La Peregrina Adında Bir İnci ve Hikayesi

John Steinbeck

İnci adlı kısa romanında 

Meksika'nın deniz kıyısındaki bir köyünde yaşayan fakir bir inci avcısı olan Kino’nun ve ailesinin hikâyesini anlatır.

Kino’nun daldığı denizden çıkardığı eşi benzeri görülmemiş inci

Yalnızca umut değil yıkım da getirecektir.

Muhteşem bir kitaptır, okunmasını öneririm.

Tarık Başçıl  _  29 Mart 2024

Not: 

Kırmızı yazılı kelime gördüğünüzde tıklar iseniz

Sizi "Vikipedi" e yönlendirir

Onun hakkında daha fazla bilgiye ulaşmış olursunuz

Kısa Okumak İsteyenler İçin

Bir başka ilginç inci hikayesi de Panama'da yaşanır.
Bir köle

10 gr. ağırlığında düzgün bir damla şeklinde mükemmel bir inci bulur

Bu inci sayesinde özgürlüğünü kazanır.

İspanyollar bu inciye ‘Hacı’ ya da ‘Seyyah’ anlamına gelen ‘La Peregrina’ derler.
La Peregrina, dünyada görüp görülebilecek en güzel inci tanesidir.

Tarih boyunca birçok kral ve kraliçenin mücevherlerini süsleyen bu inci ilk olarak 

16. yy'da İspanya Kralı II.Phillipe tarafından nişan hediyesi olarak Mary Tudor'a hediye edilir.

Mary Tudor, VIII.Henry'nin kızıdır.
Babası, Anna Boleyn ile evlenmek uğruna annesi Catherine'i boşayıp

Katolik Kilisesi'ni reddetmiş ve protestan olmuştur.

Babasından içten içe intikam almak için Protestanları öldürten Mary Tudor (Kanlı Mary) La Peregrina'nın ilk sahibidir.

İnci, Mary'nin ölümünden sonra birkaç kez el değiştirir.
Herkes tarafından tanınması ise 1969 yılında bir açık arttırmada Richard Burton'ın, karısı Elizabeth Taylor için 37 bin dolara satın almasıyla gerçekleşir.

Burton ve Taylor 1964 ve 1975 yıllarında iki kez evlenerek fırtınalı bir aşk yaşamışlardır.

La Peregrina, Burton'ın menekşe gözlü karısına hediye ettiği dillere destan mücevherlerden yalnızca bir tanesidir, ama en ünlüsüdür.

Ölümünden sonra Elizabeth Taylor'un meşhur mücevher koleksiyonu, New York'taki Christie's Müzayede Salonu'nda açık arttırmayla satışa sunulur.

Tahmin edileceği gibi en iyi fiyata satılan parça La Peregrina olur.
Richard Burton'ın 1969 yılında 37 bin dolar ödediği ünlü inci

2011 yılında 11 milyon 800 bin dolara alıcı bulur.

Koleksiyonun satışından elde edilen gelir

Elizabeth Taylor'un kurduğu AIDS Vakfı'na bağışlanır.

Evet, inciler güzeldir.
Fakat gerçek olan bir şey vardır ki her inci bir istiridyenin acı çekerek ölmesi sonucu oluşur.

İncinin oluşumu, istiridyenin bir çeşit kendini koruma mekanizmasının sonucudur. 

Kabuklarının arasından içine giren bir kum tanesi ya da herhangi bir parçacık, istiridye tarafından yabancı madde olarak algılanır.

İstiridye, kendini korumak için bu yabancı maddeyi sert, katı, güçlü ve parlak yapıdaki sedef mineraliyle sarmaya başlar.

Zaman geçtikçe daha çok sedef ile kaplanan bu yabancı madde en sonunda parlak ve sert bir taşa dönüşür.
İşte bu taşa 'inci' denir.

Uzun yıllar süren bu mücadele, doğaldır ki istiridyenin ölümüne kadar süren büyük bir acıya sebebiyet verir.

Bu yüzden Fransız bilim adamı Raphael Dubois, “En güzel bir inci bile minik bir canlının lahdidir." demiştir.

Fernardo Pessoa'dan:
"Çocuk, altına camdan fazla itibar etmez.
Peki, gerçekte altın daha fazla eder mi?"

Bilgi Edinmek İsteyenler İçin

İnci Kitabının Özeti

Kino, Salinas sahilindeki saz evlerinde yaşayan yoksul bir balıkçıdır. 

ilk çocukları tedavi edilemeyen bir hastalıktan dolayı hayatını kaybeder. 

Tek umutları ikinci çocuklarıdır. 

