını çıkarıp
    Ömür boyu tafra satanları
    Beyaz atlı kurtarıcıyı gözlemek için ufka bakıp bakıp dağıtanları

    Yanlış kılavuzlara kızıp yolu satanları göreceksin.
    Göreceksin dostum
    (İst Haluk Kılıç)

    YanıtlaSil
  24. Elime ilk kez bir Halil Cibran kitabı aldığımda
    Yazarın kim olduğu hakkında en ufak bir fikrim yoktu.

    Kapağı açtım
    Ilk şiiri okudum ve adeta efsunlandım.

    Yıllar sonra Lübnan’a gittiğimde
    Tüm turist noktalarında
    Hediyelik eşya dükkanlarında mutlaka Cibran’ı eserleri olduğunu gördüm.

    Uluslararası tanınırlığı o kadar yüksek ki
    Ülkenin tanıtım sembollerinden birisi haline gelmiş.
    (Hatay Enver Can)

    YanıtlaSil
  25. Kum ve köpük isimli kitabından aldığım notlar;

    Hatırlama, bir buluşma biçimidir.
    Unutkanlık, bir özgürlük biçimidir.

    Ne kadar da soyludur neşeli yüreklerle neşeli bir şarkı söyleyecek olan kederli bir yürek!
    Ağaçlar toprak tarafından gökyüzüne yazılmış şiirlerdir. Biz onları boşluğumuzu kaydedebilmek için devirip kâğıda dönüştürüyoruz.

    Çöl ortasında tek başına bile güzelliği dile getirirsen, seni dinleyecek kulak bulacaksın.
    Dostluk tatlı bir sorumluluktur her zaman, bir fırsat değildir asla.

    Her gün kendini yenilemeyen aşk alışkanlığa, zamanı gelince de köleliğe döner.
    Bilmen gerekenlerin sonuna vardığında, hissetmen gerekenlerin başlangıcındasın.

    Sen bir balık istediğinde sana yılan verenlerin, sana verecek başka bir şeyleri yoktur belki de. Demek ki onların cömertliğidir bu.

    Sevincin ya da acın büyüdüğünde, dünya daha küçük olur.
    Birlikte güldüğün kişiyi unutabilirsin, ama birlikte ağladığın kişiyi asla.
    (Kocaeli Cabbar Hak)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Cabbar Hocam, Güzel notlar almışsınız
      Teşekkür Ederim. 🙏 🍃🍀🌱🌴🌿🥦🌳🎋

      Sil
  26. Doğu mistisizmi ve sinikliği ile
    Ömrünce mücadele eden

    Ortadoğulu uyuşukluğunu giderek öfkeyle anan
    Şair filozof;
    Yurttaşlarım isimli şiirinde şöyle diyor*

    Acıyorum senin güçsüzlüğüne yurttaşım.
    Fakat benim acımam

    Senin dermansızlığını arttırıyor ve yüceltiyor.
    Ve tembelliğini besliyor.
    (Urfa Kerim Kalın)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kerim Hocam. Ne kadar güzel anlatmış Ortadoğu İnsanlarımızı. 🙏 🍃🍀🌱🌴🌿🥦🌳🎋

      Sil
  27. Sırrını rüzgara fısıldarsan
    Ağaçlara söylediği için suçlayamazsın der, Halil Cibran.

    Efsanedir benim için
    (Edirne Işıl Tekin)

    YanıtlaSil
  28. Suriyeli bir arkadaşım sayesinde tanıştığım yazar.
    Henüz tanışmış sayılmayız aslında

    Ama bir sözünü Arapçadan Türkçeye çevirdi ve çok beğendim.

    Şöyle diyor;
    En iyisi herkes kendi yoluna gitsin.
    Sen benim yoluma
    Ben senin yoluna.
    (Kilis Musa Kaya)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Musa Hocam, iyi ki Suriyeli arkadaşınız Halil Cibran ı okumuş

      Sil
  29. İnsanın iki kalbi vardır
    Biri kanar öbürü tahammül eder. der Halil Cibral
    (Adana Azra Tüten)

    YanıtlaSil
  30. Sen gerçeği, güzeli, doğruluğu seversin;
    Ben de sen hoşnut olasın diye
    Bunları sevmenin yerinde ve iyi olduğunu söylerim
    Ama içimden senin sevgine gülerim.

