Ben Bu Yaşıma Kadar Çok Şeyler Yaşadım Ama Yanlışlıkla Arka Balkonun Işığını Açık Unuttum. Uyuduktan Sonra Işıkları İçimden Söndürdüm
Bugün yazımın başlığını
Maria Callas’ın unutulmaz sözünü koydum
Annesi “ablası Jackie’nin büyük bir müzisyen olmasını” istiyordu...
Ona piyano dersi aldırırken, Maria sadece dinlemekle yetiniyordu...
Çünkü anneye göre “paralarını saçacak durumları” yoktu...
Küçücük yaşındaki tek arkadaşı kendisinden sonra doğan erkek kardeşi Vassilis’ti...
Bir gün tek can yoldaşı Vassilis için Paloma şarkısını söyleyiverdi...
Maria için hayatının dönüm noktasıydı o gün...
Ben Havana’dan ayrılırken, inan bana tanrım
Kimse gittiğimi görmedi, sanki gitmedim
Ve güzel kurnaz bir pohpohcu, bir çiçek gibi
O benim arkamdan geldi, evet böyle bayim
Eğer pencerene bir güvercin gelirse
Ona benmişim gibi şefkatli davran
Ona aşkımdan söz et, yaşamımın anlamı
Ona benim çiçeklerimden bir taç yap
Ah bukleli güzel
Ablası kendisine nefretle bakıyordu...
Annesi ise “bir şeyler kazanır” beklentisindeydi...
Uğruna şarkı söylediği Vassilis ise kısa bir süre sonra öldü...
Ablasına piyano dersi aldıran annesi
Maria havayı ciğerlerine doldurmayı
Hep ablasını kayırdı anne...
Maria ise güzel sesiyle Pire’deki tavernalarda 5 drahmi ve bir tabak çorba karşılığı şarkı söylemeye başladı...
Bir gün kızını “şarkı söyleyeceksin” diyerek kışlaya götürdü annesi...
Amacı Maria’yı “pazarlamaktı...”
Şişko, sakar ve sevilmeyen Maria bütün cesaretini topladı
Onu artık annesi bile tutamayacak
Şişmandı ve fiziksel halinden memnun değildi...
İtalyan zengin bir iş adamı olan Giovanni Battista’yla işi için İtalya’ya gittiğinde evlendi...
Giovanni kendi kariyerini bırakmış
Onu bir yıldıza dönüştürmeye koyuldu...
Birlikte oldukları sırada
Ari Onassis’in adını duymuştu elbette Maria...
Duymayan yoktu ki...
Kendisiyle tanışmak istediğini öğrendiğinde soranlara şöyle demişti:
“Onassis mi?.. Onun çok bayağı bir adam olduğunu düşünüyorum...
Kocası için felaket bir yolculuktu...
Karısı elden gidiyordu...
Günlüğüne şöyle yazdı kocası Giovanni:
“Yatta birçok çift ayrılıp başka eşler buldular...
Şişman ve şöhretin çok uzağında olduğu günlerden itibaren kendisiyle beraber olan kocasına dönüp şöyle diyecekti:
“Benim gardiyanımmış gibi davranıyorsun...
Kocası Maria’yı kaybettiğini anlıyordu...
Son bir kez Onassis de varken 3’ü birden buluştular...
Kocası Onassis’e “sen hırsız ve katilsin” dedi...
İki erkeğin arasında kalan Maria sarsılarak ağlamaya başladı...
Onassis’in o buluşmadaki cevabı kitaplara geçecek niteliktedir:
Evet, ben bir yüz karasıyım
Bir erkek onun için ne yapabiliyor
Hırsız veya katil olması kocası için bir anlam ifade edebilirdi
Bu olaydan sonra kocasını bıraktı ve gitti...
Maria resmen evli olan Aristotelis Onassis’in metresi oldu...
Dokuz yıl, mutluluk ve kâbusun karışımı bir hayatı vardı...
Onassis onun her şeyiydi...
Bir gün tam 43 yaşındayken Onassis’ten hamile kaldı...
Çocuğu doğurmak istiyordu...
İsmini bile koymuştu...
Yunan denizlerinin babası, şairi, ozanı Homeros’tan esinlenerek Omero adını koymuştu karnındaki bebeğe...
Oysa Ari Onassis hiç öyle düşünmüyordu:
“Böyle bir skandalı kaldıramayız, aldır çocuğu...” dedi...
