İş Bulamadı. Ama Holding Sahibi Oldu
Ortaokuldayken rüyalarımda mimar olmak vardı.
Tabii mimarlık hayalleri filan bir kenara atıldı
Sonra, bir kanun geçti ve gayrimüslimler de subay olabilir dediler.
İngilizce öğrenerek askerlikten çıktım
Çünkü İsveçli mühendislerle, teknisyenlerle bir araya geliyordum.
Aman Allah!
“Havalandırma teknisyeni” diye bir sıfat buldum kendime ama kimse bana iş vermiyordu
Dedim ki, “bırak bu işi, gel benimle ısıtma-havalandırma müteahhiti olalım.”
O tekniğini yürüyordu, ben ticaretine bakıyordum.
Bedri Pensoy bize güvenmedi
Hayat öyle bir şey ki
Muhteşem, sıra dışı bir mimar olan Amerikan mimar Frank Lloyd Wright’ın hayatını anlatan bir kitap okudum;
The Fountainhead (Hayatın Kaynağı – Ayn Rand).
Rüyalarıma girdi o kitap ve Wright gibi meşhur mimar olacağım dedim.
Rüyalarıma girdi o kitap ve Wright gibi meşhur mimar olacağım dedim.
Fakat sonra 1942’de Varlık Vergisi geldi ve mahvolduk.
Babam Aşkale’ye gitti, döndüğünde kırık bir adam geldi:
41 yaşında, beyaz saçlı, mahvolmuş bir adam.
Bir daha kendine gelemedi.
İki üç sene Ankara’dan büyükbabamdan gelen paralarla yaşadık, berbat yıllardı bunlar.
Tabii mimarlık hayalleri filan bir kenara atıldı
Karaköy’de bir şirkette git-gel işlerine başladım;
Çay götür, börek al, telgrafhaneden telgrafları getir…
Sonra, bir kanun geçti ve gayrimüslimler de subay olabilir dediler.
Hemen askere gittim, yedek subay oldum.
Orada benim İngilizce bildiğimi zannettiler, halbuki ben Fransızca biliyordum.
Beni Amerikalı bir binbaşının yanına verdiler;
O İngilizce konuşuyordu, ben Fransızca cevap veriyordum.
“Sen bana İngilizce öğret” dedim, “tamam” dedi ve 6 ay içinde adamdan İngilizce öğrendim.
İngilizce öğrenerek askerlikten çıktım
Volvo kamyonlarının ithalatını yapan bir şirkete girdim.
Bir süre çalıştım.
Ben burada hayatımı bitiremem, bir şeyler öğrenmem lazım dedim ve İsveç’e gitmek istedim. Yıl 1949.
Çünkü İsveçli mühendislerle, teknisyenlerle bir araya geliyordum.
Bu arada kataloglardan filan İsveç’e bakıyorum,
“Aman!” diyorum
“Aman!” diyorum
İsveç rüyalarıma giriyor.
İsveç Konsolosu’na
O zaman konsolosla temasımız vardı. gittim.
Ben İsveç’e gitmek istiyorum, bana bir iş bul dedim,
Ne biçim iş?” dedi.
Bu gece düşüneyim ne biçim iş” dedim.
Hayatta ne iş yapayım?
Eve gittim, Popular Mechanics (Popüler Mekanik) diye bir mecmua vardı, aylık.
Amerika’dan gelirdi, eskiciden alırdık, ucuz olsun diye.
Onu karıştırmaya başladım.
O zamanlar correspondance (yazışma) ile meslek öğreten bir sistem vardı.
O zamanlar correspondance (yazışma) ile meslek öğreten bir sistem vardı.
Mektup yazıyorsun, imtihan ediliyor, muslukçuluk, elektrikçilik, teknisyenlik alanlarında sana diplomamsı bir belge veriyorlar.
Ben de bunun olabileceği mesleklere bakarken, orada air conditioning (havalandırma) gördüm.
Aman Allah!
Havayı ayarlama!
Ulan, çok heyecan verici! “Tam bana göre” dedim ve işte orada bu işi seçtim!
Gittim Konsolosa, “ben havalandırma teknisyeni olacağım” dedim, “tamam” dedi.
Dostlarına mektup yazdı.
Bir ay sonra cevaplar geldi: “İsveç soğuk bir ülke. Air conditioning bizde yok.”
Fakat biri dedi ki;
“Bu yok ama lokomotif fabrikalarında kaynakçılara ihtiyaç var, kaynakçı olur musun?”, “olurum!” dedim.
Diyorsun ya “meslek nasıl seçilir?”; açlık sana meslek seçtirir!
Gittim İsveç’e ve kaynakçı oldum.
Gittim İsveç’e ve kaynakçı oldum.