    Gene de gülüşümü göresin istemem.
    Bırak kahkahalarımla baş başa kalayım.

    Dostum,
    Sen iyi, ihtiyatlı, akıllısın; hayır sen eksiksizsin.

    Ben de seninle ölçülü ve düşünerek konuşurum.
    Oysa ben deliyim.
    Ama gizliyorum deliliğimi.
    Bırak deliliğimle baş başa kalayım.
    (Sivas Ali Kuzu)

    YanıtlaSil
  31. "Kaplumbağaların yol hikayeleri tavşanlarınkinden daha çoktur." der..
    Aldığınız mesafe değil
    Biriktirdiğiniz hikayedir önemli olan..
    (Ank. Celil Tan)

    YanıtlaSil
  32. Çok sevdiğim yazar, modern Sadi Şirazi.

    "Ağaçlar toprak tarafından gökyüzüne yazılmış şiirlerdir.
    Biz onları boşluğumuzu kaydedebilmek için devirip kâğıda dönüştürüyoruz"
    (İst. Buğra Onuk)

    YanıtlaSil
  33. Ne söylediklerime inanmanı
    Ne de yaptıklarıma güvenmeni isterim.

    Çünkü sözlerim senin aklından geçenlerin dile getirilmesinden
    Yaptıklarımsa umutlarının eylemleştirilmesinden başka bir şey değildir.’

    ’rüzgâr doğuya esiyor’’ dediğin zaman
    ‘‘evet, doğuya esiyor’ ‘derim:

    Çünkü düşüncelerimin rüzgârda değil,
    Deniz üzerinde dolaştığını bilesin istemem.
    Denizlerde gezen düşüncelerimi anlayamazsın,
    Zaten anlamanı da istemem.
    Bırak denizimle baş başa kalayım.
    (Çorum Hakan Dalkır)

    YanıtlaSil
  34. Baharınız geldiğinde kalbinizdeki karlar eriyecek
    Böylece sırlarınız vadideki hayatın nehrini aramak için
    ırmaklar halinde akacaktır.

    Nehir de sırrınızı engin denize taşımak için bağrına basacaktır.
    Diyerek insanın insana ihtiyacını anlatan yazar ve şair.
    Belki de bir ermiş
    (Urfa Abdullah Nar)

    YanıtlaSil
  35. Çocuklarımız hakkında aşağıdaki güzel şiiri yazan insan.

    Çocuklarınız sizin çocuklarınız değil
    Onlar kendi yolunu izleyen Hayat’ın oğulları ve kızları.

    Sizin aracılığınızla geldiler ama sizden gelmediler
    Ve sizinle birlikte olsalar da sizin değiller.

    Onlara sevginizi verebilirsiniz, düşüncelerinizi değil.
    Çünkü onların da kendi düşünceleri vardır.

    Bedenlerini tutabilirsiniz, ruhlarını değil.

    Çünkü ruhları yarındadır
    Siz ise yarını düşlerinizde bile göremezsiniz.

    Siz onlar gibi olmaya çalışabilirsiniz ama sakın onları
    Kendiniz gibi olmaya zorlamayın.

    Çünkü hayat geriye dönmez, dünle de bir alışverişi yoktur.
    Siz yaysınız, çocuklarınız ise sizden çok ilerilere atılmış oklar.

    Okçu, sonsuzluk yolundaki hedefi görür
    Ve o yüce gücü ile yayı eğerek okun uzaklara uçmasını sağlar.

    Okçunun önünde kıvançla eğilin
    Çünkü okçu, uzaklara giden oku sevdiği kadar
    (Ank. Sezer Akıncı)

    YanıtlaSil
  36. Bir gece
    Sarayda bir şenlik yapıldı.

    Bir adam geldi
    Hükümdarın önünde yerlere kapandı.

    Bütün davetliler ona baktılar
    Gözlerinden birinin yuvasından çıkmış olduğunu
    Göz çukurunun kanadığını gördüler.