Aldırmazsa terk edecekti Maria’yı...
Maria, aldırdığı bebeği elleriyle giydirip Bruzzano mezarlığına gömdü...
Bir gün Ari Onassis
1968’de Ari ve Jackie
Maria matemdeydi:
Ari onu reddetmesine rağmen o hâlâ Yunanlı milyonere âşıktı...
1969’da gazetecilere şöyle dedi:
Nitekim Jackie’yle evlendikten birkaç gün sonra Ari
Maria zamanı geçmiş ve sesini kaybetmiş olabilirdi
Onun için açık açık yeniden güzel sözler söylemeye başladı...
Onassis yeni evlendiği eşinin hızına yetişmekte güçlük çektiğini fark ederek
Maria o sırada onunla beraber değildi
“Birdenbire dul kaldığımı hissettim...”
Ari olmadan hayat anlamsızdı...
Onassis’in ölümünden sonra eve kapandı
Yine de sadece iki yıl dayanabildi
Dünyanın en ünlü opera sanatçılarındandı Maria Callas...
Şöyle demişti hayatının bir yerinde:
Onun, Hayatını ve Onassis’e Bitmiyen Aşkını derlemeye çalıştım.
Tarık Başçıl _ 28 Şubat 2025
Ailenin çirkin ördeğiydim ben
Şişko, sakar ve sevilmeyen bir çocuğa çirkin olduğunu hissettirmek çok zalimceydi.
Annesi “ablası Jackie’nin büyük bir müzisyen olmasını” istiyordu...
Ona piyano dersi aldırırken, Maria sadece dinlemekle yetiniyordu...
Çünkü anneye göre “paralarını saçacak durumları” yoktu...
Küçücük yaşındaki tek arkadaşı kendisinden sonra doğan erkek kardeşi Vassilis’ti...
Bir gün tek can yoldaşı Vassilis için Paloma şarkısını söyleyiverdi...
Pencereden sokağa ulaşan bu çocuksu ama müthiş ses
Sokakta yankı bulmuş ve sokaktan geçen insanları durdurup onu alkışlamalarını sağlamıştı...
Maria için hayatının dönüm noktasıydı o gün...
★★★★★★★★★★★★★★
Julio Iglesias ile Nana'nın Yorumu ile
La Paloma (Güvercin) Şarkısım
Kimse gittiğimi görmedi, sanki gitmedim
Ve güzel kurnaz bir pohpohcu, bir çiçek gibi
O benim arkamdan geldi, evet böyle bayim
Eğer pencerene bir güvercin gelirse
Ona benmişim gibi şefkatli davran
Ona aşkımdan söz et, yaşamımın anlamı
Ona benim çiçeklerimden bir taç yap
Ah bukleli güzel
Ah keşke bana aşkını versen
Ah keşke benimle
Yaşadığım yere gelsen
Ah keşke benimle
Yaşadığım yere gelsen
★★★★★★★★★★★★★★
Ablası kendisine nefretle bakıyordu...
Annesi ise “bir şeyler kazanır” beklentisindeydi...
Uğruna şarkı söylediği Vassilis ise kısa bir süre sonra öldü...
Ablasına piyano dersi aldıran annesi
Maria’ya şan eğitimi için piyano aldı...
Maria havayı ciğerlerine doldurmayı
Ardından yavaşça notaya uygun olarak kuvvetlice çıkarmayı en küçük kanaryası Elmina’dan öğrendi...
Anne bir süre sonra Maria’nın evde tek sevdiği babadan ayrıldı
Anne bir süre sonra Maria’nın evde tek sevdiği babadan ayrıldı
Para kazanmak için geldikleri Amerika’dan Yunanistan’a geri döndü...
★★★★★★★★★★★★★★
Maria ise güzel sesiyle Pire’deki tavernalarda 5 drahmi ve bir tabak çorba karşılığı şarkı söylemeye başladı...
Bir gün kızını “şarkı söyleyeceksin” diyerek kışlaya götürdü annesi...
Amacı Maria’yı “pazarlamaktı...”
Şişko, sakar ve sevilmeyen Maria bütün cesaretini topladı
Trajik ve sihirli şarkısıyla pazarlanmak üzere getirildiği kışladan, şarkısını söyleyerek çıktı...