3 sene orada kaldım, çok iyi İsveççe öğrendim.
E ama hayat boyu kaynakçı kalamayız.
Buraya döndüm, iş aradım.
“Havalandırma teknisyeni” diye bir sıfat buldum kendime ama kimse bana iş vermiyordu
Çünkü diplomamı soruyorlar, e yok.
Hem teknisyen hem diploması yok.
3 ay iş aradım, bulamadım ve depresyona girdim:
Kimse bana iş vermiyor, ben bir boka yaramayan bir adamım.
Sonra babam; “Oğlum kendi işini kur” dedi.
Tamam ama diplomaya ihtiyacım var.
Etrafa baktım ve Üzeyir Garih ile tanıştım.
Üzeyir, o zamanın ısıtma havalandırma yapan tek şirketinde;
Todori Karakaş’ın Tokar adlı şirketinde başmühendis olarak çalışıyordu.
Konunun ustasıydı, havalandırmayı bilen nadir adamlardan biriydi.
Ustayı buldum ve 2 ay boyunca Üzeyir’in kafasının etini yedim.
Dedim ki, “bırak bu işi, gel benimle ısıtma-havalandırma müteahhiti olalım.”
İkna ettim ve onunla yola çıktık.
İşte böyle, meslek biraz da doğru adamı seçip onu tavlamakla başlar.
Sonrası malum…
O tekniğini yürüyordu, ben ticaretine bakıyordum.
“Paradan anlayan adam” rolündeydim.
İlk işimiz de Bedri Pensoy’un binasının ısıtılması idi.
Bedri Pensoy, Bozkurt Mensucat’ı kuran ve Vehbi Koç ile ortak olan adamdır. Çanakkaleli bir Yahudi.
Çok efendi bir adamdı.
Onun 5 katlı binasını sıcak hava ile ısıttık.
Herkes merakla seyretti çünkü soba yok, radyatör yok ama oda ısınıyor.
Bedri Pensoy bize güvenmedi
Çünkü ben ısıtma işini almak için onun oğlunu kandırmıştım
Oğlu Saint Michel’den sınıf arkadaşımdı.
Bir gün hava kanallarını çekerken binayı geziyordum, baktım her odada bir delik bırakılmış.
Bedri Bey’e sordum; “O delikler ne?” Dedi ki; “soba borusu.”
“Biz havayla ısıtıyoruz senin sobaya ihtiyacın olmayacak ki” dedim.
“Hahaha” dedi;
“sen oğlumu tavladın, sen beni tavlamadın ki. Bilmediğim boktan bir tesisat yapacaksın,
O bizi yarı yolda bırakacak kış ortasında, soğukta kalacağız.
Ben her odaya soba koyup öyle ısıtacağım her yeri.
Ve adamı haklı buldum. Haklı, çünkü kimsenin yapmadığı bir sistemdi bu.
Üzeyir’e anlattım.
Merak etme biz ısıtacağız bu binayı” dedi.
Ve ısıttık, başarılı olduk.
Hayat öyle bir şey ki
Senin çalışma kulvarınla ilgili olmayan bir dal gelir önüne ve sen onu bir şekilde kendi faaliyetinle bağlayabilirsen;
Oraya da bir enerji aktarırsan o senin ilave bir dalın olabilir.
Bunun izahı şöyle;
Biz mesela 2007’de ben 80 yaşındayken Alvimedica’yı kurduk.
Stent, kalp tedavisinde kullanılan balon üretiyoruz.
Havalandırmadan sonra inşaat işine girdik
İçimdeki mimar olma ukdesi depreşmişti.
Sonra enerji işine girdik.
Klima ile havalandırmayı ayırdık, Carrier ile ortak olduk.
İshak Alaton
İshak Alaton ve Üzeyir Garih, Türkiye çok değer kattılar. Işıklar içinde uyusunlar
YanıtlaSilSadece sanayi kurarak, iş imkanı vererek değil, Çok bilgili insanlar idi. Her yerde bilgilerini insanlar ile paylaşırlardı
SilÜretime ,öğrenmeye gönül vermiş kişiler ,ışıklar içinde uyusunlar …..
Sil🙏
SilAdamadan ne azim varmış. Ne kadar uğraşmış bir yereler gelmek için
YanıtlaSilBir hedefi vardı. O hedefe gitmek için oturup beklemeyip, İmkanların oluşması için fırsatları kollamaya çalışmış
SilBazı insanlarımız onların Yahudi kökenli olmalarından dolay has etmiyorlar
YanıtlaSilBu iki insan ne yapmış
SilŞirket kurmuşlar
Vergi vermişler
İş imkanı yaratmışlar
İhracat yaparak Türkiye ye Döviz kazandırmışlar
Ben böyle insanlar önünde saygı ile eğilirim
Din ve milleti ne olursa olsun
Tarık Hocam, Avustralya dan selamlar. Yahudiler Türkiye'yi terk etmemiş olsalar idi. Türkiye daha ileri olurdu
YanıtlaSilBende Adana dan Selamlar, Bende aynı düşüncedeyim.