    Hükümdar meraklandı:
    “Ne oldu size?”
    Adam cevap verdi:”
    Ey hükümdar
    Ben meslekten hırsızım,

    O gece
    Mehtap da olmadığından
    Sarrafın kasasını çalmak istedim.

    Pençeden sıçrayıp girdiğimde
    Yanılmışım bir dokumacının dükkanında buldum kendimi

    Karanlıkta
    Şiddetle dokuma tezgahına çarptım
    Böylece gözümü kaybettim.

    Işte buradayım
    Ey hükümdar adalet istiyorum.”

    Hükümdar dokumacıyı çağırttı
    Gözlerinden birinin çıkarılması gerektiğine karar verdi.

    “Ey hükümdar” dedi dokumacı
    “Buyruğunuz adalete uygundur.

    Gözümün çıkarılması normal.
    Ama ne yazık ki

    Dokuduğum kumaşın iki yanını da görebilmem için iki göz gerekli bana!

    Fakat benim bir komşum var
    Kundura tamircisi
    Iki gözü var

    Ama işini yapması için tek göz yeter ona”

    Hükümdar kunduracıyı arattırdı.
    Adam geldi.
    Bir gözü çıkarıldı.
    Adalet yerini bulmuş oldu.
    (Urfa Hamza Kılıç)

    YanıtlaSil
  37. Çoğu yazarın yazmaya yanaşmayacağı konuları ustalıkla
    Kendine has bir üslupla kaleme alan yazarımız Cibran
    Derinliği olan konuları kısacık kitaplara sığdırmayı başarmıştır)

    Yozlaşmış düşünceleri
    Büyük tabuları yerinden sarsıp kavramlara yeni soluk getiren yazar
    Aynı zamanda da insanın içindeki hakikati gün yüzüne vurmaya çabalamıştır.

    Bir keresinde ne dediğini anlayamayıp bir paragrafı defalarca okuduğum olmuştu.
    Sayfanın sonunda karşılaştığım cümle ise çok manidardı.

    "bunlar muğlak sözcüklerse eğer
    Onları anlaşılır hale getirmeye çalışmayın.

    Her şeyin başlangıcı muğlak ve bulanıktır
    Ama sonu öyle değildir.
    Sizin beni bir başlangıç olarak hatırlamanızı isterim."

    Yazarlığının yanı sıra ressamdır da kendileri.

    Türkiye İş Bankası kültür yayınlarında bulunan eserlerinin kapağındaki resimler, Cibran’ı aittir.
    (Ank. Tamer Gür)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tamer Hocam, Türkiye İşbankası kültür yayıncılığı kitapların basımı konusunda çok yararlı işler yapıyorlar
      Hakkını vermek lazım. 🙏 🍃🍀🌱🌴🌿🥦🌳🎋

      Sil
  38. 2 Ekim 1908’de Paris’ten yazdığı mektubunda
    Finansörü, akil hocası ve editörle işlerini yapan Mary Haskell’e ithafen:

    ‘Umarım ki uzun yaşarım
    Bana bunca şey vermiş olan senin hakkin olanlardan bazılarını sana verme sansım olur.

    Umarım Mary haskell sayesinde sanatçı oldum.’
    Diyebileceğim günler gelir.
    (Ank. Murat Aldanmaz)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Murat Hocam, Herşey de olduğu gibi para yine önemi ortaya çıkıyor
      Hemi geçim sıkıntısı çek
      Hemde üretgen olmak çok zor

      Sil
  39. Nil kıyısında bir sırtlanla bir timsah karşılaştılar
    Durup selamlaştılar ve konuşmaya başladılar.

    Sırtlan: nasıl gidiyor hayat?
    Timsah: benim için kötü.
    Zaman zaman acı ve hüzünle ağlıyorum
    Bunu gören diğer hayvanlar
    “Bunlar timsah gözyaşlarından başka bir şey değil!” diyorlar.

    Bu da beni öyle yaralıyor ki söyleyecek söz bulamıyorum.

    Sırtlan: acıdan ve hüzünden söz ediyorsun
    Ama bir an benim yerimde olduğunu düşün.

    Dünyanın güzelliğini seyrediyorum;
    Harikalarına, mucizelerine bakıyorum,
    Salt bir neşeyle, tıpkı günün güldüğü gibi

    Bazen kahkahayla gülmeye koyuluyorum.