Onu artık annesi bile tutamayacak
O merdivenleri teker teker tırmanarak zirveye çıkan bir opera sanatçısı olacaktı...
Şişmandı ve fiziksel halinden memnun değildi...
İtalyan zengin bir iş adamı olan Giovanni Battista’yla işi için İtalya’ya gittiğinde evlendi...
Giovanni ona âşık olmuştu...
Maria’dan iki kat daha yaşlıydı
Maria’dan iki kat daha yaşlıydı
Ancak mutlu görünüyorlardı...
Giovanni kendi kariyerini bırakmış
Tüm zamanını ve parasını karısına harcamaya başlamıştı...
Onun menajeri ve temsilcisi oldu...
Onun menajeri ve temsilcisi oldu...
Onu bir yıldıza dönüştürmeye koyuldu...
Birlikte oldukları sırada
Maria tenya yumurtası yiyerek 30 kilo zayıfladı...
Artık narin ve çekici bir kadındı...
Artık narin ve çekici bir kadındı...
★★★★★★★★★★★★★★
Ari Onassis’in adını duymuştu elbette Maria...
Duymayan yoktu ki...
Kendisiyle tanışmak istediğini öğrendiğinde soranlara şöyle demişti:
“Onassis mi?.. Onun çok bayağı bir adam olduğunu düşünüyorum...
Zenginliğini görgüsüzce gözler önüne seriyor...”
Fakat Onassis pes etmedi...
Maria’yı kocasıyla birlikte ünlü yatına davet etti
Maria’yı kocasıyla birlikte ünlü yatına davet etti
Winston Churchill’in de orada olacağını söyleyerek...
Kocası için felaket bir yolculuktu...
Karısı elden gidiyordu...
Günlüğüne şöyle yazdı kocası Giovanni:
“Yatta birçok çift ayrılıp başka eşler buldular...
Kadınlar, hatta erkekler tamamen çıplak bir şekilde güneşlenip, güpegündüz herkesin önünde dolandılar...
Kendimi bir domuz ağılındaymışım gibi hissediyorum...
Onassis de çırılçıplaktı...
Bir insandan çok bir goril gibi gözüküyordu...
Çok tüylüydü...
Maria ona baktı ve güldü...”
Ne yazık ki Maria’nın gülüşü uzun sürmeyecekti...
Onassis’e fena halde âşık oldu...
Ne yazık ki Maria’nın gülüşü uzun sürmeyecekti...
Onassis’e fena halde âşık oldu...
Kocasının, dünyanın en ünlü opera sanatçısı olması için ona yardım etmiş olması
Bu adama duyduğu aşkı engelleyemiyordu...
Şişman ve şöhretin çok uzağında olduğu günlerden itibaren kendisiyle beraber olan kocasına dönüp şöyle diyecekti:
“Benim gardiyanımmış gibi davranıyorsun...
Beni hiç yalnız bırakmıyorsun...
Her şeyimi kontrol ediyorsun...
Çok kötü bir gardiyansın
Bütün bu yıllar boyunca beni baskı altına aldın...
Şimdi de boğuluyorum...”
★★★★★★★★★★★★★★
Kocası Maria’yı kaybettiğini anlıyordu...
Son bir kez Onassis de varken 3’ü birden buluştular...
Kocası Onassis’e “sen hırsız ve katilsin” dedi...
İki erkeğin arasında kalan Maria sarsılarak ağlamaya başladı...
Onassis’in o buluşmadaki cevabı kitaplara geçecek niteliktedir:
Evet, ben bir yüz karasıyım
Bir katilim, bir hırsızım, iyi biri değilim
Dünyadaki en iğrenç insanım fakat bir milyonerim ve güçlüyüm...
Maria’dan asla vazgeçmeye niyetim de yok...
Her türlü yolu kullanıp insanları, kontratları, anlaşmaları ve her şeyi cehenneme gönderip onu kimden kaçırmam gerekiyorsa ondan kaçıracağım...
Şimdi söyle, Maria için kaç milyon dolar istiyorsun?
5 mi 10 mu?..
Erkekler bilmezler...
Bir kadın için bir erkeğin katil, hırsız ya da beş para etmez birisi olması hiç önemli değildir...
Erkekler bilmezler...
Bir kadın için bir erkeğin katil, hırsız ya da beş para etmez birisi olması hiç önemli değildir...
Bir erkek onun için ne yapabiliyor
Neleri göze alabiliyor?..