Bir sabah, bebeğe bir akrep sokar. 

Kino hemen müdahale eder ve akrebi öldürür. 

Eşiyle birlikte bebeği alıp şehirdeki doktora götürürler. 

Ancak doktor, zengin ve acımasız olduğu için paraları olmadığını öğrenince çifti reddeder.

Kino, eve döndükten sonra bambudan yapılma kayığını alır ve inci avına çıkar. 

Kıyıdan açıldıktan sonra dalar ve tarihteki en büyük incilerden birini çıkarır. 

Evine gidince eşine gösterir. 

İnciyi satıp bebeğin tedavisini karşılayacaklarını ve daha iyi bir hayat yaşayacaklarını planlarlar. 

Kino'nun kardeşi ve karısı da evlerini ziyaret eder ve onlara tavsiyelerde bulunur.

Büyük incinin haberi tüm şehre yayılır. 

Doktor, inciyi alıp Salinas'tan kaçarak Paris'e gitmeyi planlar. 

Ertesi gün doktor, Kino'nun evine gelir ve bebeği tedavi etmek için uşağıyla birlikte gelir. 

Ancak bebeğin iyi olduğunu öğrenince Kino, doktoru reddeder. 

Doktor, çocuğa ilaç verir ve ateşlenebileceğini söyler. 

Gerçekten de çocuk ateşlenir ve doktor tekrar gelip ateşi düşürür. 

Ancak asıl amacı Kino'nun inciyi nereye sakladığını öğrenmektir. 

Kino ve doktor konuşurlarken Kino'nun gözü inciyi gömdüğü yere kayar ve doktor incinin yerini öğrenir. 

Gece uyurken birinin geldiğini hisseder ve boğuşurlar. 

Kino adamı bıçakla öldürür. 

Hırsızlar ayrıca yangın çıkartmış ve bazı saz evler yanmıştır. 

Kino ve eşi kaçmaya karar verirler ama kayıklarının da delik olduğunu görürler. 

Kino'nun karısı, incinin uğursuz olduğunu söyleyerek ondan kurtulmaları gerektiğini sürekli dile getirir. 

Yürüyerek kaçarlar.

Yürüyüşleri sırasında kayalık bir arazide mola verirler. 

Dinlenirken yoldan geçenler olduğunu fark ederler. 

Sessizce beklerler ve onların kelle avcıları olduğunu anlarlar. 

Artık daha dikkatli olmaları gerekmektedir.

Gece karanlığı çökünce, Kino ve eşi bir kaya mağarasına sığınmak zorunda kalır. 

Ancak, kafalarına ödül koyan avcılar sadece elli metre ötede, suyun kenarında uyumaktadır. 

Kino ve arkadaşları, avcıları öldürmek için bir plan yaparlar. 

Fakat yaklaşınca bir bebek ağlama sesi duyarlar. 

Avcılar da aynı sesi duyarlar ve bir kurdun uluması sanırlar. 

Bebeğe zarar gelmesin diye, sesin geldiği yöne ateş ederler.

Ertesi sabah, köylüler Kino ve eşinin köye döndüğünü fakat yanlarında bebeklerinin olmadığını görürler. 

Kino’nun karısı kanlı bir bez tutmaktadır ve köylüler bebeğin öldüğünü anlarlar. 

Kino ve karısı denize gider ve kendilerine uğursuzluk getiren bu inciyi denize, geldiği yere geri gönderirler.

İnci Romanın Yazarı John Steinbeck Hakkında 

Kısaca Bilgi

İnci romanının yazarı John Steinbeck, 27 Şubat 1902 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Kaliforniya eyaletinde dünyaya gelmiştir.

Eserlerinde sıklıkla toplumsal sorunlara değinen Steinbeck, realizm akımının etkisinde kalmıştır. 

Fareler ve İnsanlar, Gazap Üzümleri, İnci gibi popüler eserlerin yanında Sardalya Sokağı, Bitmeyen Kavga, Cennetin Doğuşu gibi romanlar da yazmıştır.

Pulitzer Ödülü

Nobel Edebiyat Ödülü gibi prestijli kurumlardan ödül almayı başaran John Steinbeck

Eserleriyle sinemaya da ilham olmuştur. 

Yazarın Fareler ve İnsanlar

Gazap Üzümleri gibi eserleri sinema filmine uyarlanmıştır. 

Yapıtlarında çoğunlukla işçi sınıfının sorunlarından söz eden Steinbeck, dünya klasikleri listesine giren eserlere sahiptir. 

Dünyaca ünlü yazar, 20 Aralık 1968 tarihinde New York’ta vefat etmiştir.