    Şu orman milleti de bana bakıp
    “Bu bir sırtlanın gülüşünden başka bir şey değil...” diyorlar.

    Halil Cibran _ Gezgin den
    (İzmir Halil Keklik)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Halil Hocam. Cibran böyle çok güzel kısa öyküleri var. 🙏 🍃🍀🌱🌴🌿🥦🌳🎋

      Sil
  40. Çoğu zaman
    Sadece bir satırına bile bir hayatı sığdırmayı başaran yazardır.

    Evim bana dedi ki:
    “Beni bırakıp gitme, çünkü senin geçmişin bende yaşıyor.”

    Ve yol
    “Hadi düş peşime, çünkü ben senin geleceğinim,” dedi.

    Bense evime ve yola diyorum ki:
    “Benim ne geçmişim var
    Ne de geleceğim.

    Eğer burada kalırsam
    Bir gidiş vardır kalışımda; yok,

    Oraya gidersem eğer,
    Gidişimde de bir kalış olacak.

    Çünkü,
    Her şeyi değiştirebilen
    Sevgi ve ölümdür yalnızca
    (Fethiye Ajda Yücel)

    YanıtlaSil
  41. Gezgin kitabındaki Irmak ve İnci hikayesini okumanızı tavsiye ederim
    1 dakikadan kısa sürer
    (Ank. Hazal Aldinç)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hazal Hocam bende Tavsiye ederim. Ayrıca Tüm kitaplarını da

      Sil
  42. Halil Cibran eserlerini okuyan herkesin iyi birer insan olarak kalmaları gerektiği hissine kapılırım zaman zaman.

    Ama biliyorum ki
    Okumak başka yaşamak bambaşka.

    İnsanı
    Okurken en kadim felsefelerin özüne yolculuk ettirir.

    Çevirisi olan bütün eserlerini okudum
    Dilerim herkes okusun.
    (İst. Hera Doğan)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hera Hocam Haklısınız Evet "Okumak başka yaşamak bambaşka." 🙏 🍃🍀🌱🌴🌿🥦🌳🎋

      Sil
  43. “Şu vadilerin ardında mavi sisle örtülü bir dağ görüyorum. Güzel değil mi? “Demiş göz bir gün.

    Kulak dinlemiş ve bir süre dikkat kesildikten sonra demiş ki
    “Fakat nerede o dağ? ben duyamıyorum. “

    Sonra el konuşmuş ve demiş ki
    “Hissetmeye, dokunmaya çalışıyorum ama boşuna, dağ bulamıyorum.”

    “Dağ yok, ben kokusunu alamıyorum.” demiş burun da.

    Göz başka tarafa dönmüş ve hepsi göz ’ün tuhaf sanrısı hakkında konuşmaya başlamışlar.
    “Bir sıkıntısı olmalı “demişler.

    Yüzeysellikten uzak satırların yazarı.
    Bu ara en çok okuduğum hatta dönüp tekrar tekrar okuduğum
    İncecik bir kitap kitaplığımın en özel parçası oldu sayesinde.
    Yeri zor dolar.
    (Muğla Kuzey Erdem)

    YanıtlaSil
  44. Ermişini okumuştum
    Bazı hikayeleri mitoloji ile alakalı
    Fakat çok zevk almıştım baya düşündürücüydü
    (Ank. Aytun Kaya)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aytun Hocam. Mistik kelimesi bana göre daha uygun gibi

      Sil
  45. Düşüncelerinizle barış içinde olmaktan vazgeçtiğinizde konuşursunuz.
    Kalbinizin yalnızlığında ikamet edemiyorsanız
    Dudaklarınızda yaşamaya başlarsınız ve ses bir oyalanma
    Bir eğlence olur size.

    Ve dile getirdiğiniz çoğu şey
    Düşündüklerinizin yarısını öldürür.
    (İzmir Ferhan Çetin)

    YanıtlaSil
  46. Hayatın adaletine duyduğum inancı nasıl kaybedebilirim!