Karizma ve çekicilik budur bir kadın için...
Karizma ve çekicilik budur bir kadın için...
Hırsız veya katil olması kocası için bir anlam ifade edebilirdi
Ama Maria için Onassis’in
“Her şeyi yapabilecek bir erkek olması önemliydi...”
Bu olaydan sonra kocasını bıraktı ve gitti...
★★★★★★★★★★★★★★
Maria resmen evli olan Aristotelis Onassis’in metresi oldu...
Dokuz yıl, mutluluk ve kâbusun karışımı bir hayatı vardı...
Onassis onun her şeyiydi...
Bir gün tam 43 yaşındayken Onassis’ten hamile kaldı...
Çocuğu doğurmak istiyordu...
İsmini bile koymuştu...
Yunan denizlerinin babası, şairi, ozanı Homeros’tan esinlenerek Omero adını koymuştu karnındaki bebeğe...
Oysa Ari Onassis hiç öyle düşünmüyordu:
“Böyle bir skandalı kaldıramayız, aldır çocuğu...” dedi...
Aldırmazsa terk edecekti Maria’yı...
Maria, aldırdığı bebeği elleriyle giydirip Bruzzano mezarlığına gömdü...
Bir gün Ari Onassis
Öldürülen Amerikan Başkanı John Kennedy’nin eşi Jackie Kennedy’le karşılaştı ve ona âşık oldu...
Maria’yı yata almadı...
Yıkılmıştı, ama yeniden müziğe sarıldı ve dağılan parçalarını toplamaya başladı...
Yıkılmıştı, ama yeniden müziğe sarıldı ve dağılan parçalarını toplamaya başladı...
Şarkılarıyla küllerinden yeniden doğacaktı...
1968’de Ari ve Jackie
Skorpios Adası’nın küçük bir kilisesinde sessiz sedasız evlendiler...
★★★★★★★★★★★★★★
Maria matemdeydi:
“Önce kilo kaybettim, sonra sesimi. Ve şimdi de Onassis’i...”
Ari onu reddetmesine rağmen o hâlâ Yunanlı milyonere âşıktı...
1969’da gazetecilere şöyle dedi:
“O benim aşkımdı ve aynı zamanda benim en iyi arkadaşımdı...
Ayrıldık ama hiçbir şey değişmedi.
Ayrıldık ama hiçbir şey değişmedi.
Başka bir kadınla bile olsa o mutluysa ben de mutluyum...”
Nitekim Jackie’yle evlendikten birkaç gün sonra Ari
Maria’yı reddetmekte hata ettiğini anladı...
Maria zamanı geçmiş ve sesini kaybetmiş olabilirdi
Jackie kadar göz alıcı da değildi
Ancak onu hayatında yeniden görmek istiyordu...
Maria onun bir parçasıydı...
Maria onun bir parçasıydı...
Onun için açık açık yeniden güzel sözler söylemeye başladı...
★★★★★★★★★★★★★★
Onassis yeni evlendiği eşinin hızına yetişmekte güçlük çektiğini fark ederek
Maria’ya daha da çok yaklaşmaya başlamıştı ki felaket geldi ve 75 yılında öldü...
Maria o sırada onunla beraber değildi
ama şöyle diyecekti ölümün ardından:
“Birdenbire dul kaldığımı hissettim...”
Ari olmadan hayat anlamsızdı...
O da yeni bir anlam bulmaya uğraşmadı...
Onassis’in ölümünden sonra eve kapandı
Müziği tamamen bıraktı...
Yine de sadece iki yıl dayanabildi
54 yaşında kalp krizi geçirip öldü...
Dünyanın en ünlü opera sanatçılarındandı Maria Callas...
Şöyle demişti hayatının bir yerinde:
Ben Bu Yaşıma Kadar
Çok Şeyler Yaşadım
Ama Yanlışlıkla
Arka Balkonun Işığını Açık Unuttum
Uyuduktan Sonra
Işıkları İçimden Söndürdüm
★★★★★★★★★★★★★★
Madame Butterfly
Maria Callas Yorumu
Japon Film Sahnesi Eşliğinde Videosu
★★★★★★★★★★★★★★
Ölüm döşeğinde olan Onassis olaylı ayrılık sonrası uzun süredir görüşmemelerine rağmen kendisini ziyarete gelmesini ister Maria'dan.