SilKeşke Atatürk Almanya'daki Tüm Yahudileri Türkiye getirme imkanı bulsa idi.
Gelenlerin de savaştan sonra tekrar Türkiye'yi Terk etmemiş olsalardı
Adamlar çalışkanlar, 80 yaşında bile çalışmaya devam etmiş
YanıtlaSilBöyle insanların çalışması para hırsından değil. Bir işii daha iyi nasıl yaparız ve Şirketimizi nasıl daha kalıcı yaparız
Silİshak beyden şunu öğrenmiş olduk. Göremediğimiz fırsatları hissedeceksin ki, Onun fırsat olduğunu anlayacaksın.
YanıtlaSilİshak bey, Konuşmacı olarak katıldığı toplantılarda çok şeyleri öğretti insanlarımıza, Çok değerli bir aydın idi.
SilTarık Hocam, Üzeyir beyin konuşmacı olduğu br toplantısına katılmış idim. O zaman adama hayran kaldım. Tam bir beyin
YanıtlaSilÇok bilgili ve Aydın birisi idi. Öldürülmemiş olsa daha çok şeyler katacaktı Türkiye'ye
SilEvet o öldü ama
Türkiye çok şey kayıp etti
İshak bey, Zonguldak madenlerin kapatın ve tüm işçileri de emekli edin demişti
YanıtlaSilNiye dedi;
SilO zamanlar iktidarlar, seçim kazanmak için herkesi kömür madenlerine aldılar
Sendikalar da sürekli zam istediler
İşçilerin maaşları çok oldu.
Tamam işçilerin maaşları çok olabilir sorun yok
Ama
Verimlilik nedir
Adam dedi ki
Sen işçilere şu kadar para veriyorsun
Sen şu kadar kömür çıkarıyorsun
Sen bundan şu kadar zarar ediyorsun
Sen bunu kapat
Oradaki 1 yıllık işçi bile olsa onu da emekli et
Sen sonuçta karlı oluyorsun
Çünkü o kadar çok zarar ediyorsun ki
Bunun altından kalırsın dedi
Bana göre doğru dedi
Bu Yahudiler ne bu kadar zekiler
YanıtlaSilYahudiler tüm milletler gibi aynı akla sahip
SilÇünkü onlar da insanlar
Ama
Onlar çok çalışkan ve çok okuyorlar
Bunun zeki ile ilgisi yok
ÇALIŞMA ve KENDİLERİNİ GELİŞTİRME ile ilgili
Sevgili İshak Alaton ve Üzeyir Garih benim ilk patronlarımdi. Alarko da 4 yıl çalıştım.
YanıtlaSilAlaton gerçek bir sosyal demokrat idi aynı zamanda.
(A.İ.K.)
Hemi patron olması hemde sosyal demokrat olması biraz zor ama bazen böyleleri de çıkıyor
SilTarık Hocam. Böyle değerli iş insanlarımızdan başkalarını da yazarmınız ne kadar iyi olur
YanıtlaSilSenden okumak daha iyi oluyor, Renklendiriyorsunuz ve Resimleme
En önemlisi de bana Whatsapp dan geliyor, Onu sevdiklerime göndermem çok kolay oluyor
Emeklerine sağlık
Aklımda yazacak o kadar şeyler var ki
SilTabi ki, yazarım
İş insanı demek insanları köle gibi çalıştıran demek değildir.
Vergi veren
İş imkanı yaratan
Ülkeye katma değer katan demek
Tabii ki devleti soyan, İşçilerin hakkını vermeyenler iş insanları hariç
Alarko'da 4 yıl çalıştım. 15 yıldan fazla bayiliklerini yaptım. İyi tanırım. Üzeyir Bey ile çok karşılaştım. Birçok kez konferanslarını dinledim. Her sene bayii toplantılarına katılır ve konuşma yapardı, hayat dersi verirdi hepimize. İshak Bey'in İsveç'te bir süre kaldığını biliyordum ama gidiş macerasını bilmiyordum. Sağol Tarık 👍 (E.E. _ Ankara)
YanıtlaSil🙏 🌱🌴🥦 🍃🌿🌳🍀🎋
SilAdamda bir sefer dil öğrenme yeteneği var.
YanıtlaSilNereye gitse o dili öğreniyor. Bizlere 12 sene ingilizce öğretiyorlar. bir yabancı ile karşılaştığımızda bir cümle bile kuramıyoruz