    Ben biliyorum ki
    Kuş tüyünde uyuyanların düşleri
    Toprak üstünde uyuyanlarınkinden daha güzel değil.
    (Bartın Asude Kulaç)

    YanıtlaSil
  47. Osmanlı devletine açık düşmanlığı karşısında şaşırmış olduğum
    Ancak sevmekten vazgeçemeyeceğim insan.
    (Malatya Ali Keskin)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ali Hocam O kadar da düşman değil, Rejimi ve kötü yönetimi eleştiriyor
      Bizler de şimdi Kötü yönetimi eleştirmiyoruz mu?

      Sil
  48. Çok sevdiğim Lübnanlı yazar.
    Yazık ki hiç sevdiğiyle birlikte olamamış.
    (İzmir Itır Erbaş)

    YanıtlaSil
  49. Her genç kızın yüreğinde
    Bir bahar zonklar
    Cümlesini kurabilmiş naif ve güzel ruh
    (İst. İdil Can)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İdil Hocam. Kadın olarak söylediğinize göre doğrudur

      Sil
  50. Lübnan kökenli Amerika’da yaşamış
    Deli-dahi yazardır.

    Kum ve Köpük en sevdiğim kitabıdır.
    Ressam, filozof, şair tarafları da vardır.

    Okuyunuz okutunuz.
    (Artvin Belma Çildir)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Belma Hocam, Diğer kitapları da bana göre çok iyi

      Sil
  51. Muhteşem yazmış evliliğe dair

    'fakat bırakın mesafeler olsun birlikteliğinizde.
    Bırakın dans etsin göklerin rüzgârları aranızda.

    Birbirinizi sevin ama aşkı pranga eylemeyin
    Bırakın ruhlarınızın kıyıları arasında dalgalanan bir deniz olsun aşk.

    Birbirinizin tasını doldurun ama aynı tastan içmeyin.
    Birbirinize ekmeğinizden verin ama aynı somundan yemeyin.

    Şarkı söyleyip dans edin birlikte
    Eğlenin ama yalnız başınıza olun ikiniz de.

    Hatta aynı müzikle titreseler de ayrı duran telleri gibi lavtanın.

    Yüreklerinizi verin,
    Fakat teslim etmeyin birbirinizin eline.

    Çünkü bir tek Hayat’ın avucuna sığar yürekleriniz.

    Birlikte durun ama yapışmayın birbirinize
    Çünkü ayrı durur tapınağın sütunları.

    Hem birbirinin gölgesinde büyümez meşeyle Selvi.
    (Köyceğiz Güzide Yücel)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Katılıyorum Güzide Hocam
      Ancak bu kadar kısa ve öz anlatabilirdi. 🙏 🍃🍀🌱🌴🌿🥦🌳🎋

      Sil
  52. Bayılıyorum ben bu adama
    İsmi bana edebiyatı aşkı duyguyu hissettiriyor.
    (İzmir Çağdaş Kazbek)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çağdaş Hocam, Gerçekten çok iyi sözleri ve yazıları
      İnsanın hayatında rehber alacağı

      Sil
  53. Ermiş kitabını okuduktan sonra
    Ermemi sağlayan yazar, şair, filozof ve ressam.

    Bir kitabın her sayfası neredeyse tamamen çizilir mi?
    Çiziliyormuş.

    Konuştuklarınızın çoğunda
    Düşünce yarı yarıya katledilir.

    Çünkü enginler kuşudur düşünce
    Kelimelerin kafesinde kanatlarını açsa da uçamaz.
    (Rize Candar Şahin)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Anneler Günü İçin 3 Derleme

Kağıt Bardak ve Makam

Yörükler Hakkında Biraz Bilgi

İnsanlar Niye Zeytin Ağacına Çok Önem Verdiler

Yaşam Trenimiz

Zengin Olunca, İnsanlar Enayi mi Oluyor?

Sultan Abdülaziz’in Dişi Ağrımamış Olsa idi. Gezi Parkı Davası Olmayacaktı. Niye Aron Angel İlgisi Var ve Belediye Seçimi

Neden "Türk Kültürü ve Medeniyeti" Denmez?

Unutulmaz Film Sahneleri ve Müzikleri _ 2

Araplar Türkleri Kendilerine Eşit Müslüman Olarak Kabul Etti mi?