YanıtlaSilMaria sadece kendisine kırmızı bir battaniye gönderdir ve asla görüşmez.
Eh intikam da soğuk yenen bir yemek değil midir zaten.
(Antalya Güliz Polat)
Hiçbir zaman unutulmayacak sanatçılardan
YanıtlaSilYaptığı işle bu kadar bütünleşen
Adeta seslendirdiği eseri yaşayan muhteşem kişi. h
Hala yeri doldurulamadı
Sanırım o'nun kadar iyisini ahir ömrümüzde göremeyeceğiz.
(İstanbul Gülbahar Erdemli)
Benim için "kadın" kavramının karşılığı.
YanıtlaSilDuruşuyla, bakışıyla, endamıyla, tutkusuyla tam bir kadın.
(Ankara Zerrin Ufuk)
Muhteşem bir sesi var.
YanıtlaSilDuruşu, bakışı, ifadesi...
Hayranım kadına.
Eğer opera sanatçısı olmak isteseydim idolüm kesinlikle Maria olurdu.
(Bursa Dilara Çiçek)
"Maria olmayı isterdim ama içimdeki Callas (la callas)
YanıtlaSilKendimi onun haysiyetiyle taşımamı istiyor".
Sözünün sahibi efsane isim...
(Fransa Huzur Dedeağaç)
Mete Akyol 43 yıl önce İstanbul'da kaldığı otel odasının açık kapısından gizlice içeri girerek
YanıtlaSiluyurken fotoğrafını çekmek istediği Callas'ın
Kazara masörü ile sevişmekteyken fotoğrafını çekmiş
ama bu fotoğrafı hiç yayınlamamış.
Beyaz tv adlı kanalda kendisi söyledi.
(İstanbul Kazım Demir)
Sesine, güzelliğine, mimiklerine hayran olduğum kadın
YanıtlaSil(Ankara Tansel Kıvrak)
Geçmiş yaşam diye bir şey varsa ruhuna talip olduğum kocaman ses.
YanıtlaSil(Kocaeli Neşe Gezgin)
Türkiye'de Pera Palas'ta kalan dünyaca ünlü şahsiyetlerden biridir.
YanıtlaSilSahneyi terk etme vakası İtalya Cumhurbaşkanı'nın şerefine düzenlenen opera öncesi rahatsız olduğunu söylemesi
Ama buna rağmen sahneye çıkmak zorunda bırakılması sonucu yaşanmıştır.
(İstanbul Zafer Kozalak)
Sonsuzluğa uzanmış kendisinden ödün vermeyen bir Soprano...
YanıtlaSilEtkileyici ve dramatik bir yaşam...
İtalyan cumhurbaşkanının şerefine verilen operada rahatsızlığı icabı sahneyi terk etmiştir.
Kararlıdır gene her zamanki cesurluğuyla.
Merdivenleri adım adım çıkmıştır sesinin coşkusu ve derinliğiyle.
İz bırakmıştır dünya arenasında.
(İzmir Durusu Şanlı)
Dramanın tınısını tutkuyla resmeden Carmen.
YanıtlaSil(Mersin Melten Sungur)
Roma Operası’ndaki konser sırasında kendisini tenkit edenlere dayanamayıp
YanıtlaSilİkinci perde başlamadan sahneyi terk etmiş sopranodur.
Peşinden kosanlar yetişememiş
Böylece ilk defa
İtalya lirik tiyatro tarihinde böyle bir olay yaşanmıştır.
(Eskişehir Emel Demiryürek)
Etrafımızda opera denilince akıllara ilk gelen kişi
YanıtlaSilÜnlü tenor Luciano Pavarotti gelir
Opera dalına merak saran ve bununla ilgilenen kişilere
Bu konu sorulduğunda ise Maria La Divina Callas gelir.
Gerçek adı Maria Kalogeropuolos'tur.
(Aydın Derya Gönül)
İlk kez 15 yaşında solist olarak opera sahnesine çıkan Callas
YanıtlaSilPietro Mascagni’nin Cavalleria Rusticana operasındaki köylü kızı Santuzza rolünü ile başladı
(Sakarya Belgin Savrun)
Skandallarla dolu özel hayatı bir yana
YanıtlaSilYeteneğiyle giderek ünlenen Callas
1950'li yılların başında londra'da plak çıkardı.
1969 yılında çoğu sahnesinin Türkiye'nin Kapadokya bölgesinde çekilen
Medea adlı filmde oynadı.
İlk ve tek sinema filmi olan Medea o dönemlerde dünya basınında oldukça ilgi görmüştü.
(Niğde Mustafa Sağlıkcı)
Bu nasıl bir ses rengidir ki
YanıtlaSilKariyeri boyunca gerek Soprano gerekse Mezzosoprano rollerini başarı ile icra etmiş
(İzmir Yağmur Uzunada)
1953 yılında, birlikte çalıştığı yönetmen Luchino Visconti
YanıtlaSilOndan 30 kilo vermesini istediğinde Callas 108 kiloydu.
30 kilodan daha fazla verdi, artık aynı zamanda bir Aktristi.
(İstanbul Hakan Vanlı)
Maria Callas 1969 yılında dostu İtalyan sinemacı
YanıtlaSil1975'te trajik bir şekilde aramızdan ayrılan Pier Paolo Pasolini'nin ısrarı üzerine
Medea adlı filminde başrolü oynamayı kabul etmişti.
Daha önce de opera sahnelerinde defalarca Medea rolünü canlandıran Callas
Bu ilk ve tek sinema filminde hiç şarkı söylemiyordu.
Filmin büyük bölümü Kapadokya'da çekilmişti.
(Niğde Leman Akkoyun)
O, sadece bir tanrı vergisi de değildi.
YanıtlaSilDisiplin, öz denetim ve yoğun çalışmanın sonucuydu.
Orkestra şeflerinin ve müzik eleştirmenlerinin görüşlerini ve yönlendirmelerini dikkate alır
Üzerinde çalışırdı.
Kendinden önce defalarca okunmuş bir esere kendine has derinlik katması bu sayedeydi.
(İstanbul Sefa Yalçın)
1960'larda bir sanatçıdan bir büyücüye başkalaşan doğa üstü varlık.
YanıtlaSil(Ankara Buket Kaya)
Sesi ve dramatik yorumuyla dünyayı büyüleyen
YanıtlaSilGelmiş geçmiş en özel Soprano
La Divina (Kutsal) ünvanını sonuna kadar hak eden Maria Callas
(İstanbul Atilla Kanca)
Carmen'i seslendirirken öyle bir bakıyor
YanıtlaSilÖyle bir gülümsüyor ki
Gülüşüne, bakışına dünyayı yakarım diyenleri anlıyor insan.
Muhteşem ses
Muhteşem bir duruş
(Antalya Tarık Eren)
1940'larda oniki adalar valisi beraberindeki heyet ile birlikte o zamanlar küçük bir kasaba olan bodrum'a ziyarete gelmiş.
YanıtlaSilBöylesine resmi ziyaretlerde misafir ağırlamak için Bodrum'un tek restoranını, Girit mübadili Ali Subaşı ve oğulları işletirmiş. kendilerinin hazırladığı yemekler ve sunumla misafirler ağırlanmış.
Yerel bir saz ekibi bir kaç türkü okuyup bir iki de zeybek dönmüşler.
Yunan heyet ise bu nezakete karşılık bizim de bir kızımız var
Sizlere bir şarkı söylesin diyerek çocuk yaştaki Maria'yı sahneye çıkarmış.
Yıllar sonra, 60'larda dünyanın en meşhur opera sanatçılarından biri olarak kalantor kocası ve ihtişamlı yatı ile tekrar geldiği Bodrum'da
O zaman Bodrum'un en iyi restoranı olan lezzete gelip yemek yerken
Çocukluğundaki bu anıdan bahsetmesi üzerine, lokantayı işleten Ali Subaşı'nın oğlu Hasan bu anı hatırlamış.
(Bodrum Ahmet Demirel)
Sevgili Tarık, zaman bulup okudum, blog’unu çok beğendim. Emeğine sağlık. Ve paylaştım.
YanıtlaSilTarık Bey! Tek kelimeyle “ MUHTEŞEM !”. Uzun süredir bir çalışma göremedim. “- Artık vazgeçtin!”, diyordum ki yeni derlemen geldi: Eline, emeğine, yüreğine sağlık! Harika bilgiler toplamışsın. Keşke şarkılar da biraz daha olsaydı. Bir solukta okudum ve zevkle dinledim. Tebrikler 🎊🎈🎉🍾
YanıtlaSil